Kemal Sunal'ı aramızdan çekip alan kalp krizi anını dün THY Halkla İlişkiler Başkanı Faik Akın'la konuştum. Gerçi Akın bir gün önce olayla ilgili açıklamaları yapmıştı. Ancak olayın ilk sıcaklığının geçmesinden sonra, hem daha sağlıklı bilgilere ulaşmak hem de basında yer alan eleştirileri sormak istedim.
* Sunal'ın fenalaştığı ilk kime bildirildi?
- Kabin amiri kaptana haber veriyor.
* Kaptan ne yapıyor?
- THY Yer Harekat Amirliği'ni arıyor.
* Ne diyor?
- Yolcularımızdan Kemal Sunal fenalaştı diyor.
* Neden sağlık merkezine haber vermiyor?
- Prosedür öyle, zaten kaptan direkt ambulansı bulamaz.
* Yer harekat ne yapıyor?
- Hemen o anda DHMİ'ye haber veriyor, aynı zamanda Medline'ı arıyor?
* Medline ne?
- O THY'nin anlaşmalı sağlık kuruluşu.
* Ne iş yapar?
- THY uçaklarından inecek hasta yolcuların hizmetinde.
* Acil durumlarda mı?
- Hayır Medline'ın görevi, önceden haber verilmiş hastalara hizmettir.
* Hangi hastalar?
- Örneğin bacağı kırık yolcu var, onu kapıdan alırlar.
* Başka?
- Uçakta hastalanan yolcuyu alanda beklerler.
* Kaptan kaçta haber veriyor?
- Saat 7.36'da
* Kaç uçağıydı bu?
- 7.05
* Geç kalkmış yani?
- Evet 25 dakikalık bir bekleme var.
* O bekleme Sunal'ı etkilemiş olabilir mi?
- Olabilir tabii, ama Kemal Sunal uçakta çok sakinmiş.
* Nereden biliyorsunuz?
- Kabin ekibinden öğrendik.
* Onlar ne biliyor?
- Kemal Sunal çok sevilen bir kişi olduğu için kabin amiri sürekli kendini izliyormuş.
* Niye gerek duymuş?
- Uçaktan korktuğunu da haber almış.
* Kemal Sunal ne kadar sakinmiş?
- Kabin amiri çok normaldi dedi.
* Ne yapmış yani?
- Uçağa sakin binmiş, 4'üncü sıraya geçmiş.
* Sonra?
- Su istemiş, onu getirmişler, ondan sonra gazete okumaya başlamış.
* Yani korktuğu belli değil miymiş?
- Uçakta değil, ama check-in de belli etmiş.
* Ne yapmış?
- Çok terliymiş, check-in görevlisi iyi görünmüyorsunuz demiş.
* Kemal Sunal bir şey söylemiş mi?
- Evet, çok sıcak demiş sonra da hiç binmek istemiyorum demiş.
* Sonra sakinleşmiş?
- Evet, çünkü uçağa binerken neşeliymiş, kabin amiri dikkat çekici bir durum farketmemiş ama yine de izlemiş.
* Oksijen tüpleri çalışmamış?
- O öyle değil, herkes yanlış biliyor.
* Neyi yanlış biliyor?
- Oksijen tüpü yangın söndürücü gibi ağzı açılınca fıs diye oksijen vermez.
* Ya ne yapar?
- Çok hafif bir akış sağlar.
* Ama yine de biri çalışmamış diyorlar.
- Uçakta iki oksijen tüpü var. İki kabin memuru birer tane almış, biri zor açılmış, ama öteki açılmış.
* Yani bir hata ya da ihmal yok mu?
- Hayır yok.
* Uçakta ilk yardım çantası var mı?
- Elbette, iki tane. Biri kabin ekibi için, biri doktorlar için.
* Ne demek?
- Kabin amirinin çantasında bildiğimiz ilkyardım ekipmanı var.
* Doktor çantası ne?
- Onun içinde kalp iğneleri, uyuşturucular, ilaçlar da var.
*Niye kullanılmamış?
- O çantayı ancak doktor açabilir.
* Doktor gelince açmamış mı?
- O dışarıdan gelen doktor için değil. Eğer uçakta bir doktor varsa o açabiliyor.
* Hiç mi doktor yokmuş?
- Maalesef, şanssızlık işte.
* Kalp masajı da yapılmamış?
- Yapılamazdı zaten, kalp masajı risklidir, uluslararası sivil havacılık kurallarına göre uçaktaki kabin ekibi kalp masajı yapamaz, yasaktır.
Aileler biraz çevre etkisinden, biraz da rahat etmek adına çocuklarının bu tür yerlere girmesinden fazla rahatsızlık duymuyor.
Özellikle tatil yörelerinde "nasıl olsa gözümüzün önünde" diye düşünen aileler çocuklarına "özgür" ortam sağladıklarını sanıyorlar.
Tabii şunu savunabilir bazı aileler; "Çocuklarımızın gittiği yerlere biz de gidiyoruz, ayrıca orada olanları da tanıyoruz, eğlenmek onların da hakkı, bunda bir zarar yok."
Oysa hiç de öyle değil. Önemli olan çocukların o tür eğlence yerlerinde bulundukları sürede başlarına bir şey gelip gelmemesi değil, o tür yaşam tarzının körpe dimağlarında yaratacağı tahribattır.
Tüm hayatı, o gece yarısından sonra yaşandığı gibi sanan küçücük çocukların, yarınlarda ailelerinin karşısına nasıl sorun olarak çıktığını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Küçük çocukların gece yarılarından sonra içkili eğlence yerlerine gitmelerine karşı polisiye tedbirler almak tabii ki gerekli, tüm dünyada olduğu gibi, ancak asıl iş ailelere düşüyor.
Ve tabii küçük yaştaki çocuklara alternatif eğlence mekânları sunamayan yerel yönetimlere.