kapat
29.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Peşref Nargile, garsoniyerler v.s..

Peşref Nargile başında kasketi, sırtında fırağı, ayağında çizmeleri, bir elinde tesbih, bir elinde tenis raketi; tarlaların, çitlerin, bağ evlerinin arasında yürüyordu. Toprak ıslakla çamurlu arasıydı. Adımlarını attıkça ökçeleri bazen iyice gömülüyor; bazen azıcık yana, azıcık öne doğru kayıyor; topuklarına nemli çamur, topak topak ikinci bir ökçe gibi yapışıyordu. Peşref Nargile arada sırada ayaklarını sertçe yere vurarak, ökçelerinde biriken çamurları temizliyor; ama biraz sonra çamurlar, yeniden topaklaşıyordu tabanlarının altında.

Peşref Nargile düşünüyordu.

Zeyrek'teki fakir kız kardeşini düşünüyordu. Kız kardeşi sıkıntılar içindeydi. Sıkıntılarının nedenini bilmiyordu. Bilmesi de çok zordu. Sınıflar arasındaki dengesizlik; ağır basan ithalat; gelişmemiş üretim; köhne bir sosyal yapı; safsata politikası; tutarsızlık; fırsatçılığın kör dövüşü; cehalet; yetersizlik; kompleksler ve uyduluk...

Bunları zavallı Sündüs hanımın, birbirine bağlı zincir halkaları bütünlüğünde görebilmesine imkân ihtimal yoktu.

- Alın yazımız böyleymiş diyor, içini çekiyor ve kahrolmuş ömrünün son yıllarını sürüklemeye çalışıyordu.

Bir ömür tam anlamıyla gitmişti okkanın altına...

Peşref Nargile okkanın altına gitmiş olan bu ömrü, milyonlarla çarpıyordu. Milyonların da ömrü tam anlamıyla gitmişti okkanın altına.

Ve milyonlar, neden ömürlerinin okkanın altına gitmiş olduğunu bilmiyorlardı. Bazen akıllarına böyle bir soru gelir gibi olsa bile:

- Alın yazımız böyleymiş, diyorlardı.

Peşref Nargile, işleri tıkırında olan dostlarını düşündü. Onların hepsi de ya sermayeci, ya sermayecilerin güvendiği kişilerdi. Onlar da, ayrı bir dünyada yaşıyorlardı. Neyi kaçtan kapatıp, kaça satacaklarına dair pratik bilgileri vardı. Zekiydiler, enerjiktiler, allâk ve kaypaktılar; bol yalan söylerlerdi; ama onların da, öyle fazla bir derinlik yoktu kafalarında. Kendilerini aşan konular açıldıkça:

- Boş ver yahu, diyorlardı.

Sofra sıkıntıları, ev sıkıntıları, giyim sıkıntıları yoktu.

Fırsat buldukça papaz uçurmaya da gidiyorlardı. Üç tanesinin Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki bodrum katlarında garsoniyerleri ve perdeleri hiç açılmadığı için azıcık küf, azıcık eskimiş ter, azıcık sigara ve içki kokan bu tek divanlı loş odalarda, pikapları ve içkileri vardı. Kapıcıya sırıtarak bol bahşiş verirlerdi her gelip gidişlerinde.

Peşref Nargile hepsini biliyordu bunların. Çevresindeki kadınlardan kaç tanesinin, hiç değilse ömürlerinde bir kez böyle bir garsoniyer görmüş olduğunu düşündü. Şimdi fırsat çıksa da, içtenlikle sorsaydı bunu; hepsi dehşete düşmüş gibi yaparak, asla böyle bir garsoniyer görmediklerini söylerlerdi.

Hiçbir kadın böyle bir garsoniyer görmediğine, böyle bir yere gitmediğine, böyle bir yeri bilmediğine göre bu garsoniyerler kimin içindi?

Peşref Nargile, topuklarındaki çamurları düşürmek için, ökçelerini arada bir yere vurarak yürüyordu kırlar ortasında. İnceden bir yağmur düşmeye başlamıştı.

