kapat
29.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

70'li yıllar gelir bizler


Ayfer Tunç 'Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek' kitabında 70'li yılları anlatıyor. Tutumluluk çağından tüketim çağına nasıl geçtik, hayatımızdan neler eksildi, herşeyi ne çabuk unuttuk; bu kitapla fark edeceğiz

İŞTE 70'Lİ YILLAR
Saklambaç oynayan kaleye mum dikerdi. Gazoz kapağı biriktirilirdi. Dört ortalı harita metot defterleri, kırmızı mavi pelür kağıtlarla kaplanırdı. Demirbank iyi günler diler, televizyonda Uzay Yolu, Kaçak, Tatlı Cadı oynardı. Mandolin kurslarına gidilir, bahçelerde pikaplar çalınır, Türk filmlerinde çocuklar 'Size baba diyebilir miyim?' derlerdi.

Orlon hırkalar ve jarse elbiseler giyilir, gümüş künye takılır, her yaş gününde fotoğrafçıda aile fotoğrafı çektirilirdi. Hatıra defterlerine 'Kalbin kadar temiz defterinden...' diye başlanır, anket defterlerinde 'ıssız ada' sorulurdu... "Evlenmeden olmaz"dı, telgraf çekilir, Adana'ya çık aradan denilirdi, çamaşırlar santrifüjlü makinelerde yıkanır, sokaklarda yoğurtçular gezerdi...

Öyküleriyle tanıdığımız Ayfer Tunç, "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" isimli kitabında cenazeden düğüne, okuldan pikniğe, telefondan faytona 70'li yıllarda nasıl yaşadığımızı anlatıyor. Kitap, Mayıs ayının ilk günlerinde Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkacak.

70'leri yazmak nereden çıktı?

Yeni Yüzyıl gazetesinin CafePazar ekinde eskiden olup bitenlerle ilgili bir şey yazmıştım. Ama kitap fikrinin başlangıcı 1996 yılında Abdülaziz Efendi'nin Tarih Vakfı'ndan çıkan eski Osmanlı'da merasim ve adetleri anlattığı kitabını okumamdı. İnsan yaşarken elinin altındaki nesneleri, durumları anlatma gereksinimi duymuyor. Abdülaziz Efendi sanki kullandığı eşyaların 100 yıl sonra olmayacağını biliyormuş gibi anlatmış. Bunun müthiş bir öngörü olduğunu düşündüm. 70'li yıllarla ilgili anlatmak istediklerim de, üzerimde ciddi bir yük oluşturuyordu. Yazıp kurtuldum.

Uzun bir ön araştırma yaptınız mı?

Kurgu aşaması uzun sürmedi. "Bir çocuk doğduğu andan itibaren 70'li yıllarda nasıl yaşar?" sorusunun cevabı olarak düşündüm önce. Doğum, oyun, okul, eğlence, bir genç kız yetişiyor, annemin zamanında gibi... Ama bu yoldan devam ederken yiyecek-içeceği nereye koyacaktım? Bunları düşünerek kurguyu değiştirdim. Listelediklerimin dört katını yazdığımı fark ettim.

Mesela bir düğün töreni. Önce nasıl başladı diye düşündüm. Kadın ve erkeğin tanıştığı güne kadar geri gitmeli. Nasıl tanışırlar? Görücü usulüyle ya da arkadaş aracılığıyla. Tamam tanışmayı bulduk. Sonraki adım nedir? Şudur. Sonraki... Bu süreçte unuttuğum birçok şeyi hatırladım. Ama bu sadece benim hayatım değil. Gördüklerim, duyduklarım, okuduklarım vs.

ANLAM AYRINTIDA
Hatırlamakta ya da tarif etmekte zorlandığınız oldu mu?

Ayrıntılara dikkat ettim. Düşündüm ki eğer bir anlamı olacaksa, bu nesneleri tarif etmem gerekir. En zor tarif ettiğim şeyler santrifüjlü çamaşır makinesi, kömür kovası ve çocuk oyunlarının bir bölümü oldu.

Anlatılanlar sadece 70'li yıllarda kalmıyor. Kimisi 80'lerdeki hayatımızda da var...

70'ler derken 60'larda başlayan ve 70'lerde mutlaka var olan şeylerden söz ediyoruz. Kimisi 80'lerin ilk bölümünde de devam ediyor. 80'ler önemli bir tarih.

Tüketim toplumuna geçişimizle birlikte değiştik. 1985'e kadar hayatımızın değişmediğini söylemek yanlış olmaz. 70'lerin bir özelliği daha var: 80'lerin ipuçlarını bize veriyordu. Televizyondaki reklamlar hayatımızın nasıl değişeceğini önceden gösteriyordu.

Annelerimiz bize 'siz şanslısınız...' derdi. 70'li yıllarla kıyaslarsak, bugün çocuklarımızın şansı ne durumda?

Bu benim de kafamı çok kurcaladı. Bu çağın çocuklarının şanslı olup olmadığı konusunda pek emin değilim. Bence değiller. Kitapta ısrarla vurgulamak istediğim iki şey vardı: Birincisi; 70'lerin tutumluluk çağı olduğuydu. 70'lerde doğmuş, büyümüş çocuklar tutumludur. 80'de doğmuş çocuklarda bunu görmeyiz. Onlar kıymet bilmezler. Bu hayatın tutumluluk çağından tüketim

çağına kaymasından kaynaklanıyor. Oysa tutumlu olmak bize hayatı doğru örgütleme konusunda çok yardımcı oldu. Bir de 70'lere karakterini veren 'yoksulluk' değil 'yoksunluktu.' Yoksul insanlar da vardı elbette, ama gelirler birbirine yakındı. Şimdi 'yoksunluk' yok ama 'yoksulluk' var. Her şey var. Ama parası olan için... Bugün bazı çocukların şanslı bazılarının ise çok şanssız olduğunu düşünüyorum.

TÜKETMEYE VE UNUTMAYA DAİR
'Bizim zamanımızda...' diye başlayan cümleleri daha az duyuyoruz. Geçmişi artık pek önemsemiyor muyuz?

Unutuyoruz. Giderek daha hızlı unutacağız. Bir şeyin bir kuşağın hafızasında yer etmesi için bir kuşak sonrasına devredilebilmesi lazım. 80'li yıllardan hatırladığım şey, zamanın ne kadar çabuk geçtiği ve her şeyin ne kadar çabuk tükendiği. Andy Warhol, "Gün gelecek herkes 15 dakika bile olsun ünlü olacak" demişti. Ben bunu "Gün gelecek her şey 15 dakika için konuşulur hale gelecek" diye algılıyorum. İnsanlık yarattıklarını hızla tüketirken, arada kendini de tüketecektir. Murat 131 çıktığı zaman 10 yıl bu model kullanıldı ve değişmedi. Artık her yıl yeni bir model çıkartıyor firmalar.

Yani 2020'de 90'lı yılları hiç hatırlamayacak mıyız?

Birkaç arkadaşım "90'larla ilgili bu tür bir kitap yazabilecek misin?" diye sordu. Hayır yazamam, çünkü yazabileceğim kadar çok şey hatırlamıyorum. Giderek hızlanan ve çeşitlenen hayatın içinde bizim olaylara, duygulara hak ettiği ilgiyi gösteremediğimiz bir gerçek. Teknolojiye ve yeniliklere, tüketime karşı olduğum anlaşılmasın. Biz hevesimizi alıp atıyoruz. Hiçbir şey gerçek ömrünü yaşamıyor.

70'ler anlatılsa da kitabın dili bugüne yakın. 70'lerin havasını vermek için o yıllarda sıkça kullanılan kelimeler kullanmayı neden tercih etmediniz?

Kitabın dilini çok düşündüm. Ama o dönemde kullandığımız dili birebir hatırlamakta güçlük çektim. Sanıyorum en çabuk dil unutuluyor. O dönemin diliyle anlatmayı tercih ederdim. Ama bir mesafeden de bakmak istedim 70'li yıllara. Ben bu kitabın okunmasını istiyorum. Çünkü bize ait bir şey. Yazarının ben olmamın önemi yok. Önemli olan bu ülkenin 70'li yıllarının hatırlanması ve bizi biz yapan unsurların gözden geçirilmesi. Bu nedenle bu kitabın alınmasını değil, okunmasını istiyorum. Her zaman bir ümit var ve bu ümidi geçmişte bulmak en sevdiğim şeylerden biridir.

Pınar Çelikel

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır