kapat

05.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Gerekirse ithalata müdahale ederiz
Enflasyonu düşürme programının bir değerlendirmesini yapan Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, ithalattaki artışı beklemediklerini, Haziran ve Temmuz rakamlarının ortaya çıkmasından sonra gerekirse müdahale edeceklerini söyledi.

* İlk yarının ardından enflasyonu düşürme programında durum nedir?

Hemen hemen hedeflerle aynı çizgide olduğunu görüyoruz. Bazıları beklediğimizden daha iyi, bazıları beklediğimiz yönde, bazıları da beklediğimizden daha farklı. Haziran sonuçları beklediğimiz yönde. Belki beklediğimizden de daha iyi olacaktı, ama onu engelleyen faktörler var.

* Neler örneğin?

Bunlar içsel değil, dışardan gelen faktörler. Bir, petrol fiyatları. İkincisi sanayileşmiş ülkelerin sıkı para ve maliyet politikaları faizleri yükseltti. Üçüncüsü de birtakım hammaddelerin fiyatları artıyor. Örneğin, alüminyum, pamuk, plastik ve kauçuk. Düşünün, bunlar çekirdek enflasyon dediğimiz ve Haziran ayında 2.2 çıkan özel sektör imalat sanayindeki fiyatları etkileyen unsurlar. Bu toplamı aldığımız zaman, dışarısı bize pek yardımcı olamadı. Yılın ilk iki ayını ayırırsanız, ondan sonraki ayları yıllandırırsanız, TÜFE'de 20, TEFE'de 22.8 çıkıyor.

* Önümüzdeki Mart ayında yüzde 25 ve 20 hedefi tutturulabilir mi?

Biz, bu yılın Ocak-Şubat'ını ayırdığınız zaman, zaten hedefe bu aşamada süratle erişiyoruz. 2001 yılında tahmin ediyorum ki Temmuz-Ağustos gibi, 10'lu rakamlara ulaşmış olacağız. Dolayısıyla programa büyük bir güç beraberinde gelecek.

* Beklediğinizin ötesinde neler oldu?

Faizler düştü. Beklediğimizden hızlı düştü. Bunun hem artıları var, hem eksileri.

* Bu dönemde siz faizlerde aktif olmuyorsunuz...

Önceden ilan ettiğimiz kurlar olduğu zaman para politikası hemen, para kuruluna benzer bir tarzda çalışmaya başlıyor. İkisi birbiriyle uyumlu olduğu an, ödemeler dengesini koruyan bir nitelik ortaya çıkıyor. Dolayısıyla aktif değiliz. Ama gelecek sene Haziran ya da Temmuz başından itibaren harekete geçeceğiz. Faizleri elimize alacağız, ondan sonra kur yavaş yavaş bandın içine girmeye başlayacak. O çerçeve içinde para ve kur politikası daha farklı bir şekilde raya oturacak. Ama faizler beklediğimizden hızlı düştü. Tabii bunun çok hızlı düşmesinin tüketimi kamçılaması gibi bir olay var. Fakat bir taraftan kamu maliyesine son derece önemli katkıları var. Bir hesaba göre, iki yılda GSMH'nin yüzde 7'sine ulaşan faiz tasarrufu sağlanıyor.

Büyüme beklediğimiz ölçülerde gidiyor.
Özelleştirme yanı şekilde TL'nin değer kazanması da beklediğimiz boyutta gerçekleşti.

87 bazlı endeksi aldığınız taktirde, değerleme TEFE'de 1.7, TÜFE'de 2.0, özel imalat sanayinde 3.4. 90 bazlı endeksi aldığınız zaman TEFE 1.8, TÜFE 2.1, özel imalat 3.5. Beklediğimiz de 3-4 arasıydı.

* Önünüze beklemediğiniz ne çıktı?

Enflasyon katılığı olayı çok yüksek çıktı. Çeviremiyorsunuz onu. Fakat yavaş yavaş kırılma işaretleri geliyor. Bunları sonbahar aylarında çok daha belirgin bir şekilde göreceğiz. Çünkü 30 senelik enflasyonu kolay kolay kıramıyorsunuz. Çok fazla direnç geliyor.

İkincisi ise ithalatın artışı. İthalatın artışında da üç tane önemli faktör var: Bir, faizler çok hızlı düştü. Bir de petrol ithalatı bu dönemde yaklaşık 600 milyon dolar kadar bir fazlalık getiriyor. Çok yakından izliyoruz bu konuyu. Ödemeler dengesi zaten nasıl olsa birbirini finanse eder. Burada çok yakından izliyoruz dediğimiz olay, 3.8 olarak tahmin ettik cari işlemler açığını, 6-7-8 milyar dolara çıkabilir. Aradaki 4-5 milyar dolarlık farkı Türkiye kapatabilecek düzeyde. Ama bunun devamlı olmaması lazım. Yani tüketim kaynaklı değil, yatırım ve ihracat kaynaklı olmalı. Burada temkinliyiz. İthalatta bu kadar yüksek düzeyde bir artışı beklemedik. Ne gerekiyorsa yaparız.

* Bir önlem gerekiyor mu yıl ortasında?

Şu anda değil. Haziran ve Temmuz ayları da çıksın, ona göre ithalatla ilgili önlem almak kolay. Maksat, önlemi aldığınız zaman enflasyona tesir etmesin. Öyle bir hassas denge ki, iç dengeyle dış denge, ama Türkiye'nin dış dengesiyle ilgili herhangi bir sıkıntının olacağını düşünmüyorum.

Dövizde çözülme bir yıl içinde olur
* Yabancı sermaye beklediğimiz ölçüde gelmedi Türkiye'ye. Neden?

Kısa vadeli sermaye hareketleri ilk başta faizlerin çok süratli düşüşünden bir anda geride kaldı. İkincisi, bunlar çok fazla volatiliteyi sevmez.

Orta-uzun vadeli sermaye gelecek Türkiye'ye. Yavaş yavaş bankalar aracılığıyla gelebilir. Onlar da, Türk kamuoyunun beklediği gibi, programın sonuçlarını biraz görmeyi bekliyorlar. Aynı zamanda Türkiye'deki döviz yatırımcısında da çözülme yok. Bu, yıllarca süren geriye endeksleme dolayısıyla somut sonucu görmeden harekete geçmiyor. Dünyada da böyle olmuş. Benzer ülkelerin iç yatırımcısının dövizden kendi parasına kayması zaman almış. Gözgöre göre kaybediyor faizden ama bekliyor. Acelemiz yok. Emin ve kararlı adımlarla gidelim, çünkü program hem teknik açıdan sağlam. Politik desteği de güçlü, toplumsal desteği de güçlendirelim, bu sonuçları getirecek ve birbirini besleyen bir mekanizma oluşacak. Zaman dediğim 6 ay ile 1 sene arası.

Üç önemli konu:Yapısal reform, 2000 bütçesi, ücretler
* Hükümetini bu aşamada bir önlem alması gerekiyor mu?

Programın teknik yönden en güçlü yanı, önlemlerin çoğunun önceden alınmış olması. Birçok soru işaretlerinin dahi önlemi alındı. Geriye baktığınız zaman, üç tane nokta kalıyor. Bunlardan bir tanesi yapısal reformlar. Bunlar öyle bitti denilecek reformlar değil. Dünya değişiyor, değiştikçe siz o yapıyı değiştireceksiniz. Pekçok yerde reform gereği var. Bir hukuk reformu da bunun içinde. Belki programa dahil değil, ama çok önemli. Sonra kamu kesiminde verimliliğin artırılması sadece özelleştirmeyle olmaz. Bunun için de bir reform yapılması gerekiyor. Dolayısıyla devam edecek bu reformlar bitmez bir süreçtir.

İkincisi, 2001 yılı bütçesidir. Biz 'Toplam kamu sektöründeki faiz dışı fazla, yüzde 3.5 olacak' dedik. 2001 yılı bütçesi için çalışmalar yapılıyor. Özellikle 'Ben harcamaları nereden keseceğim' konusuna dikkat etmek lazım. Verimsiz, gereksiz harcamaları kesmemiz lazım. Hem harcamalar hem de kamu sektörünün verimliliği önemli.

Bir de işçi-işveren arasındaki ilişkiler önem kazanıyor. Çünkü bu yıl 25, bir dahaki sene de 10 hedefi koyduk. Burada dedik ki, toplumun ve ekonominin tüm ilgili kesimleri, bu hedefler dahilinde yükü paylaşması lazımdır. Çalışan da rant elde eden de, faiz elde edeni de eşit paylaşsın istedik. Bu türden eşit bir dengeyi sağlayarak artacak milli geliri biz önce kamu finansmanına yönlendireceğiz, sonra da artan kısmı bu kesimlere ortak dağıtarak yukarı çıkaracağız.

ABDURRAHMAN YILDIRIM


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır