kapat
07.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Bu 'yağ'ın sağı solu belli olmaz


Yeryüzünde bir milyar şişman, bir milyar da aç var. Bilinen gerçekler, insanoğlunun durmadan şişmanladığı ve yağın hiç de adil olmadığı. Beslenme biçimimizi topyekün sorgulama zamanı
Der Spiegel dergisinin daha az bilinen bir yan yayını var: Reporter. Şimdi bu aylık yayın, Mart sayısının ağırlıklı konusunu hepimizi çok ilgilendiren bir 'tehdit'e ayırdı. Gerçekten de 'tehdit' en isabetli söz. Çünkü bu tehlike bütün dünya ölçeğinde, artık tüm insanlığın karşısında ve sadece estetik bir mesele değil... Yani yazın geldiği şu günlerde mevsimsel sıkıntı ve önemlerle geçiştirilebilir olmaktan çoktan çıktı. Eskiden ilkbaharın son günlerinde herkes kendine çeki düzen verme kürüne geçerken şimdi şişmanlığın estetiği tartışılıyor. Yani durum o ölçülerde... Peki ama uzmanlar soruyorlar. İnsanoğlu durmadan şişmanlıyor, neden? Çok yemek yediğimiz için mi? Az hareket ettiğimiz için mi? Genler mi çıldırdı? Ya da bu bir virüs mü?

HER ŞEY MÜBAH
Dünyanın "tok" kısmında araştırmacı, doktor, psikiyatr ve kurbanlar yağa karşı büyük bir savaş sürdürüyorlar. Ve bu savaşta her şey mübah: Operasyonlar, hipnozlar, ilaçlar vb. Her şeye rağmen sonuca bakılırsa sanki savaş kaybediliyormuş gibi.

Uluslararası Sağlık Teşkilatı 'Adipositas'a dikkat çekiyor.

Adipositas, yağlı olma keyfiyetinin mesleki tıp dilindeki tanımı... İstatistiklere göre bugün yeryüzünde yaklaşık bir milyar 'şişman' varken bir milyar da 'aç' var. Şişmanlar listesinde en yukarıda Kuveyt, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya var. Sonra Almanya, İngiltere, Fransa ve Japonya. Yani sanayileşmiş ülkeler tam beslenme yetersizlikleri ya da yüzyıllarca süren açlıkla başa çıktılar, bu kez de hiç umulmadık bir hastalıkla karşılaştılar: Aslında o denli yeni bir hastalık ki, daha kimse onu hastalık olarak tanımlamıyor.

Bakın meselenin ne olduğunu, ebadını anlamak için şu istatistiğe kulak verelim: Bugün Alman nüfusunun yüzde 20'si çok şişmanken, 40 yıl içinde yüzde 50'sinin 'çok şişman' olacağı hesaplanıyor. Bu keyfiyetin bugün sağlık sistemine yüklediği miktar 40 milyar USD. Yarın, 2040 yılında 200 milyar USD'dan bahsediliyor. Yani elinizde bir saatli bomba var. Patladığı zaman gelişmiş ülkelerin sağlık sistemi yok olacak...

KRİTİK EŞİK
Aslında yağ işinin temelinde basit bir soru yatıyor gibi: Her kimki yediğinden daha azını yakıyorsa, şişmanlamaya başlıyor. 30 milyar civarındaki yağ hücresi genişlemeye başlıyor. Nerede ise 10 katına kadar. Ne zaman ki kritik bir eşiğe ulaşılıyor, bu yağ hücreleri vücut hacminin yüzde 40'nı aşıyor o zaman yeni yağ hücreleri celb olunuyor...

Bilinen bir şey varsa o da yağın adil olmadığı. Herkese eşit davranmıyor. Muhtemelen yüzde 5 ölçüsünde soyaçekime bağlı. Nasıl oluyor da herkeste aynı etkiyi uyandırmıyor? Bilinen, kafasına buyruk olduğu ve bireysel davrandığı...

Bir kere bir organın imkanlarına sahip zekası var. Beyinle haberleşebiliyor. Araştırmacılar önce genlere baktılar. Tam bir şeye ulaşıldı sanılırken bambaşka problemler çıktı. Şimdilerde herkesin gözü başka bir araştırmacıda: Nikhil Dhurandhar. Bir biyokimya profesörü, Detroit Üniversitesi'nde çalışmalarını yürütüyor. Bu arada fevkalade meşhur olan "Ad-36" virüsünün şişmanların çoğunda mevcut olduğuna işaret ediyor. Çalışmalar süredursun, belki de şunu sormak gerekiyor. Acaba BSE (Bovince Spongiforme Enzephalopthie) yani 'deli dana' olsun, yağın önlenemez yayılışı olsun bize şunu sormak için bir vesile değil mi? Doğru mu yaşıyoruz? Doğru mu besleniyoruz? Yağ, crash-diet'lerle (iki üç günlük radikal diyetler) kandırılamıyor. Kısa bir süre sonra her şey yerli yerine dönüyor. Bakın bu bizim krize benziyor. Doğru teşhis koyarsak atlatacağız. Sanıyorum hayatımızı topyekün sorgulama zamanı...

Ali Esad Göksel

Faks: 0212 233 18 33

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır