kapat

17.03.2001
Anasayfa
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Limasollu
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çölde bir yalancı
Mısır çöllerinde bir Bedevi kulübesinde altı gün geçiren Teoman, kolunun altında yeni şarkı sözleriyle döndü... Her konuda söyleyecek 'farklı' bir şeyleri olan şarkıcı, röportajlarda biraz da uydurduğunu itiraf ediyor

Bir de Teoman için "uyanamıyor, röportajlarına geç kalıyor" derler! Oysa sabahın erken saatlerinde buluşmamıza rağmen son derece 'uyanık' görünüyordu. Sabah kahvaltısı niyetine kurabiye, börek, çörek hazır etmiş, ama hiçbirine elini bile sürmedi. Zaten yemediği her halinden belli... Ama kesinlikle sağlıksız görünmüyor; bilakis, bayram tatilini Mısır'da geçirmiş, bir güzel yanmış. Altı gün boyunca Kızıldeniz kıyısında bulunan Bedevi kulübelerinde kalmış. Elektriğin, giyim kuşam derdinin, medeniyetin olmadığı fakat cep telefonlarının çektiği bir yer! Tabii o telefonunu hiç açmamış. Aylak aylak yatmayı, kitap okumayı ve şarkı sözü yazmayı tercih etmiş. Burada iki ayda yapacağı işi orada altı günde bitirmiş; bir sonraki albümünün yüzde 20'si hazırmış hattâ.

Karşınızdaki Teoman olunca söz elbette müzikten açılıyor. Ama sinemayla da çok ilgili... Hatta yönetmen Sinan Çetin onun için "geleceğin oyuncusu" diyor. Çetin'in çektiği 'Romantik' adlı filmde rol alan Teoman, aktörlük için şöyle diyor: "Benimki de mankenlerinki gibi. Ben de teklifleri değerlendirdim. Sinan'a göre iyi oyuncuymuşum. Hiçbir şey yapmayıp dursam da iyi oluyormuş." Ne güzel, öyle duruyor, iyi oyuncu oluyor! Robert De Niro'ya söylesek şak diye düşüp bayılır herhalde.

HEPSİ ÇÖP
Teoman'la ilgili bir haberde onu Tarkan'a benzetmişlerdi. Olacak şey değil! Haberi kendisi de hatırladı tabii: "Tam da onun karşısında bir yerdeyim. Bu işe başladığımda kendimi nasıl konumlandıracağım diye düşünüyordum. Sonra 'ben neyi istemiyorum'u düşündüm. Televizyonda izledim onları; işte dedim, bunlar gibi olmak istemiyorum. Bazen çok kolaylık sağlıyor bu insana. Onların yaptıklarını yapmıyorum, ben oluyorum."

Bundan birkaç ay önce Teoman En İyi Pop Şarkıcısı dalında Altın Kelebek aldı. Ama hiç kızmamış: "En iyi rockçı olmaktan çok, en iyi popçu olmayı tercih ederim. Rock dalında beğendiğim insanlar yok. Toplasan 10 kişi var, altısı çöp. Ben bu çöplerle yarışacağıma daha büyük bir grup olan popçularla yarışırım. Bana en iyi şair ödülü verilse veya en iyi halk müziği ödülü verilse, onu da alırım."

Yakışıklı mı? Solucan gibiyim!
Teoman'ın öyle uzun süreli ilişkileri yok. Başkasıyla yapamıyormuş. Ama kızlar onun için ayılıp bayılıyor. Peki gerçekten de kendini yakışıklı buluyor mu? Cevabı şu: "Tabii ki bulmuyorum. Herhangi bir manken kataloğuna bakın, ben onların yanında solucan gibi değil miyim? Bir de iş sanat olunca kavramlar karışıyor. Bizim başka bir kulvarda değerlendirilmek gibi bir avantajımız var. Ben mesela Kayahan'dan daha yakışıklıysam o zaman yakışıklı diye yazıyorlar.""

İzlenimler
Teoman hep uyduruyor. Yarın bu röportajda söylediklerinin tam tersini de iddia edebilir. İftira atmıyorum, kendisi de 'uydurukçu' olduğunu söylüyor. "Aşk hakkında konuşmaktan çok sıkılmış olmalısınız" deyince cevabı şöyle: "Çok anladığım bir kavram değil ama sizin için uydururum bir şeyler."

Teoman bir hırs küpü. Ama sinirli olmak işine geliyor. Nasıl mı? "Sinirli olduğumdan uyuyamıyorum, az uyuyunca kitap okuyorum, kitap okuyunca gitarı alıyorum, gitarı alınca da şarkı çıkıyor. Çok keyifli bir herif olsaydım, doğru düzgün bir iş yapamayabilirdim. Yani ben sinirlenip başkalarını kırayım ama güzel şarkılar yapayım."

Kendi başına bir erkek çocuk büyütmek istiyor. "Eğer tek başıma çocuk büyütebilsem, erkek çocuk sahibi olmayı istiyorum" diyor.

Sıkı bir Elvis hayranı. Küçükken diğer bir Elvis hayranı arkadaşıyla arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: "İkimizin de babası ölmüştü. Bana 'Ya Teoman, babalarımız mı tekrar dünyaya gelsin yoksa Elvis mi' derdi. Biz düşünürdük. Acaba babalarımız mıı yoksa Elvis mi? Elvis'le ilgili kötü bir şey duymaya dayanamıyorduk. Arada bir diğer çocuklar 'Oğlum Elvis topmuş' falan derlerdi, biz deliye dönerdik."

ASLI E. PERKER


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır