kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Darağacından 'milli' şehitliğe


Avrupa istedi diye Beyazıt Meydanı'nda asılan Kemal Bey, onbinlerce kişinin katılımı ile Kuşdili Mezarlığı'na defnedilmiş ve bu infazlar Milli Mücadele'nin bağımsızlık ateşini yaymıştı. Kemal Bey, hükümet kararı ile milli şehit ilan edilen yurtseverlerden sadece biriydi
Güneşin olup bitenden utanıp bulutların arkasına saklandığı gün, yani 10 Nisan 1919'da darağacında bir yurtsever sallanıyordu.

Ne bir damla gözyaşı dökmüştü, ne de korku ile eğilmişti. Biraz öfke, biraz hasretin acısı ve çokça ülkesinin insanlarının nasıl olup da cellat olabileceğine inanamıyordu. Bu sebeple baş verdiği sehpada başını eğmemek ve dik tutmak için çırpınacaktı.

'YAŞASIN MİLLET'
"Tehcir" suçlaması ile işgalcilerin baskısı ile işbirlikçi sarayın ipe çektiği onlarca yurtseverden biriydi. Geriye ne para, ne de mal bırakmıştı. Bıraktığı iki cümlelik bir gerçekti: "Borcum var, servetim yok. Üç çocuğumu milletim uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet..."

Babası devlet hizmetinde ömür tüketmiş gümrük müdürü Arif Bey'di. Antalya ve İzmir liselerinin ardından Mülkiye'yi pekiyi derece ile bitirmişti. Beyrut (1908) ve Cezayir elçiliklerinde görev yapmıştı. Toyran, Gebze, Karamürsel kaymakamlıklarında bulunan Mehmet Kemal Bey son görev yeri Boğazlıyan'da kaymakam ve Yozgat Mutasarrıf Vekilliği ile geleceğin valiliği için örnek gösterilmişti. Ne var ki ülke genelinde başlayan Ermeni ayaklanmasının önlenmesi amacıyla uygulanan ve karşılıklı çatışmaları Tehcir Yasası'nın uygulanmasından sorumlu tutulanlardan biri olmuştu. İşbirlikçiler Divanı'nda savunma hakkı tanınmayan ve sadece Avrupa istedi diye 10 Nisan 1919 günü Beyazıt Meydanı'nda asılan Kemal Bey onbinlerce kişinin katılımı ile Kuşdili Mezarlığı'na defnedilmiş ve bu benzeri infazlar Milli Mücadele'nin bağımsızlık ateşini yaymıştı. Nitekim Kemal Bey, 14 Ekim 1922'de Bakanlar Kurulu kararı ile milli şehit ilan edilmişti.

Mustafa Kemal ihanetin kurbanı Kemal Bey'in ülkesi için ölen bir yurtsever olduğunu onaylamakla kalmamış ve ulusun yetimlere sahip çıkmasını sağlamıştı.

KANLA YAZILAN SATIRLAR
Yıllar sonra nice Milli Mücadele yetimi Kemal Bey'in kızı Müşerref Gürenci gibi bu emaneti onurla taşıyacaklardı. Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal Ocal, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Tekinarslan ve Yozgat valiliği bu yurtseveri unutmayacaktı. "Şehit Kemal Bey İlköğretim Okulu ve Kemal Bey Ormanı asılmışların da günü geldiğinde yaşadığını gösterecekti. Çocuklar ve fidanlar büyüyecekti.

Elbette sadece Kemal Bey değildi asılan yurtsever. Urfa Mutasarrıfı da ihanetin kurbanı olmuş, Dr. Reşit Bey gibi nice yurtseverin ölüm fermanı çıkarılmıştı.

1872 yılında Kafkasya'da dünyaya gelen Dr. Reşid Bey Çerkezler'in Bjeduğ kabilesine mensuptur. İlk ve orta tahsilini İstanbul'da yaptı ve 1889 yılında İttihad-ı Osmani Cemiyeti'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyesi olduğu gerekçesiyle Trablusgarb'a sürülen Dr. Reşid Bey Meşrutiyet'in ilanına kadar orada kaldı. Yurda döndükten sonra "Cevri" takma adı ile dönemi anlatan bir kitap yazdı. Mondoros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra Ermeni techiri ve katliamından sorumlu tutuldu ve Divan-ı Harbe verildi. Soruşturma evresinde Bekirağa Bölüğü'nden kaçan Dr. Reşid Bey 6 Şubat 1919'da intihar etti.

İhtiharından çok kısa bir süre içinde eşi ve çocuklarına yazdığı mektup bu tarihin ibret verici sayfalarında yer alıyor. (Dr Reşit Bey'in Hatıraları, Ahmet Mehmetefendioğlu, Arba Yayınları)

Pek sevgili refikam ve çocuklarım
Firarımdan dolayı korunan Muhafız Paşa ile Polis Müdürü bütün şiddet ve kontrolle beni arıyorlar. Ermeni tazıları da bunlara iltihak etmişler. Gayretsiz ve hissiz bazı dostlarımın ihmali programı sekteye uğrattı. Utanmadan teslim olmamı tavsiye ediyorlar. Neticeyi karanlık görüyorum. Yakalanıp hükümetin oyuncağı, düşmanlarımın eğlencesi olmamak için son dakikada intihar etmek fikrindeyim. Ne çare, her istenilen olmaz. Sizi milletim için çok ihmal ettim. İstikbalinizi düşünemedim. Herkes beni Ermeni malıyla zenginleşmiş biliyor. Halbuki sizi maişetten aciz bırakıyorum. Bu vatanımın bir cilvesi yahut nankör milletin bir gafletidir. Beni affet sevgili Mazlum'em. Şahsında ismin gibi mazlum imiş.

Ben mahkum olmaksızın ölürsem hükümet aileme maaş bağlamak mecburiyetinde değildir. Fazla neyimiz varsa satıp biri irad, temin-i maişetinizi pek basit bir surette tanzim ediniz. Ziyade yazmaya teessürüm manidir. Mazlum'em, Nimet'im, Şinasi, Cezmi ve Cehdi yavrularım hepiniz gözümün önündesiniz. Ben size gıyaben değil, adeta karşımda hitap ediyorum. Ne olurdu hepinizi birer defa daha öpüp kokladıktan sonra ölseydim. Kayınpederim ve kayınvalidemi muhabbetle kucaklarım. Dostlarıma ve evdekilere selamımı söyleyiniz. Belki bu satırlardan sonra daha çok yaşarım. Fakat belki de size son hitabımdır. Elveda sevdiklerim.

Son nefesine kadar sizi seven ve unutmayan Reşid.

29 Kanun-u Sani 335

Ergun Hiçyılmaz

(0 212) 251 11 77

ergunhicyilmaz@superonline.com

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır