kapat
26.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Anayasa tartışması

Bir Çin atasözüne göre; iki şey yapılırken insan bakamaz ve midesi bulanırmış: Sucuk ve kanun yapılırken.

Türkiye'deki anayasa değişikliği tartışmaları bu kadar ağır bir nitelemeyi haketmiyor elbette ama biz geçmişte bu sözü doğrulayan örnekleri çok gördük.

Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'la, TBMM Başkanı Ömer İzgi arasında patlak veren ve Meclis salonuna yansıyan tartışma, konunun hararetini epeyce yükseltti.

Bence ortada kesinlikle bir yanlış anlama var:

Sami Selçuk kafasındaki ideal anayasayı tarif ediyor: Yani bir toplumun bütün katmanlarının tartıştığı; üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın ve aydınların günler boyu incelediği, toplumun bütününü kucaklayan bir anayasa.

Böyle bir anayasa toplumsal sözleşme yerine geçeceği için, katılan bütün tarafları bağlayıcı bir niteliğe kavuşacaktır.

Ülkenin siyasi yapılanması ve temel doğruları bu metinde belirtilecektir.

Burada önemli olan anayasa metninin iyiliği veya kötülüğü değil, nasıl yapıldığıdır.

Anayasanın yapılış biçimi, neredeyse içeriği kadar önemli bir konudur.

Millet Meclisi elbette bir anayasa yapabilir, dünyanın en mükemmel anayasasını da hazırlayabilir ama bu metin, bir toplum sözleşmesi yerine geçmez.

***
Kaldı ki Türkiye'deki siyasi yapıyı hepimiz biliyoruz: Milletvekilleri, çok ender durumlar dışında, parti başkanlarının istediği yönde oy kullanıyorlar.

Bu yüzden çoğunlukla blok oylar çıkıyor.

O halde iktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren konularda üç; ortak davrandıkları konularda da altı kişinin aldığı kararlar geçerli oluyor.

Kısacası şu anda biz altı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının uygun gördüğü bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız.

Bu yüzden de ortaya çıkanın, bir toplum sözleşmesi olması çok zor.

Eğer altı genel başkanı, bütün toplum yerine koymuyorsanız tabii.

***
İşin bir başka yönü de bu altı genel başkanın, siyasi partiler ve seçim konularında ne tavır takındıkları.

Eğer siyasetteki genel başkanlık hegemonyasından şikâyet ediliyorsa, bunun yolu o genel başkanlara başvurup, kendi egemenlik alanlarını daraltmalarını istemek midir?

***
Uzun sözün kısası, ortada bir yanlış anlama var: Millet Meclisi, bu koşullarda yapılabilecek ve AB yolunu açabilecek değişikliklerden söz ediyor, Yargıtay Başkanı ise toplum sözleşmesi yerine geçebilecek ideal bir anayasadan.

İşin özeti bu.

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır