New-York Times'in dış politika yazarı Thomas Friedman, "elektronik iletişimde küreselleşme"yle ilgili bir konferans verdi, İstanbul'daki Bilgi Üniversitesi'nde...
Yazar, küreselleşmeyi hiçbir topluma göre ölçüleri değişmeyen, "altından bir deli gömleğine" benzetiyordu.
Ve "ulus-devlet" modellerindeki siyasetçi kadrolarının, gitgide eski etkinliklerini yitireceklerini haber veriyordu. "Ulus-devlet" modelleri varlıklarını sürdürse bile, globalleşme süreciyle siyasetçilerin etkinlik alanları küçülüp daralıyordu.
"Altından deli gömleğinin" içine girmiş ülkeler yanında, bir türlü o gömleğe sığamayanlar da; yavaş yavaş rejim yapmaya başlayacaklardı sığabilmek için... Yoksa hırsızlıklar ve yolsuzluklar içinde ziyan zebil olacaklardı, tıpkı Zimbabwe gibi...
Thomas Friedman, savunma ve silahlanma harcamalarına da değinerek; büyük devletler arasında dünya savaşları çıkması döneminin kapandığını ve silahlı çatışmaların artık sadece geri kalmış yerel bölgelere inhisar etmeye başladığını belirterek, bir de ufak bir espri yapıyordu:
- Mc Donald's'ın bulunduğu ülkeler, birbirleriyle dövüşmezler.
Keşke gazeteler, o konferansın Türkçe metnini, özel bir ek halinde, 21. Yüzyıl'la ilgili bir belge olarak dağıtabilselerdi okurlarına...
Şimdi Friedman'ın o konferansıyla; bizim, interneti de denetim altına almaya kalkan yeni RTÜK tasarısını karşılaştırırsak..
O tasarının bir 27. Madde'si var ki... Allah Allah...
Mehmet Altan dünkü yazısısında, o maddenin içeriğine açıklık getiren bir alıntı yapıyordu, Bilgi-İletişim uzmanı Umut Aydın'dan...
Umut Aydın şöyle diyordu:
"Bu yasa tasarısının kabulünden sonra bir web sitesi açabilmeniz için, bulunduğunuz mahallenin muhtarından bir ikametgâh belgesi alarak, valiliğe veya kaymakamlığa başvurmanız gerecek."
İşte size küreselleşme süreci ve bizim Türkiye...
Bir cami hocasıyla müminleri, caminin şadırvanında abdest alırlarken, hep birlikte kıçlarını oynatıyorlarmış.
Bunu gören bir başka hoca:
- Yahu abdest alırken neden kıçlarınızı oynatıyorsunuz, diye sormuş.
Abdest alırken kıç oynatma yöntemine öncülük eden hoca:
- Hadis-i şerif'de yeri var, demiş. Abdest alırken büzüğünüzü oynatın, diye yazıyor.
Öteki hoca gülmüş:
- O hadis-i şerif'de, abdest alırken suyun elinizin her yerine değmesi için, "yüzüğünüzü oynatın" diye yazıyor. Siz yanlışlıkla "büzüğünüzü oynatın" diye okumuşsunuz...
Bu eski fıkrayı, RTÜK tasarasının 27. Maddesi'ni hazırlamış olanlara ithaf ediyoruz.
Bektaşi'ye sormuşlar: - "Monizm"in ne olduğunu bilmeden, Marksist olmaya kalkmak ne anlam taşır sence erenler?
Baba erenler gülümseyerek sakalını sıvazlamış:
- Osuruğunu jet motoru sanıp uçmaya kalkmak, ne anlam taşırsa; onu, demiş.
İnce zevkli amatör iç mimar Şafak Barış'la, eşi Yüksek Mühendis Doğan Barış'ın, çok güldükleri bir teşbih ironisi var:
- Sizce mesleğinde kaliteli bir insan, neye benziyor Türkiye'de?
- Becereksiz fırıncıya düşmüş kaliteli bir hamura..
- Neden?
- Ekmek olalım derken, hep yakılıyorlar da, ondan...
Tanrı Kemal Derviş'i korusun...
Buna "olmayacak bir dua" demiyorsanız; o zaman:
- Amin, deyin...
Magazin
