Annesi ve babası ayrıydı G.Y.'nin, Türkiye'de bile değillerdi. Halasıyla birlikte oturan genç kıza sahip çıkan olmayınca yaşadığı travma da çok korkunç oldu..
G.Y., yaşının özelliği olan haviliği fazlasıyla taşıyordu. Bir gün otobüse atlayıp doğruca Taksim'e gitti. Öylesine yürürken yanına gelen iki gençle tanıştı. Birinin adı Aytaç'tı. İkisi de sevimli çocuklardı. "Biraz takılırız" diyorlardı. Kanı kaynayınca takılıp peşlerine kaldıkları eve gitti. Tam üç gün boyunca cehennem azabı yaşadı o evde. Bally koklatıyorlardı ona. Uyuşturup sonra da tecavüz ediyorlardı. Onuru, gururu, bedeni eriyip gidiyordu tarifsiz acılarla. Bir fırsatını bulup kaçtığında duyduğu utançla gizledi başına gelenleri herkesten. Annesi ile babası ayrıydı zaten. Onunla ilgilenecek halleri yoktu. Yanında kaldığı halasına da, asi bir tavırla hesap verdi. Arkadaşında kalmıştı işte...
O sabah okuldan çıktığında kararını vermişti. Artık daha fazla o evde yaşayamazdı. Soluğu bir internet kafede aldı. Burada tanıştığı Betül de ona benziyordu. Eve geldiklerinde Betül'ün sevgilisinin ağabeyi Cengiz Arslan da oradaydı. Betül sevgilisiyle odalarına çekilirken Cengiz de iyice koyulaştırmıştı sohbeti G.'le. Sonra Cengiz'in kopup gittiğini hissetti konuştuklarından. Elleri vücudunda dolaşır olmuştu. Korktu. "Ben sıkıldım, yatıyorum" dedi usulca. Ama Cengiz'in onu bırakmaya niyeti yoktu. Güçlüydü, istediğini almakta zorlanmadı. İşi bittiğinde G. hıçkırıklarla sarsılıyordu. Gün ağarınca da fırladı çıktı evden.
Yine amaçsızca parklarda dolaştığı sırada ablasının bir arkadaşıyla karşılaştı. Kolundan tuttuğu gibi eve götürdü onu ablasının arkadaşı. Bu kez her şeyi anlattı. G.Y., bedelini çok ağır ödediği üç aylık özgürlüğü ile ilgili tüm anılarını geçmişe gömerek yeniden başladı yaşamaya.
SANİYE ERGÖNÜL