kapat
02.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Mutluluk üzerine

Hani dün demiştim ya, son yirmi yılda mutluluğun bir "ruh hali" olduğu unutuldu; ona edinilen bir eşya, ulaşılan bir hedef olarak bakıldı hep...

Şimdi çok derin ve dönüştürücü ekonomik krizin içinden geçiyoruz.

Eşyalar azalıyor, hedeflerse uzaklaşmakta!..

Ama ruhumuz yerli yerinde...

Artık sıra duygularımızın, düşüncelerimizin ve en çıplak halleriyle bedenlerimizin "okşanmasına" geldi...

Durum bir yönüyle ironik, biliyorum..

Hep böyledir, gecenin en karanlık saatlerinde sabahın ışıkları belirmeye başlar gökyüzünde yavaş yavaş... Yani asıl şimdi mutluluğu gerçekten yaşama zamanımız geliyor belki de!

Ancak bugün konuya daha serinkanlı biçimde yaklaşmak istiyorum.

Tamam mı?

***
Doğrusu mutluluğu tanımlamak en "baba" filozoflar için bile zor iş olmuştur. Ya kaskatı tanımlar ya da ipe sapa gelmez, sözde "özlü sözler" üretilmiştir.

Biraz bu yüzden, biraz da kişisel tecrübelerden kalkarak mutluluğu uzun zaman dilimleriyle değil de, gelip geçici "an"larla anlatmak rağbet görür oldu son zamanlarda.

Bir de başarı kültürünün (Bütün dünyaya yayılan Amerikan "iş dünyası"nın) bir mutlu insan tablosu var elbette...

"Şunu şunu başardım, artık ben çok mutlu insanım!" diyorsunuz ayaklarınızı masaya uzatıp ellerinizi de kafanızın arkasında birleştirirken. (Sonra telefon çalıyor: Eski bir sevgili birden ortak anılarınızı önünüze döküyor; şiddetli hesaplaşmalar, kırgınlıklar, unutulmuş sevecenliklerle dolu bir geçmiş geri geliyor. Ve neyi "başardığınızı" unutuveriyorsunuz!..)

Neyse...

Eskiler ayaklarını daha sağlam basmışlar: Saadet Arapça sa'd kökünden geliyor: İki anlamı var: Kutluluk ve uğurluluk...

"Mesut insan" kim? Kutlu, uğurlu insan...

Günümüzde mutluluk deyince içimizi dolduran belirsizlik sakın kutsal alandan kopmuş olmamızdan kaynaklanıyor olmasın!..

Mut sözcüğüne gelince, uzmanlara bakılırsa 14'üncü yüzyıldan beri Anadolu Türkçesi'nde kullanılıyor. Kimilerinin varsaydığı gibi Latince "Modus"tan geliyorsa bu sözcük, gerçekten çok ilginç...

Demek ki, modern bir kavram için daha çok erken bir dönemde teknik bir tercih yapmışız! Yani "ölçülü, tartılı, dengeli bir hayat"a mutluluk demişiz...

***
Bana kalırsa asıl ince nokta şurada: Mutsuzluğu iyi tanıyor, iyi tanımlıyoruz.

Mutluluğun asıl değeri, yakından tanıdığımız mutsuzluğun karşıtı olmasından kaynaklanıyor...

Demek ki, kendimizi o kadar da kasmamalıyız.

Mutsuz olmadığımızda nasılız?..

Haydi haydi, biraz cesaret; laf dilimizin ucunda!..

Yasemin'in başarısı
Dün Sabah yazıişlerinin yaptığı gibi Galatasaray'ın başarılarıyla Yasemin Dalkılıç'ın rekorlarını aynı kapta değerlendirmek doğru mu? Hayır! Yanlış...

Bütün sporların olduğu gibi futbolun da uluslararası ölçü koyan; yöneten ve yönlendiren kurumları var: FIFA ve Avrupa'da UEFA. Galatasaray bu kurumların ölçülerine göre başarılı... Tamam mı?

Peki Yasemin'in rekorları hangi ölçülere ve kurumlara göre?

Efendim, "Biz Yasemin'i seviyoruz, Yasemin çok iyi, çok başarılı" filan demek başka şey, bu sportif başarı ölçütlerine ve bu ölçütleri koyanlara uymak başka şey!

Yasemin Dalkılıç şu ana kadarki haliyle uluslararası sporcu olmaktan çok, iyi bir serüvenci portresi çiziyor...

Bilmem anlatabildim mi?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır