RAPORLAR SAĞLAM
İstanbul'da 6 Mayıs 2000'de yakalanan sanıkların, 7 Mayıs 2000'de Ankara'ya getirilip sorgulanmaları sonucu faili meçhul olayların aydınlatılması yönünde önemli mesafeler alındığını belirten Hamza Keleş, sanıkların sorgulanmaları sonucunda Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin çözüldüğünü söyledi.

İddianamenin sadece, sanıkların beyanlarına değil, aynı zamanda kriminal raporlar, parmak izi incelemeleri ve bilirkişi raporları gibi teknik verilere de dayandığını kaydeden Keleş, soruşturmanın diğer bölümünün de titizlikle sürdürüldüğünü sözlerine ekledi.

İŞTE İDDİANAME
Savcı Hamza Keleş'in iddianamesinde, 17 sanıktan 9'u hakkında idam cezası istendi. Sanıklardan Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Hakkı Selçuk Şanlı, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç ve Mehmet Şahin'in, Türk Ceza Kanunu'nun "Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmak" hükmünü düzenleyen 146/1'inci maddesine göre idam cezasına çarptırılmaları istendi.

EN AZ 4.5 YIL
Sanıklar Mehmet Ali Tekin ve Talip Özçelik hakkında, TCK'nın "Devletin Emniyetine Karşı Silahlı Çete Kurma" suçundan 22 yıl 6'şar aydan az olmamak üzere ağır hapis cezaları istenen iddianamede, sanıklar Mehmet Kassap, Mehmet Gürova, Adil Aydın ve Murat Nazlı hakkında ise TCK'nın "yasadışı örgüt üyesi" olma suçundan 15 yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar ağır hapis cezası talep edildi. İddianamede, Arif Tarı ve Musa Koca'nın da TCK'nın "yasadışı örgüte yardım ve yataklık" suçundan 4.5'ar yıldan 7.5'ar yıla kadar ağır hapis cezası isteniyor.

SANIKLARIN AMACI...
İddianamede, sanıkların amaçlarının, "Türkiye'deki mevcut anayasal düzeni silah zoruyla değiştirerek, yerine İran rejimine benzer bir İslam devleti kurmak" olduğu belirtildi. İddianamenin giriş bölümünde, "Türkiye'de İran'daki gibi bir devrim yapılabilir" fikrine kapılan bazı kişilerin, ülke genelinde çok yönlü ilişkiler geliştirdikleri kaydedildi.

HİZBULLAH OPERASYONU
Yasadışı Hizbullah İlim Grubu'na İstanbul'da düzenlenen operasyonun hatırlatıldığı iddianamede, Tevhid adlı bir oluşumun ortaya çıkarıldığı ve Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş, Şeref Dursun, Abdülhamit Çelik, Mehmet Dağdeviren, Talip Özçelik, Fatih Aydın ile Mehmet Şahin'in yakalandığı ifade edildi. Soruşturma sonucunda "Tekin" olarak bilinen Ferhan Özmen'in yakalandığı anlatıldı.

İddianamenin 3'üncü bölümünde ise yasadışı Tevhid/Selam-Kudüs Ordusu örgütlerinin kuruluşları, amaçları, yapılanma şekli, faaliyetleri ve bağlantıları hakkında bilgi verildi. Bu örgütlerin faaliyetlerine de yer verilen iddianamede, bu eylemler üniversite gençliği arasında oluşturulan gruplarla başörtüsü, türban gibi güncel konularda bu kesimi kanunsuz toplantı ve gösteriye teşvik ettikleri kaydedildi.

İRAN İLE YAKIN TEMAS!
İddianamede, Hüseyin Velioğlu'nun kaldığı evde bulunan disketlerin çözümünde "Tevhid'in 1989'da kültürel çalışmalarla oluşmuş bir grup olduğu; Hasan Kılıç, Avukat Şeref Dursun, Mehmet Şahin, Nurettin Şirin, Mehmet Ali Tekin tarafından meydana getirildiği, İran'dan maddi yardım gördükleri, Tevhid'in askeri boyutunun İran gizli servisi Sawama ile irtibatlı olduğu, birlikte Halkın Mücahitleri'ne yönelik eylemlerde bulundukları" yönünde bilgilerin yer aldığı kaydedildi.

İddianamede, Kudüs Ordusu Örgütü'nün amacının Türkiye'de İslam dinini kullanarak önce toplumda karşıt gruplar oluşturmak, sonra bu gruplar arasında öldürme, bombalama, yaralama, adam kaçırma gibi olaylar yaratarak kin ve düşmanlığı körüklemek; güvensizlik ortamı yaratarak silah zoruyla mevcut anayasal düzeni değiştirip yerine İran rejimine benzer İslam devleti kurmak olduğu ifade edildi.

SİLAHLI EĞİTİM
Keleş, iddianamesinde, eğitim için İran'a gönderilen elemanların gidinceye kadar masraflarının sanık Hasan Kılıç tarafından, İran'da ise Sawama ve Kudüs Ordusu görevlilerince karşılandığını bildirdi. İddianamede, "eğitim için gönderilen elemanların masraflarının İran'a gidinceye kadar Hasan Kılıç tarafından, İran'da ise Sawama ve Kudüs Ordusu görevlilerince karşılandığı" vurgulandı. Bu kamplardaki bazı kişilere özel olarak bomba ve silah eğitimi verildiği, bu tip elemanların Türkiye'deki büyük şehirlerde doğrudan Kudüs Ordusu'na bağlı ve bu örgütün amacı doğrultusunda eylem yapabilecek şekilde hazırlandıkları kaydedildi.

SAWAMA İLİŞKİSİ
İddianamede, İran'dan kaçarak Türkiye'ye yerleşen 9 İranlı'nın öldürülmesinde Sawama ajanlarının irtibatlı olduğunun tespit edildiği vurgulandı. 1990-1996 yılları arasında İran rejim amaçlı örgütlerin İran ile bağlantılarını Sawama ajanı olarak belirtilen Mahsun Karger Azat, Macit Shadkar, Muhammed Reza Behreuz Manasch'nın sağladığı belirtilen iddianamede, bu durumun halen İslami Harekat Örgütü davasında yargılanan İrfan Çağırıcı'nın savcılık ifadesinde de dile getirildiği hatırlatıldı.

Suikastların ardında Kudüs Ordusu var
İddianamenin tamamlanan kısmını kamuoyuna açıklayan Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş, örgütsel faaliyetlerin 1979, olayların ise 1987 yılından itibaren ele alındığını kaydetti. Keleş, terör örgütleriyle ilgili bilgilerin bir şekilde İran'da kurulan Kudüs Ordusu'na bağlandığını ifade etti.