kapat
25.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

İstanbul'da son tango


Papatya'yı sadece Türk halkı sevmedi. Mareşal Tito'ya, Yunan Kralı'na ve Irak Kralı Faysal'a da bu tangoyu terennüm ettiren Koyutürk'ün, "Dinle Sevgili" ve "Özlediğim"i de aynı değerdeydi
Gelincikler ve papatyalar henüz koparılmamıştı. Kadın saçlarına boyaların girmediği o dönemlerde papatyalar kim bilir ne kadar "taze"nin lepiskalarına renk vermiştir. Uzayıp giden papatya tarlaları, sadece bir görüntü güzelliği vermiyordu. Nice sevdaların duru beyazlığında o papatyaların şahitliğini görebilirdik. Güzellikler bir çanta gramofonundan etrafa yayılıyor ve "Papatya gibisin, beyaz ve ince" İstanbul ve Türkiye'nin vazgeçilmez tangosu oluyordu. La comparsita düğünlerin vazgeçilmez marşıydı. Papatya da flört ve nişanların...

"PAPATYA GİBİSİN"
Afife, Seyyan, Birsen Hanımlar ve Zehra Eren'i Mefharet Atalay takip etmişti. Necip Celal, Feridun Bey, İbrahim Özgür, Fehmi Ege, Edvard, Necdet Koyutürk, Secaattin Tanyerli, Yaşar Güvenir, Esin Engin ve Papatya'nın sahibi Necdet Koyutürk'ün oğlu Erdener Koyutürk de katılmıştı.Ninni, Makber gibi unutulmaz parçaların gelmiş geçmiş en büyük sesi Hafız Burhan Bey'in (Sesyılmaz) "Aşkın Gözyaşları" ile milyonlarca gence tango yaptıracağı kimin aklına gelirdi. Oyun yazarı Selçuk Kaskan ve her yönü ile büyük müzisyen Esin Engin'i de hatırlayalım.

Papatya yurtdışında plağı yayınlanan ve tanınan ilk Türk tangosu olarak ün yapmış ve Necdet Koyutürk'ün bu eserini okumayan kalmamıştı.

Ankara'da doğan (1921-1988) Necdet Koyutürk, Demirhan Altuğ ve Cemal Reşit Rey'den feyz almış ve Papatya tangosunu Ankara'da Yedeksubay'ken bestelemişti. 1948'de Türkiye ve İngiltere'de satışa çıkarılan tango Colombia etiketi ile dünyaya yayılmıştı. 1950 yılında Mukaddes Hanım'la evlenen bestecinin çocukları Erdener (1951) ve Özdener (1956) onun müzik hayatını devam ettirecek, Erdener yorumcu ve besteci, Özdener ise orkestra şefi ve besteci olarak notalı hayatı sürdürecekti.

Papatya'yı sadece Türk halkı sevmedi. Mareşal Tito'ya, Yunan Kralı'na ve Irak Kralı Faysal'a da bu tangoyu terennüm ettiren Koyutürk, şüphesiz "Dinle Sevgili", "Rüzgar Gibi Geçti", "Şüphe", "Özlediğim" gibi başka eserleri de aynı değeri taşıyordu.

Papatyaların ve gelinciklerin ezilip koparıldığı, çimentonun egemen olduğu bu İstanbul dünyası anlaşılıyor ki, son tangosunu çoktan yapmış.

Ergun Hiçyılmaz

ergunhicyilmaz@superonline.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır