Gerçekten merak ediyorum; acaba Ankara'da Türkiye'nin AB politikasını yöneten kaç kişi, Avrupa Parlamentosu'nun 16 Mart 2000 tarihinde, ırkçılık ve anti semitizm konusunda aldığı ve içinde Türkiye'den de sözedilen, 39 maddelik kararı okudu?
Sadece okumak da yetmiyor tabii.. Bu belge, bizim uzmanların çok ciddi biçimde, üzerinde çalışması gereken bir belge.. 19'uncu maddeyi şöyle analitik bir kafa ile okursanız, bu bile yeterli..
Meclis ise tatilde..
Ama AB ile uyum yasaları ne olacak?
Ne zaman Meclis gündemine gelip oylanacak?
Bu yasaların ne olduğunu, millete kim anlatacak?
Bizim AB'ye giriş sürecinde, topluluğun kendi içinde yeni oluşumların başladığının, Ankara'da kaç kişi farkında?
Bir büyük Avrupa Konfederasyonu fikrini, bizim uzmanlar neden tartışmıyor?
Bunun bize ne getirip ne götüreceğini neden öğrenmek istemiyoruz?
Değerli politikacılarımız bu konudaki engin düşüncelerini neden açıklamıyorlar acaba?
Dünyanın merkezinin Türkiye olmadığını neden bir türlü anlamıyoruz?
Bu tür soruları artırmak mümkün..
Örneğin, neden, hala daha, istediğimiz tür ve ölçüde hava savunma sistemimizi kuramadık? Üstelik, bu konu çok öncelikli bir konu.. Genelkurmay'ın bu konuda bir sürü araştırması var..
TV'lerde yayınlanan saçma sapan, seyirci ile adeta dalga geçen ve tanıtılan mala hizmet ettiğini sanmadığımız felaket bazı reklamları, neden defalarca seyrediyoruz?
Fevkalade kötü, hiçbir esprisi olmayan, 5'inci sınıf Türk ve yabancı filmleri, birbirinin kopyası felaket klipleri belki 15'inci defa ekrana getiren TV istasyonlarını, neden protesto etmiyoruz?
Neden yerlere tükürüyoruz?
Neden sakal traşı olmuyoruz?
Neden ayakkabılarımız boyasız?
Neden yasak olmasına rağmen, Meclis Genel Kurulu'nda cep telefonu ile konuşuyoruz?
Neden gazete, kitap okumuyoruz?
Neden doğruları söyleyenlere kızıyoruz?
Gerçekten merak ediyoruz; neden?
Yani Ankara böyle de, İstanbul veya bir başka kentte işler çok daha mı değişik? Yoo..
Hergün gazetelerde ve TV'lerde trafik kazası haberlerini okuyup izledikten sonra, neden zil zurna sarhoş, direksiyon başına oturuyoruz?
Söyler misiniz neden?
Keşke iyi bir sosyolog olsaydım, o zaman belki bu soruların cevaplarını, rahmetli Aziz Nesin'in sözlerine gerek kalmadan, sizlerle paylaşabilirdim..
Neden aklımız fikrimiz, bir başkasına kazık atmak üzerine yoğunlaşmış durumda?
Söyler misiniz neden?
Neden politikacılar, yıllarca taban fiyatlarını akıl almaz yüksek tutup, sonra da aldıklarının yarısını ya yakarak, ya denize dökerek, ya da aldığı fiyatın yarısına satarak Türkiye'ye kötülük ettiler?
Söyler misiniz neden?
Bu soruların ve benzerlerinin mantıklı cevapları varsa gerçekten öğrenmek istiyoruz?
