kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Efsane emlak adamları


Emlak ilanı uzmanı olduk. Eğer ilanda Moda diyorsa Mühürdar, Beyoğlu diyorsa Kasımpaşa, Mecidiyeköy diyorsa kesin Kuştepe çıkıyor. Giriş katı demek, kafadan yarı bodrum demek. Bodrumsa, mezar gibi bir yer!
Ev arıyoruz. Umutsuzca tabii. Bir haftadır bakmadığımız ilan kalmadı. Kafalar penguenler gibi sürekli havada, pencereye yapışmış her kağıt parçasına dikkatle bakarak yürüyüp duruyoruz İstanbul sokaklarında. Aşağı yukarı yüz telefon konuşması yapmışızdır karı koca. Bir 20 - 25 ev de gezdik. Acı gerçek şu ki elimizdeki parayla baktığımız evlerin kapısını bile alamıyoruz. Alabildiğimiz evlerin de kapısı olmuyor. Ve bacası, çatısı, duvarı... İlanda bu tip evler "Biraz masraflı" diye geçiyor. "Biraz"ın muzip sübjektifliği...

İlan uzmanı olduk çıktık. Eğer ilanda Moda diyorsa Mühürdar, Kadıköy diyorsa Hasanpaşa, Beyoğlu diyorsa Kasımpaşa, Mecidiyeköy diyorsa kesin Kuştepe çıkıyor. İddialı olanlar, yani söz konusu ev söylenen semtte gerçekten bulunanlar, zaten sokak ismini de veriyor.

"Biraz masraflı" dediklerinde mutfak ve banyo namıma bir şey yok demek istiyorlar. "Masraflı" dedikleri zaman çatı bile olmuyor. "Giriş katı" demek, kafadan yarı bodrum demek. Bodrum katı diyorlarsa, yani bunu harbiden itiraf etmişlerse o zaman mezar gibi bir yer oluyor. Bahçeli ev dediklerinde karşımıza bir metre eninde bir boşluk çıkabiliyor. Ya da apartmanın bütün pisliğinin toplandığı, odunluk alanı falan. Temizleyince tabii bahçe olabilir de iki kamyon molozu nereye ve nasıl dökeceğiz bilen yok. Emlakçılara göre her şey çok kolay: "İki adam tuttunuz mu bir saatte biter." Bu lafı, moloz boşaltmak için de söylüyorlar, parke tamiri için de, çatı tamiri için de... Ve hatta mutfak yapmak için de... Bu adamlar ya şimdiye kadar inşaat işiyle hiç uğraşmadılar ya da herkesi enayi sanıyorlar.

Murat üçüncü günde pes etti. "Gidelim bir köye yerleşelim" demeye başladı. Ben nedense hâlâ umudumu yitirmiş değilim. Aslında yaptığım çok saçma biliyorum. Beni de gaza getiren şu "aradı taradı, sonunda 15 kağıda beş odalı, Sarayburnu manzaralı nefis bir ev buldu" adamları. Böyle efsane gibi dolaşıyor onlar. Bulmuş!.. Yaptırmış!.. Nefis olmuş!.. Yüz milyar veren çıkmış!.. Ama satmamış!..

Bir olasılık şu ki bu tip evlerden sadece bir tane kalmış oluyor, ben daha bismillah demeden bu adamlardan biri onu kapıyor. Kapan adam efsane oluyor. Ya da, ki bana çok daha makul görünüyor, böyle bir şey yok! Bu adamlar da iki ay boyunca üç kuruş parayla enayi gibi ev arıyorlar, tabii ki bulamıyorlar, sonunda pes ediyorlar, fakat "bu salaklığı bir tek ben yapmış olamam, herkes yapsın, herkes yapsın!" psikolojisiyle böyle yalanlar uyduruyorlar. Ki her eline para geçenin bir burnu sürtülsün. Sadistlik işte... Gidip gören var mı efsane adamların evlerini? Yok! Neden? Çünkü yok.

Sonunda ala ala bir karavan alacağız herhalde. Fakat Murat'ın ıvır zıvırının sığması için ona ayrı bir karavan almak gerek. Bunun da sonu yok tabii. Ev karavanı, atölye karavanı, misafir karavanı, çocuk karavanı... Öyle kaplumbağalar gibi yan yana dolaşırız. Kaç para yav bu karavanlar?

mtonbeki@usa.net

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır