kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Yaşasın Renk


Eskiden alt sınıflar ve fahişeler renkli giyinirdi. Şimdi böyle bir ayrım kalmadı. Sokaklar, evler rengarenk... Renk konusunda en tutucu tasarımcılar bile kendilerini tutamaz oldu
Son günlerde dümdüz, beyaz bir tişört almaya kalktınız mı? Boşuna uğraşmayın. Her yer morlara, sarılara, turuncu ve pembelere bürünmüş vaziyette. Hani beyaz tişört bulsanız da üzeri illa ki desenli, simli, resimli... Öyle ki, birdenbire dümdüz, nötr renkli bir şey göze gayet sıkıcı ve sıradan gelebiliyor. Sosyete sayfalarında bile sadece siyah ve sadece beyaz giyinenlerin sayısı azalıyor... Peki ne zamandan beri bu kadar renklendik? Moda tasarımcıları, bunun zamanının geldiğine karar verdikleri anda tabii. Tüketiciler de hemen duruma ayak uydurdu.

Sadece giyim için mi geçerli bu durum dersiniz? İç çamaşırından cep telefonuna, ayakkabıdan ev eşyasına, her şeyin renklisi makbul artık. Uzun yıllar iç dekorasyonda da nötr renkler hakimiyeti korudu. Eşyalarda ana malzemeler ahşap ve metaldi. Yollar bile beyazla siyahın haricinde gri-kahve-mavi metalik tonlardaki arabalarla doluydu. Artık cart kırmızı, sarı arabalar sıradışı değil, cool bulunuyor. Cep telefonu ilk çıktığında da herkesinki siyahtı!

Parlak renklerin artık lüks ve zenginlik duygusunu vermesi bazı geleneksel değerlerin değişimine de işaret ediyor. Elinizi turuncu çantaya uzattığınızda bunu fark etmemiş olabilirsiniz ama birkaç yıl öncesine kadar renkli şeyler 'ucuz' bulunurdu. Alt sınıflar, fahişeler, travestiler renkli giyinirdi çünkü böylelikle daha çığırtkan olunurdu. Batı'da zenginler, biraz da mesafe koymak için kendilerine özellikle temiz tutulması zor olan renkleri, yani beyaz, ekru, bej gibi tonları seçerlerdi. Rengin kendini en son bu kadar kuvvetli ortaya koyduğu dönem, radikal söylemlerin ortaya çıktığı 60'larla 70'lerde oldu. Oturma odaları mora boyandı, limon sarısı pantolonlar giyildi.

Şirketler için trend'leri araştırıp bildiren Promostyl'in direktörü Matthew Jeatt, Roberto Cavalli, Dolce&Gabbana, Pucci ve Versace gibi renk ustalarının çok tutulmasını hatırlatıyor ve "Bugünlerde renkler artık zenginliğin ve lüksün simgesi" diyor.

Jeatt, Burberry, Prada, Helmut Lang, hatta Louis Vuitton gibi nötr renklerle klasikleşmiş markaların renk paletini genişletmesini bu trend'e bağlıyor. Burberry meşhur karelerini renklendirdi.

Bir zamanlar siyahın 12 değişik tonunda jean üreten Lang'in koleksiyonda rengarenk jean'ler var artık. Trend uzmanına göre parlak renkler, kendine güveni ve güçlü olmayı simgeliyor, bu yüzden çok tutuluyor. Zira insanlar kendilerini renklerle daha iyi ifade edebiliyor. Kıpkırmızı bir büstiyerle sokağa çıkan bir kadın, "Bana bakın" demek istiyor; kendinden emin ve memnun çünkü.

OLAYA HAKİMİZ
Moda endüstrisine renk standartları üreten Pantone'nin marketing müdürü Tod Schulman ise "Renklerin bu yıl daha parlak olmasının nedeni güçlenen ekonomi. Artık renklere daha hakimiz, daha sofistikeyiz" diyor... (Eh, bizim bu şartlarda çok renklenmemiz olanaksız!)

İç dekorasyonda da güçlü, keskin tonlar kullanılıyor. Sadece evlerde değil, bar ve restoran dekorasyonlarında, mağaza vitrinlerinde, hatta ofislerde daha canlı renkler kullanılıyor. En basitinden yıllarca beyazın hakim olduğu Laila bile renkli dekorasyonu tercih etti. Nişantaşı Pi'nin vitrininde ise fıstık yeşili-lila karışımı minder iştah kabartıyor...

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır