kapat
04.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )

Bakanlıklar kapatılsa ne olur?

Sıraya Çalışma Bakanlığı da girdi.. Bakan Yaşar Okuyan "En büyük vurgun ve yolsuzluk benim bakanlığımda yapılıyor" diyerek bakanlığını DGM'ye ihbar etmiş.

Son bir yıl içinde bu kaçıncı bakanlık oldu siz hatırlayabiliyor musunuz?.. Demek ki rant olan her bakanlıkta -ki hepsinde var- çalan çalana.. Ne mutlu bize, iki yakamızın nasıl bir türlü biraraya gelemediğini, arka arkaya düştüğümüz ekonomik krizlerin nedenini bir bir öğreniyoruz.

Şaka değil, gerçekten ne mutlu bize. Hiç değilse artık ortaya çıkıyor. Ya ihbarla, ya bakanın kendi ağzından "Ben başa çıkamıyorum, gelin siz temizleyin" sözleriyle, ama bir şekilde artık öğreniyoruz. Bugüne kadar bakanlar değişiyor, hükümetler değişiyor ve her gelen bakan bu pisliğin, yozlaşmışlığın üzerine oturuyor, sistemin parçası oluyor ama sistem bir türlü temizlenemiyordu.

Artık hiç değilse temizlenme şansı var. Sevinmeliyiz.

Demek ki bu bakanlıklar milletin kanını emmek, kökünü kurutmak üzere kuruluyor. Anlı, şanlı isimleri, anlı, şanlı, saygı gören bakanlarıyla, dertlere, sorunlara çare bulmak için değil, dert üretmek üzere..

Her yıl yeni sülükler, yeni kan emme metodları, projeleri üretmek üzere.

Öyle görünüyor ki bakanlıklar kapatılsa elde edilecek kârla ülke ekonomik krizden rahatça kurtulabilir. Zaten belki de bakanlıklar hiç olmasaydı ekonomik kriz de olmayacaktı.

Yılda yüzlerce trilyon kayıp Bayındırlık Bakanlığı'nda, yılda bir katrilyon kayıp Çalışma Bakanlığı'nda, Enerji, Turizm, Sağlık, Ulaştırma, Dışişleri ve diğerlerindekileri de ekleyin. Üstüne bir de bunların lüks araç, lojman, dış temsilcilik masrafları, yazlık tesisler vs.. Bizim kapı kapı dolaşıp dilendiğimiz dış yardımdan az çıkarsa şaşarım.

Belediyeleri de unutmayalım. Belediyelerde dönen ihale dolapları ve soygun bakanlıkları aratmaz.

Pis kokuyor!
Şimdi, Çalışma Bakanı Okuyan "Bakanlıklar nasıl olsa sıraya girdi. Bizimkinin kokusu da yakında çıkar" diye düşünerek adımı kendisi mi attı, yoksa gerçekten çözüm konusundaki engelleri mi aşamıyor onu henüz bilemeyiz. Ama en azından kendisinin soygunun bir parçası olmadığı ümidini veriyor. İnşallah bunda da yanılmayız.

Siyasi sistemdeki pis kokular ortaya yayılırken Başbakan Ecevit "Zirvedeki gerilimleri yumuşatma" göreviyle meşgul. Zirve bitmeyen, arkası kesilmeyen yolsuzluklarla öyle gergin ki birinin sürekli Vernel görevini üstlenmesi gerekiyor. Ama artık gelişmeler yumuşatmakla falan olacak gibi değil. Hükümetin ve Meclis'in acilen olağanüstü toplantıya çağrılıp "Yolsuzluk çözümleri" adı altında uzun bir çalışma yapması, bu pisliklerin temizlenmesi ve ciddi şekilde önlenmesi için çare bulması gerekiyor.

İyi plânlanmış köklü bir çözüm ve devleti soyanlara ciddi yaptırım getirilmedikçe bu ülke krizden falan kurtulamaz. Gelen yeni dış borçla soygunların açıkları bile kapanamaz. Ve hattâ o alınan yeni borç da soyguna uğrar.

İstifa yeterli mi?
Yolsuzluk olaylarına karışan siyasetçilerin istifa etmesi yeterli mi, bu soruya da cevap bulunmalı. Artık yüzsüzlük de artı bir özellik haline geldiği için onlar istifa ediyor ama giden katrilyonlar, trilyonlar geri gelmiyor. Kapan alçağın yanına kâr kalıyor.

Onun için bakan ve belediye başkanlarının (ilçeler dahil) koltuğa oturmadan önce ve koltuktan ayrılmalarından 10 yıl sonraki zaman içersinde edinilmiş mal varlıkları, banka hesapları incelemeye alınmalı. Ailelerininki de dahil olmak üzere bu inceleme değişmez bir kural haline gelmeli. Hazine'yi kendi hazinesi gibi gören ve kullanan kamu temsilcilerinin, bunun hesabını millete verip, cezasını (varsa) çekmesi sağlanmalı.

Bu yapılmadıkça ne dünyanın en kötü örneklerinden biri olan ekonomimiz düzelir, ne de topraklarımızın belediyeler tarafından parsel parsel siyasi partilere peşkeş çekilmesi.. Biz de böylece seyrederiz.

Hükümetin "Yolsuzluk" sorununu kökten çözmesini sağlamak zorundayız. Bu konunun peşini bırakmayalım!

Limon ve Zeytin terapisi!
Hep ciddi konulardan söz edecek değiliz ya, bütün bu sıkıntının, moral bozucu olayların içinde hoşluklara, birazcık eğlenmeye, stres atmaya ihtiyacımız var.

Benim bir numaralı stres atma yöntemim Türkiye'nin en ünlü karikatüristi Salih Memecan'ın Limon ve Zeytin kitapları. Bizi ağlatacak ilkellikteki siyasi olayların komedi yanını tek karede anlatan, Sabah'taki "Bizim City" karikatürlerinin yanında, arka sayfadaki "Limon ve Zeytin"in de tiryakisiyim ben. Her ailede olabilecek, çocuklarla ebeveynler veya eşler arasındaki tipik olayları, konuşmaları öyle eğlenceli anlatıyor ki insana terapi gibi geliyor.

Limon ve Zeytin'in büyük ciltlerindeki esprileri artık ezberlemeye başlamıştım ki yeni satışa çıkan 8 adet küçük kitapçık yetişti imdada. Şu sıralarda, artık çantamda da taşıyabildiğim bu kitapçıkları ezberlemekle meşgulüm.. Size de tavsiye ederim.

Strese birebir bu kitapçıkları okuduktan sonra çocuklarınıza da vermeyi unutmayın!

İyi ki kriz var!
Bazen TV'de gördüğüm, duyduğum haberlere inanamıyorum. Geçen akşam Enerji Bakanı Zeki Çakan'ın medyaya yaptığı bir açıklama da aynen böyleydi. Salona çok önemli bir haber verecekmiş gibi gayet havalı şekilde giren, yerine oturan ve mutlu bir ifadeyle konuşan bakanın haberi şuydu; Bu yıl enerji açığı olmayacak. Eğer ekonomik kriz olmasaydı, enerji açığı verecek, önemli bir sorunla karşıkarşıya kalacaktık.

Bakın, sevinmek için bir neden daha çıktı işte. İyi ki bizi yerden yere vuran bir ekonomik krizimiz var. Fabrikalar, işyerleri kapandı. Üretim büyük ölçüde durdu. İşsiz, parasız kalan halk elektrik kullanmaktan korkar oldu. Böylece enerji açığından kurtulduk.

İnanamamakta haksız mıyım, söyleyin dostlar!

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır