kapat
04.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )

Zararlı inat..

Dürüstlük, insanın doğasındadır. Hiç bir insan şu partidendir diye namuslu, öteki partidendir diye namussuz olmaz.

Namusu hiç bir parti garanti edemez.

Parti bir şeyi garanti edebilir:

"Biz yolsuzluk suçlamasına hedef olan kişiye mesafe koyar, suçunu sabit gördüğümüz zaman da kulağından tutar atarız."

Bir zamanlar "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" sözü moda olmuştu. Acı bir tecrübe sonunda öğrendik ki, sağcılar da, solcular da cinayet işlermiş..

Bu inat yolsuzluklar konusunda biraz kırılmakla birlikte bazı partilerde halâ sürüyor.

Düne kadar partiler, soğuk savaş yıllarında iki blokun suçlularını köprü üstünde değiş tokuş ettiği gibi, lekelenen liderlerini, bakanlarını karşılıklı olarak akladılar.

Neye yaradı?

Hepsi gözden düşüp küçüldükleri gibi siyasetin de itibarını beş paralık ettiler.

Artık zorlanarak da olsa, yolsuzluk gölgesi düşmüş bakanlar istifaya mecbur ediliyorlar.

Enerji Bakanı Ersümer gitti, şimdi Bayındırlık Bakanı Koray Aydın sallanıyor.

MHP onu kurtararak yücelmeyecektir.

Partinin gücü, bakanlığının uğraş alanında ticaret yapan bir şirkete ortak olan siyasetçi korunarak ispatlanmaz.

Devlet Bahçeli "Ya siyaset, ya ticaret" ilkesini başkaları için mi koydu?

Bizim aslanlar, Avrupa Birliği'nin ihale normlarını bile delerler evvel Allah. Bu rezaleti durdurmanın tek yolu, parti örgütlerinin "iktidara gelince devleti biz soyacağız" hayalini toptan yıkmaktır.

Çaresi de, en azından yatırımcı bakanlıklara getirilen kişileri hiç bir partiye üye olmamış insanlardan seçmek veya milletvekili ise, milletvekilliğinden ve partisinden istifa etmesini mecbur tutmaktır.

Bugün partili bakan, bir de üstüne üstlük milletvekili adayı olup da seçilememiş partidaşını bürokrasinin kilit yerlerine getiriyor. Ve partizanlar da "Hani bana, hani bana" diye bakanlıklara üşüşüyor.

Koray Aydın'ın bakanlığına bağlı İller Bankası Genel Müdürlüğü'ne MHP'den milletvekili adayı olmuş İrfan Önal'ın getirilmesi ilk ve tek örnek değildir.

Devlet Bahçeli'nin "Bizimle uğraşmayın, yoksa koalisyonu yıkarız" diye tercüme edilen imaları, zararlı ve tehlikelidir.

Çünkü Koray Aydın'a ait bireysel sorumluluğu parti olarak sahiplenmenin, mantıklı ve ahlâki bir temeli yoktur.

Önce İhale Kanunu
Çalışma Bakanı Okuyan "En büyük vurgun ve yolsuzluk (yılda 1 katrilyon lira) benim bakanlığımda" dedi.

Bu nedenle yargıdan yardım istedi.

Bir yandan da tek çare gördüğü otomasyon yatırımı için kamuoyunu arkasına alarak direnen DPT'yi yola getirmeye uğraşıyor.

SSK ve Bağ-Kur'un otomasyon projesi 800 milyon dolar tutuyor. Bu para her yıl yağma yoluyla devletten çalındığına göre, çarenin bedeli bir defalığına ödenir, mesele biter.

Yalnız... Kirli suyla temizlik olmaz.

Tüm hazırlık tamamlanmalı, fakat ihale, hükümetin söz verdiği yeni ihale yasası çıktıktan sonra açılmalıdır.

Sektörden bir okurum "Ankara'daki arsız kediler yalanarak bekliyor" diye uyarı yaptı!

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır