kapat
25.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kim kimi kimden koruyor?


Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası, gerçekten de kültürel ve tarihi varlıklarımızı koruyor mu? Kentsel SİT
Alanı ilanları basiretsiz bir girişim mı? İzmir-Selçuk'un Şirince köyündeki olayların akabinde konuyu tartışmaya açtık

SAADET TÜTÜNCÜ
Türkiye'de "Kentsel SİT Alanı" ilan edildiği halde birçok yerleşim alanı ya dokuya uymayan betonarme binalarla doluyor ya da rant değeri olan bir yer değilse tümüyle terk ediliyor... Bazen de Şirince'de olduğu gibi, imar planı dört yıldır yapılamadığı için ruhsatsız restore edilmek zorunda kalınan binalar yıkılmak isteniyor... Bazı uzmanlar sistemin çıkmazlarını bildiği halde "şimdi böyle dersek yağmacılara koz vermiş oluruz" düşüncesiyle konuşmaktan kaçındılar. Fakat hepsi şu düşünce üzerinde hemfikirdi: "Kentsel SİT Alanı, iyi niyetle girişilmiş ancak mevcut şartlar yüzünden çıkmaza girmiş ve çoğunlukta başarısız olmuş bir girişim."

Koruma Kurulundan kim koruyacak?

İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı Mimar Korhan Gümüş şu an yürürlükte olan korumacılık sisteminin tamamen çökmüş olduğunu söylüyor: "İnsanlar istemeden binayı korumak mümkün değil. Kurullar istediği kadar yasaklasın. Ölü kent haline gelmiş olan SİT alanlarında ortaya çıkan gerçek bu. 19. yüzyıl mantığıyla konan bu tepeden inme yasaklar, insanların yasa dışı isler yapmasına yol açıyor. Burada ciddi rüşvet ve rant var. 'Koruma Kurulları hiçbir işe yaramıyor, lağvedelim, isteyen istediğini yapsın' demek de çok yanlış. Bu yasakçı ve yağmacı sistem, ikiz kardeş gibi birbirini tamamlıyor. Sizin gözünüzü kaşınızı beğenmiyorsa, aynı siyasi cemaatten değilseniz size pekala haksızlık yapılıyor. 'Yanımdaki binayı yıkıyorlar, benim duvarım da yıkılıyor' deyince 'bilmiyoruz çünkü bize başvurmadılar' deniyor. Ama şikayet için başvurana ceza veriliyor. Ayrıca Koruma Kurulu aracılığıyla yapılan felaketler var. Sur restorasyonu, Binbirdirek Sarnıcı, Feshane... Koruma amaçlı bir plan yapıyorsanız mutlaka Avrupa'da olduğu gibi katılımcı yöntemle yapmak lazım. Şirince'de Sevan Nişanyan örneği halka yol gösteren bir yöntemdir."

Devlet politikası Yok olsun!
Öğretim görevlisi Mimar Yılmaz Kuyumcu, restorasyonla uğraşıyor: "Tarihi yerlerin ortadan kaldırılması Türkiye'nin resmi politikası. Bürokrasi bazı meslek gruplarının çok işine geliyor. Sadece bir ahır için röleve ve proje çizdirmek, bir işhanı yapmaktan pahalıya geliyor. Zeyrek projesi bu sistem yüzünden çöktü.Yerelleşme tek koşul. İstiklal Caddesi esnafı Narmanlı Han için eminim Koruma Kurulu'ndan daha iyi bir karar alırdı. Projelerin tartışmaya açık olması gerek."

Genel projeler tek çözüm
Balat projesini yürüten mimar Fikret Evci, 1983'de çıkan 2683 sayılı Koruma Kanunu'nun günceli takip etmediği kanısında: "Devlet bir yeri ya da binayı tarihi eser kabul ediyor ve vatandaşı tek başına bırakıyor. 35-40 metrekarelik bir binanın sadece röleve ve proje çizimi 10 milyara geliyor. Tek çözüm bölgesel koruma çalışması yapmak. Belediye ya da Kültür Bakanlığı genel bir proje yaptırır ve bu proje çerçevesinde uzmanlar denetiminde restorasyon yapılır. Avrupa'da yapılan budur. Şu an İstanbul'da Eminönü ve Fatih'in bile koruma amaçlı imar planı yapılmamış durumda. Plansızlık, talana sebebiyet veriyor."

Kanun iyi, denetim yok
Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci sorunun kanunda değil belediyelerde ve valiliklerde olduğuna inanıyor: "Bu yasa dünyanın en gelişmiş yasası. Ama yaptırım yok. Belediye ya da valiliğin denetlemesi gerekiyor. Oy ve rant derdinden hiçbir yasa uygulanmıyor. Kültür Bakanlığı bütçeden binde 2 pay alıyor. Nasıl restorasyon için kredi verecek?"

Restorasyon zengin işi
Eski İstanbul 2 Numaralı Koruma Kurulu başkanı Besim Çeçener, Koruma Kanunu'nun kasten çözümsüzmüş gibi gösterildiği iddiasında: "Bilgisizlik, inançsızlık ya da düpedüz rüşvet beklentisinden dolayı korumacılık sabote ediliyor. Belediyeler oy kaygısı nedeniyle korumaya yanaşmıyor, Kültür Bakanlığı da görevini yapmıyor. Önce planı ben yaparım diyor sonra 'param yok, elemanım yok' diye yapmıyor. Suçtur bu. Restorasyon köylünün yapabileceği iş değil. Zengin işi."

Şirince köyü isyanda
Şirince köylüsü, geçen haftalardaki yıkım kararlarından yola çıkarak "kendi köyünü kendin koru" kampanyası başlattı. 428 seçmenli köyde 415 kişinin imzaladığı bildirge, yıkım kararlarından hemen sonra İzmir Valiliğine sunuldu. Dilekçede haksız yıkım kararlarının derhal durdurulmasını, 15 yıldan beri kansere dönüşen İmar Planı sorununun en kısa zamanda çözülmesini ve eğer çözülemezse köyün Kentsel SİT statüsünden çıkarılmasını ve köyün en önemli turistik eseri olan, geçen ay Şirince Kilisesi'nden alınıp Selçuk Müzesi deposuna kaldırılan tarihi mermerlerin iadesi talep ediliyor. Savcılık, dilekçe üzerine Selçuk Müzesi Müdürü Selahattin Erdemgil hakkında dava açtı.

Şirince köylüsü önümüzdeki günlerde dernek kuracak. Girişimin öncüsü Sevan Nişanyan "Bu dernek, köyde devlet birimlerinin sağlamakta başarısız olduğu imar denetimini otokontrol sistemiyle sağlamaya çalışacak. Başarılı olursak Türkiye çapında ses getirecek bir denemedir. Çıkmaza girmiş olan 'koruma bürokrasisi'ne karşı sivil insiyatif olarak ortaya çıkıp 'o iş öyle yapılmaz, böyle yapılır' demek istiyoruz" diyor.

ERMENİ PROPAGANDASIYMIŞ
Şirince 15 yıldır Kentsel SİT alanı içinde. 1987'de yürürlüğe giren koruma amaçlı imar planı 1997 yılında iptal ediliyor. O günden bu güne imar planı yapılmıyor. Köydeki her tür inşaat ve tamirat yasaklanıyor.

Ruhsat için defalarca müracaat ettiği halde Koruma Kurulu'ndan cevap alamayan, bu nedenle binalarını ruhsatsız restore eden Nişanyan yasayı ve uygulamayı eleştiriyor: "2863 sayılı kanun, bir delilik kanunudur. Temel insan hakları ihlallerinden biridir. Mülkiyet hakkını yok ediyor, karşılığında hiçbir şey ödemiyor. Devlet plan bile yapmıyor." Kendi evlerinin yıkımı şimdilik İzmir Valisi Alaatin Yüksel'in müdahalesiyle durdu. Ermeni propagandası iddialarını ise gülünç olarak değerlendiriyor.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır