  
Aç kapa Artema!
MEDYAYA bakarsanız Fazilet kapatılırsa kıyamet kopacak... Borsa inecek, döviz yükselecek, ekonomi kilitlenecek, Türkiye çökecek...
Yok öyle şey! Milli Nizam, Selamet, Refah kapandığında ne olduysa yine o olacak... Belki bir-iki gün borsa inecek, dolar yükselecek ama sonra herşey yoluna girecek...
Çünkü hiçbirşey değişmeyecek... Erbakan'ın dediği gibi "Fazilet tabelası kaldırılacak, yerine bir başka tabela asılacak..." Kısacası; aynı görüş, aynı taban ve aynı kadro yeni bir partinin çatısı altında toplanacak... Hepsi bu!
Bu çağda legal bir partinin kapatılıp kapatılmamasını tartışmak, bu kararın çağdaş olmadığını savunmak başka, 65 milyonu "Fazilet'in kapatılması halinde ekonominin dibe çökeceği" falcılığı ile korkutmak başka...
Bence asıl tartışılması gereken, yıllardır yüce yargının gözü önünde süren hülle komedisi!
Milli Nizam'ın kapatılmasından sonra aynı kadronun Milli Selamet'i kurması... Milli Selamet mühürlendikten sonra yine aynı kadronun Refah'ta toplanması... Ve şimdi de bir başka çatı altında biraraya gelmenin hesaplarının yapılması...Kısacası; "Aç kapa Artema" misali yargının kapattığı musluğu, Erbakan Hoca'nın çevirip açması...
Felâket tellalları
Adalar'ı da vurdu!
YAZLIKÇILARIN 3 ay içinde bırakacağı para ile 9 ay geçinen Kınalı, Burgaz, Heybeli ve Büyükada'daki faytoncular, bakkallar, manavlar, restoranlar, çayhaneler ve hatta oteller, televizyonlara çıkan felâket tellalları yüzünden bu yıl sinek avlıyor... Çünkü "Adalar'ın yanından geçen fay hattında gerilim var" diyen bilim(!) adamlarını dinleyenler bu yıl Adalar'a gitmekten çekiniyor... Bir başka deyişle; birkaç kişi, reyting uğruna yazlıkçıları tedirgin edip Adalılar'ı yoksulluğun kucağına itiyor...
Dün konuştuğum Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden de felâket tellallarından dert yanıyor:
"Avcılar'da, Bağcılar'da, Küçükçekmece'de binalar yıkılıp insanlar ölürken, Adalar'da bir tek bina hasar görmedi, mühürlenmedi... Bize haksızlık yapılıyor Erdal Abi... Dünyaya tanıtmaya çalıştığımız Adalar yerin dibine batırılıyor..."
TV ekranlarından düşünmeden ahkâm kesmenin nelere mal olduğunu görüyor musunuz felâket tellalları! Siz yalnız 15 milyonu korkutmakla, uykuları kaçırmakla, konut piyasasını vurmakla kalmıyorsunuz, bir ilçenin ekonomisini de baltalıyorsunuz...
ATM'de sahte para olur mu?
ANKARA'da oturan Pınar Olgun'un kendisi gibi ODTÜ'de araştırma görevlisi olan arkadaşı kampustaki İş Bankası ATM'inden 160 milyon lirasını çekiyor ve borcunu ödemek için Yapı Kredi Bankası'na gidiyor.. Ancak banka görevlisi 10 milyonluk banknotlardan birinin sahte olduğunu söylüyor. Olgun soruyor: "Bir bankanın ATM'inde sahte para nasıl bulunur?"
Cezaevinde garden parti!
ŞANLIURFA Kapalı ve Yarıaçık Cezaevi'nin bahçesinde 10 Haziran'da bir garden parti veriliyor... Barbeküler, mangallar yakılıyor, kebaplar pişirilip afiyetle yeniliyor, gülünüp, eğleniliyor...
Garden partinin ev sahibi Şanlıurfa Başsavcısı Rıza Can... Hani parasını yatırdığı İhlas Finans batınca bir saatte haciz kararı aldırıp, klimalarını söktüren savcı vardı ya; işte o! Davetliler ise cezaevi müteahhiti, cezaevi savcısı ve birkaç cezaevi yetkilisi...
Yanlış anlaşılmasın; kesinlikle ne bu garden partiyi, ne bu partiyi verenleri ne de katılanları eleştiriyorum... Sadece 45 derece sıcaklıkta kuru fasulye ile bulgur pilavına kaşık sallarken dışarıdan gelen kokularla içleri eriyen zavallı mahkumlara birkaç lokma kebap göndermedikleri için "Ayıp ettiklerini" belirtiyorum...
Serbest kürsü
İdrar boşaltmak lüks mü?
30 YAŞINDA 7 yıldır omurilik felçlisi olarak yaşıyorum... Samatya SSK Hastanesi'nden aldığım Sağlık Kurulu raporuna göre, idrarımı tam boşaltabilmem için bir çeşit kendisinden jelli temiz sonda kullanmam gerekiyor... Bu sondaları hastanenin anlaşmalı olduğu firmadan temin edebiliyordum... Fakat önceki sabah konuştuğum Samatya SSK Hastanesi Başhekim Yardımcısı İsmail Ayyıldız Bey, 2.5 milyon lira olan bu sondayı pahalı ve lüks bulduğunu söyledi... Yani, biz omurilik felçlilerinin sağlıklı ve steril bir ortamda idrar boşaltmamız Sayın Başhekim Yardımcısı'na göre lüksmüş! ADEM SAYKIN
Yıkılan anıt eserlerin yerine yenisini nasıl inşa edeceksiniz?
Oturmayın, hemen röleveleri çıkarın!
GAZETEDE haberler: Ayasofya olası bir depreme dayanamaz...
Peki; Süleymaniye, Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı, Galata Kulesi, Yerebatan Sarnıcı başta olmak üzere Roma'dan, Bizans'tan, Osmanlı'dan kalma yüzlerce anıt eser dayanır mı?
Bilen yok!
Varsayalım ki; bu eserlerden birisi veya birkaçı olası depremde yıkıldı... Ya da bir yangında kül oldu... Ne yapılacak? Molozlar kaldırıldıktan sonra arsası otoparka mı çevrilecek, yoksa yerine birebir aynısı mı dikilecek?
Söyleyeyim; yenileri inşa edilemeyecek...
Sebep mi? Çünkü anıt eserlerin büyük kısmının röleveleri yok... Bugüne kadar çıkarılmamış...
Kültür Bakanı İstemihan Talay bu konuda seferberlik ilan etmeli... Yalnız İstanbul'daki değil Türkiye genelindeki tüm anıt eserlerin rölevelerini çizdirmeli... Ve bu röleveleri en değerli hazine gibi muhafaza ettirmeli...
İĞNE
16 GM 551
YAKLAŞIK 10 gün önce Datça'daki Billurkent Tatil Köyü'nün otoparkında bir hafta duran 16 GM 551 plakalı resmi beyaz Suzuki jeep şimdi de Bursa Beşevler Konak Caddesi sonundaki villanın önünde gece gündüz bekliyor... Anlaşılan Bursa Valisi Ali Fuat Güven ya Başbakanlığın genelgesini bilmiyor, ya da bu aracı kullanan sırtı kalın beyefendiye söz geçiremiyor... İki durumda da bir Vali için eyvah!
|
Magazin