Aslında çok da zor değildi insanları yönetmek. İnsanlar yönetim mekanizmasını bilmiyorlardı. Kendi dünyalarının içinde tutsaktılar ve onun dışına çıkamıyorlardı. Ve kimse kimsenin dünyasını tam olarak tanıyamıyordu.

Vatan, millet, halk sevgisi gibi sözcükler yetmiyordu, bu dünyaların duvarlarını yıkmaya...

Sündüz hanım, Zeyrek'teki çarpık evinde beyaz başörtüsüyle boyuna dualar mırıldanarak, günlerini doldurmaya çalışıyordu.

Mermerci Hilmi Bey, Büyükçekmece kıyılarındaki arazileri, gerekenlere de birkaç parsel vererek, kapatmaya uğraşıyordu.

Ve Zirnuş, banyodan sonra yatak odasında siyah bikini kilodunu giyiyordu; iki saat sonra Hilmi Bey'in yanında çıkarmak için...

Bütün bu büyük sinemayı, bütün boyutlarıyla gören az insan vardı yeryüzünde. Ömürler, yaşanılan ortam ve kendi dönemiyle kelepçelenmişti. Bu kelepçelerin nasıl kırılıp değiştiği konusunda, beyinler kör bırakılmıştı.

Peşref Nargile'nin aklına bir mektup geldi. Bir kadın yazmıştı mektubu. Daha doğrusu bir genç kız...

Bir modern müzisyenin, geceleyin yalnız kalmış bir kadının kendi kendisini tatmin etmesinden esinlenerek yaptığı müzikle ilgili, anlatımını kınıyordu Peşref Nargile'nin:

- O yazıyı babama okumaya kalktım. Bilmeden başlamıştım okumaya içinde ne olduğunu. Yarısında utanarak susmak zorunda kaldım, diyordu.

Yalan söylüyordu.

Kızların, babalara okuyamayacağı yazı olamayacağının farkında değildi fıkara. Kendisinin de içinde bulunduğu bir oyunu, ayıba sararak kendisinden saklamaya çalışıyordu. Ayıp ise, gerçekleri saklamaya yetse de; gerçekleri değiştirmeye yetmiyordu. Ve gerçek, gerçek ise; ayıbın suni olması gerekirdi.

Ayıbın arkasındaki gerçeklerin; doğa bütünleşmesi içindeki analizini yapamayan kafalar; ayıplı yaşamaya mahkumdular. Bunun verdiği suçluluk kompleksinin çıkaracağı sakatlıklar ise, kimbilir kaç hayatı zehir edecekti.

Düşüne düşüne yürüyordu Peşref Nargile. Daha kuşaklar ve kuşaklar boyu, salaklık bataklıklarında çırpınıp duracaktı zavallı insancıklar.

Ve Marx bir kez daha büyüdükçe büyüdü gözlerinde Peşref Nargile'nin.

Tam canevinden yakalamıştı mekanizmayı Marx..

Onun için de, dökülüp duran bahtsız ve perişan ve cahil geri toplumlarda yasaklanıp durmuştu. Soygun, karanlık işler; riyakarlık, ayıp perdesi... Kaldırın ayıp perdesiyle karanlığı; insanlığın çarpık sefaletini görürsünüz ve doğaya denk bir sağlamlığın yolları açılmaya başlar karşınızda.

Peşref Nargile ıslana ıslana yürüyordu. Sonra onun da canı bir kadın çekti. Mermerci Hilmi Bey'e telefon edip, şu garsoniyerin anahtarını alsaydı...

Tanıdığı eski bir daktilo Binnaz vardı. Saçları boyalı şişman Binnaz. Emirgan'a çay içmeye götürseydi onu. Sonra da gidip sevişselerdi. Ve bu sır, gizli kalsaydı ayıp perdesinin arkasında. Sanki açığa çıkarsa dünya yıkılırmış gibi...

NOT: 31 yıl önce yazılmış bir yazı... "Akşam"dan...

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır