kapat
23.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Hayatın değeri

Şubat ayının başıydı, kriz vurmamıştı henüz.. Kalkıp demiştim ki bu köşede; "gelin, artık hayatımızda paranın yerini ekonomi biliminden bağımsız tartışalım."

Aramızda nasıl konuşuyorsak parayı, aynen öyle tartışalım medyada da, sosyal bilimler alanında...

Çünkü vakit gelip geçiyordu ve biz parayla hesaplaşmadığımız için durmadan birbirimizle "hesaplaşıyorduk!"

Şunları da söylemiştim: "Biliyorum, geleneksel kültürde para konuşmak ayıptır.

Ve bu ayıbı bilmek güzeldi... Fakat geçti o günler! Şimdi bütün ayıplara son vermenin bir yolunu bulmak için paranın hayatımızdaki yeriyle hesaplaşmalıyız."

Hâlâ aynı yerdeyim ve tezimde ısrar ediyorum.

Çünkü havayla, suyla değil aslında; basbayağı parayla yaşıyoruz ve bunu görmekten, bunun üzerinde gerçekten durmaktan kaçıyoruz! Bu modern yalan bizi ağır ağır öldürüyor ve üstüne yine para verip tedavi olmaya çalışıyoruz.

Geçen gün şöyle bir baktım ki, televizyonlarda yarışmalardan geçilmiyor.

Her yerde yarışma var.

Herkes yarışıyor. Orada stüdyoda olmayanlar da, ekran karşısındaki koltuğunda heyecanlar, özlemler, kıskançlıklar içinde yarışmacı olup çıkmışlar!

Kimisi sokaktaki adamla dalga geçer gibi projelendirilen "kıt kanaat geçinme " yarışmasında! Kimisi elini koyduğu arabanın üzerinden bir daha kaldırmıyor; kimisi bilgi yarışması zannettiği para yarışmasında...

Kim kazanıyor?

Ahmet, Mehmet, Melih, Necla!

Tabii bir takım isimler var, kanlı canlı.

Fakat bal gibi biliyoruz ki, asıl kazanan PARA! Kazanan ve kafamıza çakılan şey paranın iktidarı ve paraya duyduğumuz ihtiyaç; hatta paraya karşı iştahımız!

O halde...

Derdimi şöyle dile getireyim; yenildiysek paraya yenildik...

O halde yeneceksek de, önce parayı yenmeliyiz...

Bir yerden başlamamız gerek.

Aksi takdirde, her şey para ederken, HAYAT beş para etmeyecek çoğu insan için!

Hayatın değeri paraya endekslendi çünkü...

Modern zamanların bile romantik değerleri vardı; postmodern Türkiye'nin romantizmi nerede? Alın şarkılarını elinden; bakalım ne kalacak geriye? paranın sırıtkan yüzü mü?..

Fantastik edebiyat şenliği
Fantastik edebiyat ve çift yumurta ikizi bilim-kurgu edebiyatı, filizlenmekte biraz geç kaldı ülkemizde ama 90'larda öyle bir açtı ki; kitapçı vitrinlerini rengârenk boyadı. Kim "Yüzüklerin Efendisi'nin böylesine kütüphanelerin efendisi olacağını tahmin edebilirdi daha önce!

Şimdi fantastik edebiyat meraklılarının asla kaçırmamaları gereken bir etkinliği duyurmak istiyorum. 1. Türkiye Fantastik ve Bilimkurgu Etkinliği... İstanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampüsü'nde yarın 12.00'de başlayacak etkinliğin kapsamı çok geniş ve dolgun. Katılım ücretsiz...

Etkinlikte Alex Proyas'ın Dark City'si de gösterilecek. Gerçekleştirilecek panelin konuşmacıları arasında Bülent Somay, Giovanni Scognamillo, Ahmet Öz ve Orkun Uçar da var. Dinleyiciler dinleyici olarak kalmayacak, etkinliğin yöneticilerine göre; herkesin katılımcı olması isteniyor. Benden söylemesi, haberiniz olsun!

Okunmadıktan sonra!..

Geçen gün kütüphanelerimizdeki toplam kitap sayısının, bırakın gelişmiş ülkelerinkiyle kıyaslamayı, Bulgaristan ve Azerbaycan'ın kütüphanelerindeki kitap sayısının çok altında olduğunu yazmıştım ya...

Üniversite öğrencisi bir okurum soruyor: "Haşmet abi, kitapların sayısı 11 değil, 111 milyon olsa, biz kullanamadıktan sonra ne işe yarar? Örnekse İTÜ ve İstanbul Üniversitesi'nin kitaplıkları başka üniversite öğrencilerine kapalı..."

Sizce haksız mı okurum?

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır