kapat
03.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Dalkavuk

Üçüncü Murat'ın çok sevdiği bir dalkavuğu varmış. Bir gün yine övgüleri ve esprileriyle padişahı çok eğlendirmiş, padişah tam o günkü "ihsan"ını vereceği sırada "Durun hünkârım" demiş, "bugün altın değil 100 sopa vurulmasını isterim."

Padişah nedenini sorunca da, "Siz önce bir elli değnek vurdurun, ondan sonra sorun" cevabını vermiş. Padişah emretmiş, dalkavuğu falakaya yatırmışlar, vurmaya başlamışlar. Elli değnek tamamlanınca, Padişah falakacıları durdurmuş, "söyle bakalım" demiş.

Dalkavuk yerinde doğrulmuş, "Benim bir ortağım var, diğer elli değneği de ona vurdurmanız gerek" demiş. Ortağının kim olduğunu sormuş Padişah. Dalkavuk söylemiş: "Hünkârım, siz her gün beni çağırtmaya bostancınızı gönderiyorsunuz ya, bu adam her seferinde yolda bana 'Bak seni ben götürüyorum, altının yarısı benim' der, sonra çıkınca da sizin ihsanınızın yarısını zorla elimden alır, bu yüzden ortağım sayılır ve elli değneğin de ona vurulması gerekir." Üçüncü Murat bu sözlere çok gülmüş ve hemen falakacılara emir vermiş, bostancıyı yatırtmış.

Dalkavukluk, eskiden bugün olduğu gibi hiç "hoş görülmeyen" bir insani "küçüklük" değilmiş, sarayın ve saraycıkların, o dönemde başka imkânlar olmadığı için vazgeçemedikleri bir "keyif" mesleğiymiş.

Tüzüğüyle, ilkesiyle...
Reşat Ekrem Koçu, Birinci Mahmut dönemine ait bir "dilekçe"yi aktarıyor. Dilekçe "Devletli, inayetli, merhametli efendim. Kimsesiz dalkavuk kullarınızın arzuhalidir" diye başlıyor, ama bu "efendi"nin kim olduğu belli değil. Dalkavuklar bu dilekçeyle "ölçüyü kaçıranlar"a karşı "nizam" istiyorlar:

"Her sene Ramazan-ı Şerif geldiğinde, İstanbul'da, davetli davetsiz iftarlara gideriz. Ulemanın, ricali devletin, ve sair büyüklerin, mevki sahiplerinin sofralarında çeşitli nefis yemekler, şerbetler, her türlü reçeller, tavukgöğüsleri, elmaspareler, helvalar, kaymaklı baklavalar, ekmek kadayıfları, süzme aşureler, hoşaflar yer içeriz; üstüne göbek tütünü ve kahve ile ikram görürüz. Lakin içimizde bazı terbiyesizler bulunup edebe uymayan hareket ve tavırlarıyla velinimetlerimiz efendilerimizi gücendirmekte, zararı da hepimize dokunmaktadır. Dalkavukluk sağlam bir nizama bağlanmazsa cümlemizin açlıktan öleceğimiz aşikârdır."

Dilekçenin ekinde "dalkavuğun çalışma tüzüğü ve ahlak ilkesi" yer almaktadır:

"Dalkavuklar kibar ve rical huzuruna girdiklerinde etek öperler. Oturacakları yer, tırabzan yanındaki küçük minderdir. Vazifeleri, hane sahibi olan zatın mizaç ve tabiatına uygun şekilde konuşmak, meclise neşe vermek, keder verici sözlerden, müstekreh tabirlerden ve küfürlerden gayretle sakınmaktır. Hane sahibi ne söylerse, fevkalâde yardakçılıkla tasdik edecekler ve asla aykırısında söz söylemeyeceklerdir. Verilen ihsanı gizlice alacaklardır, verilen paranın çokluğu ile meslekdaşları arasında övünmeyeceklerdir."

Dilekçenin son bölümünde de istenen "asgari ücretler" sıralanıyor:

"Dalkavuğun burnuna fiske vurma 20 para, başına kabak vurma 30 para, yüzünü tokatlama 30 para, oturduğu yerden aşağı yuvarlama 30 para, merdivenden aşağı yuvarlama 180 para, kafasına iri bir yumruk indirme 40 para, ellerine ve ayaklarına domuz topu bağlama 40 para, kuyruğu dışarıda kalmamak üzere bir fındık sıçanını ağzına kapatma 400 para..."

Dalkavuk hikâyeleri her zaman "alınganlık" yaratır. 12 Eylül döneminde Mehmet Kemal, bir Osmanlı paşası ile dalkavuğunun hikâyesini yazmış, aylarca hapiste kalmıştı.

Ama dalkavukluğun ne kadar köklü bir "müessese" olduğu yukardaki belgeden anlaşılıyor.

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır