Allah'tan her gün ekonomik konularda yazı yazmak zorunda olan bir köşe yazarı değilim.
Aksi takdirde, bu kadar derdin içersinde bir de her sabah Türkiye'yi kurtarmak zorunda kalacaktım.
Kolay iş değil. Zırt vırt döviz piyasalarına müdahale et, ekonomi bürokratlarını azarla, para arzını şa'ap. Sadece ceketleri fora edip gömleklerle oturmakla olmuyor.
Uluslarası Para Fonu, Dünya Bankası ve dünyanın en çok kriz atlatmış, atlatmakta ve atlatacak olan ekonomi bürokrasisinin aklına gelmemiş formülleri nerden bulup çıkartacaksın her gün? Gerçi Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve dünyanın en çok kriz atlatmış, atlatmakta ve atlatacak olan ekonomisinin bürokratlarının hepsi cahil ve aptal. Ama gene de kolay değil.
Bir de işin terminolojisi var. Hem formül üreteceksin. Hem de bunları öyle bir şekilde anlatacaksın ki yüzde 40'ı okuma yazma bilmeyen, geriye kalan yüzde 60'ının yüzde 80'i gazete okumayan halk mümkün olduğu kadar anlamasın.
Geçen gün manav Hıdır'a uğramıştım, biraz alışveriş için, çocuklara biraz Faiz Dışı Fazla alayım dedim.
"Abi mevsim değişiyor, Faiz Dışı Fazla kalmadı," dedi Hıdır." İstersen, Gayri Safi Milli Hasıla ile M2 arasına sıkışmış biraz cart curt kalmıştı, ondan tartayım."
"Elin değmişken biraz da Cari Açık ile Enflasyon Hedeflemesi koy, " dedim, terminolojiye ne kadar da hakim olduğuna şaşırdığımı belirterek.
"Ben Harvırt Bizines Sgul'u bitirdim," dedi Hıdır. Manavlık yapıyorsam, rahmeti babamın vasiyetini tutmak için."
Bir de işin tiyatro tarafı var.
Ekrana çıktığın veya çıkarıldığın zaman kullanılmak üzere bir "hasta-yatağı-kenarı" tavrı geliştireceksin.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur. "Elinden gelen her şeyi insan üstü bir gayretle yapmış olmasına rağmen, bir önceki doktorların geri zekâlılığı dolayısıyla hastayı kurtaramamış olmayı Türk milletine açıklamak zorunda bırakılmış olmanın üzüntüsünü gizlemeğe çalışan, yakışıklılığı, tevazuu ve zekası İsveç Nobel Komitesi'nin bile dikkatini çekmeye başlamış, anlaşılamamış dahi" rolünü oynayabilmelisiniz.
Bu "endişeli-içten-yakışıklı" tarz.
Bir de "gülümsemeli, sakallı 'bize birşey olmaz, çocuklar," tarzı var.
Hayıf, hayıf... Keşki Mülkiye'de okurken tiyatro koluna yazılmış olsaydım.
Acaba ekonomi yönetimini medyaya mı bırakmalı?
En büyük olduğu için Hürriyet'ten başlamalı. Ercan Kumcu Merkez Bankası Başkanı, Erdal Sağlam Hazine Genel Sekreteri, Enis Berberoğlu Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olsunlar. Bilahare Milliyet'e geçip Hurşit Güneş başkanlığındaki köşe yazarlarını deneriz.
Gel zaman git zaman, sıra NTV'nin profesörlerine gelir. Anladığım kadarıyla Mahfi Eğilmez'de Krallar Kralı Şuppiluluma'dan bu yana denememiş bazı Hitit stabilizasyon reçeteleri varmış. Lirayı şekel'le eşitleme ile rüşvet ve yolsuzluktan KDV alınmasını öngörüyormuş, galiba.
Sonra kendimizi Cengiz Çandar ve Mehmet Barlas gibi milliyetçi ve muhafazakâr siperlere çekilen meslektaşlarımıza teslim ederiz. Ardından gelsin, o zamana kadar gazetelerini çıkarmış olacaklarından biraz rahatlamış olacak olan, Ufuk Güldemir'in HaberTürk ekibi.
Bana sıra gelmez ama, gelirse Türk Lirası'ndan rakamların atılmasını önereceğim.
Magazin
