kapat
01.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kadınlık ve erkeklik hâlleri


Kadınsanız erkeklerin, ya da erkekseniz kadınların aklından neler geçtiğini mutlaka içten içe merak ettiğiniz anlar olmuştur. İşte size edebi anlatımıyla yanıt olacak iki kitap
Kadınlar erkekleri, erkekler de kadınları anlayamadıklarından yakınır. Birbirlerinin yanı başında olan iki uzak dünya... Her ikisi de kendi koordinatlarında durup karşı koordinatı kestirmeye çalışır.

Everest Yayınevi'nden çıkan iki antolojinin ismi ve içeriği tam da bu duruma uygun: "Kadınların Aklından Geçen Öyküler" ile "Erkeklerin Aklından Geçen Öyküler".

Her kitap da 22 yerli yabancı öyküden oluşuyor ve tahmin edeceğiniz gibi antolojinin erkekler kısmında kahramanlar erkek, kadınlar kısmında ise kadın... Öykülere yol aldığınızda her an her yerde rastlayabileceğimiz kahramanlarla karşılaşıyoruz. Kimi zavallı, kimi otoriter. Onların dünyalarından biz de kadınların ve erkeklerin dünyasına bir ışık tutabiliyoruz.

KİMLER VAR?
Her iki kitabın "sunuş"unda aynı yazı yer alıyor, tek farkla: Kadınlar kısmında "Yaşamın aklından geçenleri okuyabilmek için kadınların dilini çözmek zorundasınız" derken, erkekler kısmında bu; "erkeklerin dilini çözmek zorundasınız" oluyor. Yani kadınlar yine kendi, erkekler kendi dünyalarıyla meşgul oluyor.

Kadınların aklından geçenlere; Çehov'un "Tanıdık Erkek" öyküsündeki yosma Wanda'nın hapisten çıktığı ilk gün yaşadıkları ile tanık olmaya başlıyorsunuz. Margueret Yourcenar'ın "yıldız olmaya yazgılı" cambazının ya da modern Sappho'sunun aşığının izini sürerken biz de İstanbul'da dolaşıyoruz. Derken kendimizi lirik bir şiirin içinde buluyoruz: "Bütün kadınlar kendilerini sever: Kendilerini severler delicesine. Güzel bulmaya razı oldukları tek biçim kendi vücutlarıdır." Marquez'in "Boğulmuşların En Yakışıklısı" öyküsünde ise bir sahil kasabasına vuran cesetin, kadınlar tarafından temizlendikten sonra kadınları ve köyü nasıl ele geçirdiğini okuyoruz. Bukowski'den Leyla Erbil'e, Yukio Mişima'dan Nezihe Meriç'e, Aslı Erdoğan'dan Roald Dahl'a kadar 22 yerli ve yabancı yazarın kadınları bunlar, her biri erkeklerin aynası da...

Erkeklerin yani "sert, pısırık, buyurgan, memur kafalı, küheylan, düzme meraklısı varlıkların" aklından geçenlerde ilk olarak karşımıza Giovanni Boccaccio çıkıyor. "Dirilen Adam" Feronda adlı zengin bir köylünün, karısına göz diken bir keşiş tarafından kandırılışını anlatıyor. Sade'ın "Sözümona Erdemli Kadın ya da Beklenmedik Karşılaşma" öyküsünde ise zavallı Mösyö de Sernenval, karısının her gün ibadet diye gittiği yerin kilise değil de bir randevuevi olduğunu öğrenir. Cahit Burak, "Çorap Çizgisi"nde bir erkeğin her yerde muntazam, sivri topuklu pabuçların üstünde sütun gibi yükselen bir çift bacağı aklından geçirebileceğini fısıldayacak bize. Tabii ki, Bukowski'den de okuyacağız: "Hür Hayvanat Bahçesi"nde bir sokak serserisinin, vahşi hayvanlarıyla yaşayan Carol'un yanına yerleşmesi ile bir düş başlayacak ve biz de onu sayıklamaya başlayacağız.

Buket AŞÇI

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır