kapat
12.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )

Görevimiz Arjantin!

Hani filmlerde oluyor ya...

Görüntü buğulanıyor sonra mekân değişiyor, mesela adam hayal kuruyor veya rüya görüyor oluyor.

İşte şimdi bu yazıda öyle bir an olsun:

Fışşşş...Fışşşş....

Bir denizyatağı üzerindeyim, ayağımda palet, gözümde deniz gözlükleri!

Keyif ki keyif!..

Birden üzerime doğru bir sürat teknesi hızla yaklaşıyor...

Tekne iyice yaklaştı, okuyabiliyorum, SABAH- Medya bandıralı.

Bana bir şişe fırlatıp son sürat gözden uzaklaşıyorlar...

Tanrım, bu sahneyi bir yerden biliyor gibiyim...

Şişenin içindeki mesajı okumaya başlıyorum:

Murat,

Ekonomik plan tutar da herşey yolunda giderse Avrupa Birliği'ne gireceğiz.

Ekonomik plan tutmazsa ve Türkiye bu son fırsatı da ıskalarsa Arjantin gibi olacağız.

İyi örneğin ne olduğunu biliyorsun, Avrupa'yı yeterince gezip tozduğuna dair elimizde hayli yazı ve fatura var.

Bu sefer görevin -Allah korusun- işler yolunda girmezse ne olur diye araştırıp kamuoyunu aydınlatmak üzere Arjantin'e gidip olayları yerinde izlemen.

Her zaman olduğu gibi hatalar senin, başarılar hepimizin olacaktır.

Bu mesaj iki saniye sonra denizde eriyecek ve kirliliğe yolaçmayacaktır.

Arjantin biletlerini (sırf gidiş) havaalanı bürosundan alacaksın, oradaki arkadaşımız sana bir fotoğraf makinesi ve bir de modemli bilgisayar teslim edecek.

Yolun açık olsun!
(Burada "Görevimiz haber" dizisinin müziği var).

Şimdi görüntü tekrar bulanıyor ve uçakta Arjantin'e uçuyorum, elimde "Buenos Aires Herald" gazetesi var.

Gazeteye göz atıyorum...

Manşet: Ülke çapında 48 saattir yürütülen, hükümetin kemer sıkma önlemlerini protesto gösterileri kazasız belasız sona erdi. Hükümet kaynakları gösterilere 10 bin kişi katıldı diye açıklama yaptılarsa da göstericilerin sayısının 150 bini aşkın olduğu tahmin ediliyor.

Bir de fotoğraf var, yaşlı bir kadıncağız bir elinde "Aziz Cajetan"ın resmini sallıyor, diğer elinde evinin anahtarlarını...

Resimaltına bakalım ne diyor:

"İşte bu kadın da yüzbinlerce insan gibi iş ve aş için dua ediyor."

Vatandaşın durumu böyle demek, bakalım hükümet ne yapıyor? Nasıl önlemler alıyor?

Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo (onların "Derviş"i olsa gerek) bir açıklama yapmış:

Buna göre devlet tahvili alan vatandaşlar bunun değerini vergiden düşebileceklermiş. Vergiler devlet tahviliyle ödenince, atmosferi aşıp stratosferde gezen faiz oranlarının da düşmesi ve ülkenin yerçekiminden daha hızlı düşen güvenilirliğinin yükselmesi bekleniyormuş.

Bu arada Bakan bir de şu noktaya parmak basmış...

Demiş ki; Biliyorum, kimselerde devlet tahvili alacak para kalmadı ama alsanız bu vatan için çok hayırlı bir iş yapmış olursunuz. Bu bir milli ödev!

Aman aman... Gerçekten beterin beteri varmış, esas bu durumları ülkemize yansıtmak milli bir görev, Allah hepimizi bu durumlara düşmekten korusun!

Bakalım köşe yazılarında ne var...

Aaaaa... O da ne, çuvaldızı kendilerine batırıyorlar vallahi. James Neilson şöyle diyor:

"Esas sorun bizlerin yıllarca Arjantinliler aman ne de zekidir, ne kadar da parlaktır diye kendimizi kandırmasında. Ülkenin nereye gittiğiyle hiç ilgilenmedik. Gözlerimizi yıldızlara diktik ve şimdi bu çukura düşmüş haldeyken bile yıldızlara bakmaya devam ediyoruz. Arjantin dünyanın en iyi yetişmiş adamlarını çıkartsa kaç yazar, gerçek anlamda sahiden çok yüksek eğitim görmüş insanlarımız bol olsa -ki öyle- kaç yazar? Her bir yolcusunun profesör olması Titanik'in batmasını engelleyecek miydi?"

Vallahi kalemine sağlık, çok güzel demiş. Şükür Derviş -misal- hem dümende hem profesör arkadaşlarıyla her hafta sonu buluşuyor. TÜSİAD falan görüş açıklıyor, bunlar meğer ne kadar önemliymiş.

Bir saniye...

Daha ülkeye inmedik bile, bir gazete okuyarak hemen haber yapıp bir de yorum parantezleri açmanın hiçbir anlamı yok.

Şimdi hostesten bir margarita isteyelim...

Ve Buenos Aires'te başımızı nereye sokacağız, ona bakalım...

Açalım gazetenin küçük ilanlarını...

Kiralık bölümüne bakalım...

La Lucia'da süper daire; yepyeni, 4 oda (büyük ebeveyn odası), üç banyo, bahçe, havuz, güvenlikli ayda 1.650 dolar. Yabancı veya diplomat tercih edilir.

Havuzlu, bahçeli! Hiç de fena değil, biz de yabancıyız, demek ki istesek verecekler.

Hemen karar vermeyelim, devam edelim...

Olağanüstü bahçe manzaralı, bol ışık alan 83 metrekare pırıl pırıl stüdyo. Seramik banyo, full mutfak. İki yatak odası, manzaraya açılan salon. Parkingli, 24 saat güvenlik. 900 dolar.

Bu da iyi, küçük ama makul.

Ne de olsa geçici görev!

Ah! Kemerleri bağla inişe geçiyoruz, uzun yol ne de çabuk geçti... Pilot havayı bulutlu, sıcaklığı 7 derece olarak verdi. Güney yarımküreye hoş geldik.

***
O ne?

Telefon çalıyor!

Gazeteden arıyorlar, yazı nerede kaldı diyorlar!

Ne yapmalı?

Rüyayı yaz rüyayı!

Rüya yazdım ama...

Gerçek tarafı da yok değil hani...

Ve aslında bu rüyanın gerçek olmasını, basından bir arkadaşımızın Arjantin'de görev yapıp "Ne yapmazsak ne olacağını" kendi gözlemleriyle anlatmasını da istemiyor değilim!

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır