kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Kadın kentte, kent kadınların içinde


Yaşadığınız kentin o bildik, tadınık, her yeni güne aydınlanan yüzünü kime benzetirsiniz? Kentler ne kadar kadındır ne kadar erkek? Fransız fotoğrafçı Florence Gruere'in bakışıyla "Paris Bir Kadındır" ya İstanbul, Ankara, Adana?
Kentlerin bir cinsiyeti olduğu bir rivayettir belki ama biz buna inanırız. İstanbul tüm hatlarıyla özellikle de Boğaziçi'yle tam bir kadın ama kendisi gibi yedi tepe üzerine oturmuş olan Roma ise erkektir. Paris ise tartışmasız kadındır. Hem de teşhirci, büyüleyici, baş döndüren, uçuran bir kadın. Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde Fransız fotoğrafçı Florence Gruere'in 'Paris Bir Kadındı' fotoğraf sergisinin ismi bunu çağrıştırmasına rağmen farklı bir açıdan ele almış kadın ve kent ilişkisini. Fotoğrafçı için amaç, mimarisinden yaşam biçimine Paris'in dişi yanlarını ortaya çıkarmak değil de Paris kadınlarını fotoğraflamak olmuş: "Paris benim doğup büyüdüğüm şehir. Fotoğraf makinemi alıp sokaklara çıkınca şunu fark ettim; her karede muhakkak bir kadın var." Böylece bazıları nü bazıları kent içinde çekilmiş fotoğraflardan oluşan bir 'otoportre'ye ulaşmış Gruere, buna baktığında ise şunları görüyor: "Fotoğraflar bana önce kendi yalnızlığımı hatırlatıyor. Sonra ikili halimi. Mesela bir fotoğrafta soğuk ve yağmur yüzünden kendini sıkı sıkı sarmış, şemsiyeyle de yüzünü kapayan biri var; kadın olduğu zor anlaşılıyor. Ama nü'ler, kadını olduğu gibi en yalın hali ile ortaya koyuyor. Bu ikilik hayatımda da var, bir yandan kendimi saklıyorum bir yandan da açıyorum. Hayatın o karışık, zıt yönünü ortaya koyabileceğime inandım."

Her fotoğraf çekiminin bir maceraya dönüştüğünü de ekliyor Gruere: "Pusu kurmak karşıdan gelen kadını görüntülemek çok zor. Nü'lerde çok zorlandım. Karşımda çıplak bir kadın vardı ve ben utanıyordum. Ama sanat bunu gerektiriyor böylece karşı karşıya kaldığımız şeyleri ehlileştirebiliyoruz."

Tek ve benzersiz fotoğraf baskıları
Fotoğrafları kara kalem çalışmalarını çağrıştıran Gruere, özel bir teknik uyguladığını belirtiyor: "Her bir fotoğraf benim için çok uzun bir çalışma anlamına geliyor. Özellikle baskı tekniğini vizyonumu ifade etmenin bir aracı olarak kullanıyorum. Bunu yaparken de bikromatlı golamak adı verilen bir teknik uyguluyorum. Bu suluboya ile fotoğrafı birleştiren bir teknik. Böylece klasik varsayımlardan ve desteklerden uzaklaşabiliyorum. Sonuçta hiçbiri birbirinin aynısı olmayan, her biri tek ve benzersiz baskılar ortaya çıkıyor."

'Dişi' şehirler
Tanpınar'ın, Orhan Veli'nin, Türkali'nin İstanbul'u; Yaşar Kemal'in Adana'sı aslında bir kadın değil de nedir? Kent ve kadın arasındaki ilişki özellikle edebiyatçıları çok etkilemiştir. İlk akla gelen isim ise Ahmet Hamdi Tanpınar. Tanpınar 'Huzur' romanında İstanbul'u bir mekandan çıkartarak kahramana dönüştürürken ona dişil bir nitelik yükler. Öyleki Nuran Mümtaz'a şu sözleri söylemekten alıkoyamaz kendini: "Birbirimizi mi yoksa Boğaz'ı mı seviyoruz."

Yaşar Kemal için de doğup büyüdüğü şehir Adana büyük önem taşır. "İnce Memed" romanının girişi Adana ve Çukurova'nın tasviri ile başlar. Bu bölümün okuyanda bıraktığı tatlardan biri de bereket ve doğurganlıktır. Yakup Kadri Karaosmanolğu ise birçok kişinin erkek bulduğu Ankara'yı "Ankara" romanında bir kadının gelişim serüveni ile anlatır. Kurtuluş Savaşı yılları, balolar, ardından kadının kendini kenar mahalle semtlerinde arayışı ve sonra yaşlanışı aslında Ankara'nın geçirdiği evrimdir. Yahya Kemal için ise Ankara'nın tek güzel yanı İstanbul'a dönüşüdür.

Üzerine en çok şiir yazılan ya da ilham kaynağı olan şehir ise İstanbul'dur. Orhan Veli'nin 'İstanbul'u Dinliyorum' şiiri bunların en ünlüsüdür. Şair kenti sesini dinlediği bir kişiye dönüştürürken üslubu ile bu kişinin kadın olduğunu söyler bize. Oktay Rıfat ise "İstanbul Türküsü"nde bunu açıkça söyler: "Kasımpaşa kıyıları tersane / Bir kız sevdim alimallah bir tane / Her dem sevdalıya kız mız bahane / Top çiçeğim deste gülüm / Canım İstanbul'um / Aman aman bahane"

Vedat Türkali de "Bekle Bizi İstanbul" şiirinde hiçbir şehrin cinsiyetine ilişkin hiçbir şey söylemez ama bekleyenlerin daha çok kadınlar olduğunu dikkate alırsak İstanbul burada da dişidir diyebiliriz.

BUKET AŞÇI

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır