kapat
02.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Gaz, tuz, bez...

Dün, Bakanlar Kurulu toplantısından önce, İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen ile konuşuyorduk... Bir ara dedi ki:

- 29 Ekim'de Beypazarı'ndaydım... "Bir şey" söyledim... Beni uzun uzun alkışladılar.

Günümüzde kalabalıklar, siyasetçi alkışlama konusunda hiç de cömert değil.

Öyleyse...

Yücelen, Beypazarı'nda "ne söyledi" de, uzun süre alkışlandı?

İşte "alkış getiren büyülü sözler."

***
Sevgili vatandaşlar.

29 Ekim 1923'te ülkemizde gaz yoktu, tuz yoktu, bez yoktu.

Buna rağmen halkın morali yüksekti.

Bugün ise ülkemizde her şey var.

Tekstil fabrikaları, barajlar...

Otoyollar...

Beş yıldızlı oteller...

Ama halkın morali bozuk.

Beypazarı'nda bir şey dikkatimi çekti.

Ankara'daki, yurdun diğer yerlerindeki moralsizlik sizde yok.

Herkes neşeli, birbiri ile uyumlu; üretim var, tüketim var.

Bunun nasıl olduğuna dikkat ettim.

Ve şunu gördüm.

Kaymakam Bey ile Belediye Başkanı kol kola.

Diğer kamu görevlileri el ele.

Ve tamamı, halkın içinde.

Yöneten ile yönetilen barışık.

Parti temsilcileri derseniz; aynı uyumun, barışın, halkla beraberliğin bir parçası.

Bunun sonucu olarak da...

Beypazarı'nda moraller yüksek.

Milli gelir, Türkiye ortalamasının üzerinde.

Demek, bütün yurtta morallerin yükselmesi için, Ankara'nın da böyle yapması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın...

Hükümetin, Meclis'in...

Siyaset kurumunun...

Kamu üst yönetiminin...

Uyum içinde çalışması ve halkla kucaklaşması.

Sorunlara birlikte çözüm araması.

***
Türkiye'nin sorunu "güvensizlik."

Bunun sonucu "moralsizlik."

Bütün bunların kaynağı ise "yönetimin halktan kopukluğu... Yönetimin sorun üretim merkezi haline gelişi... Yönetimdekilerin didişmesi."

Rüştü Kâzım Yücelen "örtülü de olsa" bunları söyleyince...

Ve çare olarak da "katılımı... Uzlaşıyı... Halkla buluşmayı" gösterince...

Tabii ki "alkış alacaktı."

***
İçişleri Bakanı ile "başka konuları da" konuştuk.

Örneğin...

Üsame Bin Ladin'in "Türkiye uzantısını."

Bakan dedi ki:

- Her şey anlatılmaz... Ama... Bazı ihbarlar geliyor... Değerlendiriliyor... İzleniyor... İfadeler alınıyor... Yani... Gereken yapılıyor.

***
Bakan'a "İstanbul'daki olayı... Şehit edilen polislerin katillerini" de sorduk.

Rüştü Kazım Yücelen söze yine "her şey anlatılmaz" diye başladı.

Ve "bazı şeyler" anlattı:

- Biliniyor... İzleniyor... Nefes alışları bile kontrol ediliyor... Ama burada bir husus çok önemli... Örgütün (Hizbullah) parmağını kırıyorsun... Veya kolunu büküyorsun... Bunlar az şey değil tabii... Ama asıl olan kökünden kurutulması... Eğer bazı konularda, bazı gecikmeler oluyorsa, bundan dolayı oluyor... Köküne inmek, kökünü kazımak arzusundan oluyor... Yoksa... Bütün Türkiye bilsin ki, şehit polisimin kanı yerde kalmayacak.

***
Bakan'a "şehit polisimin kanı yerde kalmayacak" dediği için teşekkür ediyoruz.

Ve "Beypazarı söyleminin" de, Ankara'da "taban bulmasını" diliyoruz.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır