kapat
13.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Türkiye düze çıkacaktır, enseyi karartmayın

Türkiye yıllar önce düze çıkabilir ve lamsız cimsiz Avrupa Birliği üyesi olabilirdi. Neden çıkamadı ve 20. Yüzyılı da rezalet bir fiyaskoyla ıskalayarak, "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın bile 65 basamak altında kaldı?

Bu sorunun gizli yanıtı, Türkiye'nin çürümüş ülkeler listesinde baştan dördüncü sıraya tepetaklak dikilmiş olmasında...

Peki, neden çürümüş ülkeler listesinde baştan dördüncü sıraya tepetaklak dikildi?

Çünkü efendim, Türkiye'nin kendi gerçekleriyle yüz yüze gelmesini Ankara egemenleri, bitmez tükenmez bir hamaset afyonlamasıyla öyle bir engelledi ki; yalancılıkla talancılığa demir atıp, kendi kendini değiştirememenin cehennemine yuvarlandık.

Yalancılıkla talancılığa demir atmak nasıl oldu?

Önce "resmi görüş" diye okul çocuklarına aslı faslı olmayan bir tarih öğretimiyle oldu. Eksisi artısıyla analitik bir tarih bilincinin, "düşünmeyi ve değerlendirmeyi" kamçılayan sağlıklı oksijeni yerine; beyinselliği taşlaştıran Hitler'ci bir dogmatizm aşılandı çocuklara...

Şanlı tarih manlı tarih, kahraman atalarımız, falan filan... Oysa Osmanlı tarihi tam bir anarşi tarihiydi. Ne muhalefet, ne matbaa, ne basın, ne kitap, ne gazeteci, ne yazar bulunmayan despotik bir şark monarşisinde; nasıl olmuştu da 36 padişahtan 14'ü, kasırgaya tutulmuş balkon saksıları gibi devrili devrilivermişti?..

Bunların tek tek analizlerinin yapılması gerekirdi. 1826'da 140 bin kişilik yeniçeri ordusunun neden ve nasıl kılıçtan geçirilmiş olduğunun açıklanması gerekirdi.

Ve bir de Osmanlı monarşisine; yönetilen kitlelerin, yani kulların durumu açısından bakılması gerekirdi...

70 yıllık Cumhuriyet döneminin ise sinsi talanlar ve iri yalanlar birikimi olmaktan arıtılması gerekirdi. Hazine arazilerinin kimler tarafından yağmalanmış olduğunun dökümünün yapılması gerekirdi. Devlet bankalarından kimlerin aldıkları kredileri ödemedikleri de şeffaflaştırılmalıydı. Türkiye'deki toplam cami sayısı 73 binken, nasıl olup da resmi lojman sayısının 370 bine, resmi araba sayısının 125 bine çıkarılmış olduğunun berraklaştırılması gerekirdi. Adalet Bakanlığı'nın Bütçe'den aldığı pay binde 7'yken; Savunma'nın aldığı payın bunun yirmi katı olmasındaki denklem bozukluğu, açık seçik tartışma konusu olmalıydı..

Globalleşme sürecinin saydamlığı içinde, Türkiye'nin fraklı silindirli sanal bir vitrin arkasındaki gerçek iskeletiyle, tümörlerle dolu röntgeni çıkıyor şimdi gün yüzüne...

21. Yüzyıl bunun böyle sürüp gitmesine geçit vermeyecektir. Ve Türkiye, şimdiye dek çok kötü yönetilmiş de olsa, ergeç düze çıkacaktır.

Ortaçağ statükosunda kalma dirençlerinin uzun sürmemesini diler gönül.

Enseyi karartmayın.

Not: Dalaman Arıtma Tesisleri Müdürü telefon etti; tesislerin çok iyi çalışmakta olduğunu söyledi, kendisini kutlarız.

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır