kapat
22.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Ara Güler'e mektup...


Sevgili Ara Usta, Evvela, bu mektubu ayan beyan yazdığım için kusura kalma... Ama istedim ki işine gösterdiğin saygıyı, sana olan alkışımı dost düşman bir kez daha duysun. Ve istedim ki benimle birlikte bu satırların okurları da bir ders alsın!
Evet.. Bir yakınıma iletmek üzere gönderdiğin fotoğraf örneklerini aldım.

Çok teşekkür ederim.

Fotoğrafları görünce şaşırmadım tabii. Her zaman olduğu gibi sana yakışan, gözüne, yüreğine, denklanşörüne denk düşen olağanüstü eserler...

Ellerin dert görmesin.

Ama fotoğraflarına iliştirdiğin notunu okuyunca çarpıldım.

Bunca zamandır seni tanımama rağmen, "kurallar zinciri"ni atladığım için de kendime kızdım.

O altı satırlık not, hayatının ve işinin derinliğini öylesine taşıyor ki...

İşte bu yüzden sana bu mektubu yazıyor ve bivesile duygularımı dostlarla da paylaşmak istiyorum.

Eline sağlık Ara Usta...

70'ini aşan yaşına rağmen...

İşinden, özeninden, heyecanından, hiç taviz vermediğin, yaptığın işi fazlasıyla ciddiye alıp "işbilmezlere" iş öğrettiğin için yüreğine sağlık...

Hele ki;

Kifayetsiz muhterislerin her köşebaşını tuttuğu...

Beceriksizlerin tepe noktalara tırmandığı...

Düzeysizliğin, yozlaşmanın çılgınca alkışlandığı...

At izinin, it izine karıştığı...

İşini iyi yapanların, "işini yürüten"lerin(!) karşısında yenilgiye uğradığı...

İşinin ehli olmayanların, işbaşına getirildiği...

Onur ve ahlakın ayaklar altına alındığı, erdemsizlik ve utanmazlığın geçer akçe olduğu...

"İşbilmez bakanlar"a işi bıraktırabilmek için koca bir ülkenin topyekün teneke çaldığı...

Ülkenin dibe vurmasında başrolü oynayanların her seçimde yeniden seçtirildiği (!)...

Ülkesini sahiden sevip, çözüme yönelik bir çift akılcı sözedenlerin "tukaka" edildiği, hatta "hain" diye damgalanıp, cezaevlerine konulduğu...

"Millet"in "vekil"lerinin, "millet"e değil kendi çıkarlarına "vekalet"ettiği...

Hayatın her alanında yetenek ve bilginin değil, "hamili kart"ın itibar gördüğü...

Diplomaların, duvar süsü haline getirilip, genç beyinlerin, sınır ötesinde iş ve gelecek aradığı günümüz Türkiye'sinde...

"Tiraj"ı az da olsa kısacık notunla büyük bir ders verdiğin için...

Seni yürekten kutluyorum Ara Ağabey.

Denklanşörün hızlı, kalemin keskin olsun!

Sevgi ve saygıyla...

Kardeşin Nebil

Not; İzninle, mektuba konu olan notunu "not düşmek" istiyorum!

"Editörlere, grafikerlere, resim seçicilere, redaksiyon şeflerine, ve matbaa ustalarına mühim not... Elinizdekiler birer Ara Güler fotoğrafıdır... Bu fotoğraflar işlemdeyken, çay, kahve, gazoz, fanta ve benzeri meşrubatlarla fotoğraflara yaklaşmayın! Fotoğrafların civarında yemek yenmez ve içki içilemez... Fotoğraflar ıslak ya da sıcak yere, örneğin vantilatör veya kalorifer üzerine konulamaz... Üzerine öksürülemez, ıslak veya pis ellerle tutulamaz, yakınında sigara içilemez ve yüksek sesle konuşulamaz! Ara Güler"

El insaf!

Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından epey zaman geçti... Türkiye'den ayrılışı da ölümü de gürültülü olmuştu Kaya'nın... O karmakarışık dönemde, söz ve yazılar havada uçuştu. Geriye şarkılar kaldı.

Ve geçenlerde bir albümü daha çıktı Ahmet Kaya'nın... "Hoşçakal Gözüm"de, sanatçının Paris'te bestelediği şarkılar, bir de Anadolu'nun değişik bölgelerinden türküler vardı...

"Hoşçakal Gözüm"ün, geçen pazar yayınlanan Cumhuriyet Eki'nde ilanı çıktı.

İşte, hikaye, o anda başladı. Atatürk Vakfı Başkanı Av. Osman Şentürk, kaleme sarıldı ve "Gerçek gazetecilikten ve ideolojik değerlerinden asla ödün vermeyen, ticari çıkarlarını hep gözardı eden, bütün sıkıntı ve yokluklarına karşı ilkelerinden taviz vermeyen, gözünde ve gönlünde büyüttüğü gazetesi Cumhuriyet"e bir açıklama gönderdi.

Ve sordu: Nasıl olur da...

Bayrağımızı, Ata'mızı inkar eden... Türkiye Cumhuriyeti demeyi bile kendisine yakıştıramayıp "TC" diyerek aşağılayan Ahmet Kaya'nın kaset ilanı, Cumhuriyet'te yayınlanabilirdi? Yoksa, Cumhuriyet zihniyet mi değiştiriyordu?

Ardından da içinin sızladığını belirtip, bir anlamda "Hoşçakal Gözüm" ilanına bayrak açıyordu! Kim bilir, sonraki günlerde Vakıf üyelerini "Cumhuriyet almayın!" diye uyaracaktı...

İlhan Selçuk'un köşesinde bu açıklamayı okuyunca içim sızladı. Atatürk Vakfı Başkanı Avukat Bey, şarkısına, adına, şarkı sözlerine (İçinde, Telgrafın Telleri, Ada Sahilleri, Hadi Bize Gidelim gibi bildik şarkı ve türkülerin de olduğu) tahammül edemediği Ahmet Kaya'nın, Hoşçakal Gözüm ilanına bile destuuur ve kılıç çekiyordu! Belli ki bunu Vakıf adına yapıyordu.

Bize de bir kez daha el insaf çekmek düşüyordu!

Ahmet Kaya'ya mı?

"Kefenimi alın dikin bir zahmet, Gömün beni, gömün beni bir başıma" diye şarkı söylemek.

Nebil ÖZGENTÜRK


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır