kapat
15.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Umut Rahşan Hanım

Başbakan Ecevit ile Rahşan Hanım, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nu bir grup milletvekili önünde çağırıp sorguya çekiyor.. Sebep; bazı DSP'li milletvekillerinin Bostancıoğlu hakkında rapor yazıp şikayetçi olmaları ile MHP'nin Bakanlık'taki kadrolaşmaları.

Bu toplantıya katılan bir milletvekilinin kulağıma fısıldadığına göre, sorgulamada eğitim sisteminin kurbanı olup 2-3 puan için lise 1'inci sınıfta bırakılan 249 bin öğrenciye bir sınav hakkı daha tanınması konusu da gündeme geliyor.. Rahşah Hanım, Bostancıoğlu'na, ülkede yeterli sıkıntı olduğunu hatırlatarak, bu çocuklara bir sınav hakkı daha tanınması gerektiğini belirtiyor... Ancak Milli Eğitim Bakanı direniyor... Bununla da kalmayıp, rest çekiyor: "Geçen yıl son defa olduğunu söylediğim bir imkan tanımıştım.. Şimdi sözümden geri dönemem.."

Görünen o ki; Milli Eğitim Bakanı 2-3 puan için onbinlerce öğrencinin okuldan atılmasına, onbinlercesinin ise bir yıl kaybetmesine neden olacak inadından vazgeçmiyor... İşte bu yüzden yüzbinlerce anne, Rahşan Hanım'dan yardım istiyor.. "Çocuklarımızın geleceğinin yok edilmesine seyirci kalmayın" diye feryat ediyor...

Üretmek isteyen cezalandırılıyor!
Türkiye'nin krizden çıkması, ekonomisinin koşması ve Avrupa Birliği'ne katılması için IMF reçetelerinden çok bürokrasideki çağdışı kafaları değiştirmesi gerekiyor... Ama bunu yapıncaya kadar da Kemal Derviş'in, üreten, katma değer yaratan, iş imkanı sağlayan sanayicileri bu kafalardan koruması şart gibime geliyor...

Türkiye'nin önünü tıkayan, gölge yapan bu kafaların son kurbanı Turgut Şahin adlı Bursalı sanayici... Şahin, otomotiv sektörüne parça üretiyor... Ancak mevcut kapasitesi ile talebi yerine getirmekte güçlük çekiyor... Turgut Bey kararını verip, kapasitesini genişletmek amacıyla 5 tane pres ithal etmek istiyor... dördü için Rusya, biri için ise Kırgızistanlı bir firmayla anlaşıyor... Ama gelin görün ki bu presleri getirebilmesi için özel izin gerekiyor...

Turgut Şahin İthalat Genel Müdürlüğü'ne başvurarak ithalat izni istiyor... Genel Müdürlük, "Bu izni verebilmemiz için istediğiniz özelliklere sahip preslerin Türkiye'de üretilmediğine dair 3 firmadan bize yazı getirin" diyor..

Turgut Şahin en büyük 3 sanayi kuruluşundan bu preslerin Türkiye'de üretilmediği ve üretilemeyeceği konusunda yazı alıp İthalat Genel Müdürlüğü'ne gönderiyor...

Ama Genel Müdürlük bunları yeterli görmüyor ve her ne hikmetse İzmir'de kurulu Dirimler adlı kuruluştan da benzer yazı almasını istiyor...

Turgut Bey çaresiz; "Peki" diyerek Dirimler'e gidiyor...

Firma bugüne kadar üretmediği, üretemeyeceği hatta referans bile gösteremeyeceği biri bin tonluk olmak üzere 5 dev presin imalatını gerçekleştirmeye çalışacağını (Dikkat edin "üreteceğim" diyemiyor) belirtiyor... Bunu da 40 ayda yapmaya çalışacağını, çıkardığı 504 bin dolarlık fiyatın yüzde 30'unu peşin alacağını söylüyor... Bununla da kalmayıp, "Ben bu presleri üretebilirim" şeklindeki yazıyı İthalat Genel Müdürlüğü'ne gönderiyor...

Sonuç mu?

İthalat Genel Müdürlüğü, Dirimler adlı firmanın bu yazısına dayanarak ithalat iznini vermiyor.. Turgut Şahin de 72 bin dolara ithal edip kapasitesini ve istihdamını artıracağı bu presleri getiremiyor...

*
SON SÖZ: İthalat Genel Müdürü bizzat bu rezalete el koymalı... Daha çok üretmek, daha çok kişiyi istihdam etmek ve daha çok kazanıp, daha çok vergi vermek isteyen Turgut Şahin gibi sanayicilere destek olmalı...

Ülker'in sıkıntısı
Sabırlı ve uzun çabalarla Yeşil Sermaye'ye ait kuruluş olmadığını kamuoyuna ispata çalışan Ülker'in, tam bunu başardığı sırada yeniden Tayyip Erdoğan ile birlikte gündeme gelmesi ve hatta Erdoğan'ın, "servetini Ülker bayiliğinden sağladığını" söylemesi üzerine "Eyvah! Ülker'in marka imajı yine tehlikeye girdi" başlıklı yazım ortalığı karıştırdı...

Dün sabah önce Ülker Grubu Basın Müşaviri Ümit Görker aradı... İki yıldır bu yanlış imajı silmek için çabaladıklarını söyleyen Görker, tam bunu başarmışken Tayyip Erdoğan'ın Ülker Grubu'nu arkasında gibi gösterip güç kazanmak istediğini, bunun da kendilerini rahatsız ettiğini anlattı... Telefonu kapatırken ise bunları yazabileceğimi hatırlattı...

Öğleden sonra Ülker Grubu'ndan altında yine Görker'in imzası bulunan yazılı bir açıklama yollandı... Ancak bu açıklamada dikkat çeken, sabah telefonda söylenenlerin aksine Erdoğan'ın isminin geçmemesi, sadece Ülker'in ülke ekonomisine yarattığı katma değerden söz edilmesiydi...

Bunun üzerine arayıp, açıklamanın "içi boş" olduğunu, bana telefonda aktarılan amaçtan uzak bulunduğunu söylediğim Ümit Görker, "Haklısınız... Ama Tayyip Erdoğan'la ismimizin bir arada geçmesini istemiyoruz" gibi diplomatik bir dil kullandı...

*
SONUÇ: Görünen o ki; Ülker Grubu, adının Tayyip Erdoğan'la birlikte anılmasından son derece rahatsız... Ancak telefonlarda dile getirilen bu rahatsızlığına yazılı açıklamalarında yer veremiyor... Bana göre; hem Tayyip Erdoğan'dan vazgeçemiyor, hem de adının Tayyip Erdoğan'la birlikte geçmesini istemiyor...

Uzun sözün kısası; Ülker iki arada bir derede kalmış ne yapacağını bilemiyor...

Jandarma, sattığı biletleri geri aldı
İzmir Balıklıova'daki yazlıkçılara, jandarma tarafından "Jandarma ile Yardımlaşma Derneği Eşya Piyangosu" için tanesi 2 milyon liradan bilet satılmasını eleştiren yazım üzerine olaya İzmir Valisi Alaaddin Yüksel el koydu... Valilik Basın Müdürü Ercan Doğu telefon ederek, "Sayın Valim yazınız üzerine jandarmaya sattığı tüm biletleri geri toplattı" dedi... Vali Yüksel'i duyarlılığı için alkışlıyorum...

Emeklinin ricası!
3 kuruş maaş alan emeklilerin bankalardan bir ricası var; emekli maaşlarının ödendiği günlerde ATM'lere 1 milyon liralık banknot konulması... Beni arayan çok sayıda emekli, ATM'lere sadece 5 ve 10 milyon liralık banknot konulması nedeniyle 5 milyon liranın altındaki bakiyeleri çekemediklerinden yakınıyor ve ekliyor: "2-3 milyon lira birileri için bir kıymet ifade etmez ama, bizim gibi emekliler için önemli bir para..."

Vakıfbank ve Ziraat Bankası Genel Müdürleri'nin dikkatine...

Bir hafta izin istiyorum

Yıllardır izin kullanmadım.. Ne SABAH-İSTANBUL'un yayın yönetmenliğini yaptığım 5 yıl içinde, ne de SABAH'ta bu köşeyi kaleme aldığım sürece... Yıllardır okurlarımla arama sekreter sokmadım... Telefonlarımı ben açtım... Beni arayanların hep karşısında oldum... Ama çok yoruldum... Sizlerden bir hafta izin istiyorum... Çarşamba günü buluşmak üzere...

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır