kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Sandıkları açma zamanı


2003 yılına bir şey kalmadı. Yani bu benzersiz kültür mozaiği ile İstanbul nerede ise 550 yıldır elimizde. Görkemli kutlama için şimdiden kolları sıvamak lazım. Asitane'nin 1469, 1471 ve 1473 tarihli defterlere yaslanarak çıkardığı tarifler var
29 Mayıs, biliyorsunuz önemli bir gün. Hadi tam söyleyelim 1453 senesinin 29 Mayıs'ı çok önemli bir dönüm noktası: İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethi sadece onların en önemli mirasçısı olan bizler için değil, bütün bir kültür tarihi açısından anlam taşıyor. Bu tarihle birlikte "hiçbir şeyin" eskiden olduğu, yürüdüğü gibi, devam etmeyeceği yeni bir dönem başladı. Şimdi diyeceksiniz ki 29 Mayıs geçti, İstanbullular da onu kutladılar, dahası ne? Yok, öyle değil... Benim de söyleyeceklerim tamı tamamına şu kutlama işi ile ilgili. Çünkü şunun şurasında 2003 yılına bir şey kalmadı. Yani bu şehir, bu benzersiz kültür mozaiği nerede ise 550 yıldır elimizde. Dolayısı ile bir muhasebe yapmak için anlamlı bir vesile. Elimizdeki mozaik ne halde? Neler ekledik, nasıl yoğurduk, ne hale dönüştürdük?

Bu kutlamalar layıkı ile nasıl yapılmalı? Bunu keşfetmemiz gerekmiyor.

Dünyada çok hoş örnekleri var. Örneğin Berlin'in kuruluşunun 750. Yılı dolayısı ile Almanların yaptıkları. Aynısını yapalım diye söylemiyorum ama bilelim neler yapmak mümkün? Öncelikle 3-4 sene öncesinden bir kurul oluşturdular: Başına özel yetkilerle donatılmış uluslararası bir isim oturdu. Bir yandan akademik çalışmalar için düğmeye basarken bir yandan da şehrin muhtelif bölgelerini uluslararası mimari yarışmalara, sergilere açtılar. Bu bölgelerde yaşayan insanların proje ve sergileri tartışmalarını ve müdahil olmalarını sağladılar. Şimdi bütün kutlamalar elbette bu ciddiyette olmadı. Halkın katıldığı çeşitli eğlenceler, konserler de düzenlendi. Zaten bütün dünyada kentler kendi tarihlerini oluşturan bu anlamlı yıldönümlerini karnavallarla, festivallerle, eğlenerek kutlar.

MÜSAMERE SIĞLIĞI
Ama bakın çok rica ediyorum hiçbirinde sululuk, müsamere sığlığı yoktur. Bilmiyorum rastlayanınız var mı? İstanbul Belediyesi'nin Gümüşsuyu'ndan mavnaları nasıl indirdiğine? Ne olur bunu tekrar yapmayalım. Bu sadece gülünç duruma düşmemize sebep değil, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed ve diğer gazilerin aziz ruhlarına da saygısızlık oluyor...

Bu yıldönümünü muhtelif akademik çalışmaların yanı sıra anlamlı eğlencelerle de kutlayabileceğimize inanıyorum.

Bakın İlber Ortaylı, Cemal Kafadar, Halil İnalcık gibi uzmanlarımız var, sonra daha popüler konular için Metin And var ve nihayet bizim mutfak tarihimiz için Günay Kut ve Tülay Artan var. Neresinden baksanız büyük yankılar uyandıracak bir "Fatih Dönemi Mutfağı" araştırmalarını, sempozyumunu düzenlememiz lazım, yeter mi, hayır, o sırada "Bizans ne ile besleniyordu?"

Bu da bizim konumuz... Ona da bakmalıyız!

Peki hiç mi bir şey yapılmıyor. Elbette yapılanlar var. Edirnekapı'daki "Asitane" yıllardan beri kendine bir "mevzii" kazmaya uğraşıyor. Kariye Müzesi'nin yanı başında eski bostan parsellerine açık olağanüstü bir bahçe düşünün. Akşamın hafif serinliğinde ben 29 Mayıs'ı bu bahçede kutladım.

Asitane'nin 1469, 1471 ve 1473 tarihli defterlere yaslanarak çıkardığı tarifler var. Benim favorim paçalı tirit. Kuzu paçalarının kızarmış çavdar ekmeği üzerinde servis olunduğu yemeğin içindeki ölçülü sirke ve sarımsak, buram buram kokan tereyağ insanı bir zaman tüneline atıyor. Yemek sonrası tatlısı ise hakkını yemeyelim 29 Mayıs kutlamaları için Belediyenin olağanüstü havai fişek gösterisi oldu...

Ali Esad Göksel Faks: 0212 233 18 33

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır