kapat

05.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Halk seçsin..

Geçici rahatlamalar geldiğinde temeldeki sorunu unutmak, galiba bizim tedavi kabul etmez hastalığımız..

Başkanlık sistemine geçme önerileri, yakın zamana kadar tartışma gündemimizin en önemli maddesiydi.

Ecevit hükümetinin başlangıç aşamasında sergilediği uzlaşma ve uyum tablosu bu tartışmaları bıçak gibi kesti.

Oysa Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Hikmet Özdemir'in dediği gibi...

"Şimdilerde geçici bir istikrar yaşanıyor.

Oysa krize kaynaklık eden yapı duruyor.

Türkiye'yi yüzde 20 ile yüzde 10 arasında oy potansiyeli olan partilerin liderlerine mahkum eden seçim sistemi sürüyor."

Doğru.. Koalisyon ortakları arasında beliren çatışma konuları, istikrarın devamı noktasında yeniden korku uyandırmaya başlamıştır.

Bu sütunda çıkan "Çare Arayalım" başlıklı yazıyı hatırlatan Doç. Dr. Özdemir, o çağrımıza cevap verdi. Önerdiği çözüm, parlamenter hükümet ile başkanlık hükümeti arasında bir "melez yapı"dır.

Yani İsrail modeli.. Başbakanın doğrudan halk oyu ile seçildiği sistem..

Savaş ve olağanüstü hal koşullarına rağmen bölgede istikrarını koruyabilen tek demokrasinin İsrail olması, önerisini tartışmaya değer kılıyor. Doç. Dr. Özdemir şöyle diyor:

"Türkiye'dekine benzer kesin bir siyasi parçalanmanın yaşandığı, benzer eğilimdeki partilerin birleşmekten kaçındıkları İsrail'de, meclis için yapılan seçimlerde tek başına hiç bir partinin yüzde 20'nin üstünde oy toplayamamasına rağmen, başbakanlık seçimlerinde sonucu ikinci tura bile bırakmadan, farklı partileri destekleyen seçmenlerin daha ilk turda öne çıkan iki başbakan adayı etrafında yüzde 50'nin biraz üstü veya biraz altında bir oranla toplanmaları, bu modelin tartışmasız bir avantajı kabul edilebilir."(*)

Geçici istikrarı kaybettiğimiz gün fenersiz yakalanmak istemeyenler, siyasetin tatil gündemini bu tartışma ile değerlendirirse iyi olur.

Hayat kurtaran
Değişmeyen bir senaryo bu:

Her büyük kaybın ardından dövünmeler, suçlamalar ve yargısız infazlar.. Kemal Sunal'ın arkasından yaptığımız yine bu.

Ambulans 10 dakika erken gelse Kemal Sunal kurtulacak mıydı?

Sorun "ilk yardım"ın önemini kavramış bir toplumsal zihniyetin eksikliğidir. Uçakta bu işi bilen personel veya bir kaç yolcu, anında getirilen eksiksiz bir "ilk yardım çantası" bulunsaydı belki bu son yaşanmayacaktı.

Dün Eczacı Mehmet Şapçı'dan bir faks mesajı aldım. Diyor ki:

"Sizi temin ederim ki trafikten sorumlu Emniyet Genel Müdür Muavini Kurtiç, trafikten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Muavini Özer ve Sabah gazetesi başyazarı Mengi'nin araçlarında standartlara uygun ilkyardım çantası bulunmuyor. Daha önemlisi bu kişiler, o çantanın içinde ne olduğunu da bilmiyorlar."

Ben kendi hesabıma Eczacı Şapçı'nın suçlamasını kabul ediyorum.

Hayatı ciddiye almamız lâzım!

(*) Geniş bilgi için Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi /Bahar 2000 sayısı..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır