kapat

28.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Sayın Bahçeli

Sorularımla, sizin duygu ve düşünceleriniz örtüşmüyorsa, lütfen düzeltin...

İlginç bir nokta, haddinden fazla dikkatimi çekti.

Geçen yıl müthiş oy patlaması ile iktidara geçtiniz.

Aylardır da Başkent'te "hükümet işleriyle" uğraşmaktasınız.

Fakat dikkat ettiniz mi ki: Bir kez bile İstanbul'a gelmediniz.

Sizce bu doğru mu?

Hiç mi fırsatınız olmadı, yoksa hiç mi fırsat yaratamadınız?

Başka ziyaretler yapmasaydınız da aynı soruyu sorardım.

Size İstanbul'un dinamizmini ve kapasitesini anlatmak gafletine düşmem.

İstanbul'un, beyinsel düzeyi, ekonomik kapasitesi, üretkenliği ve yarattığı artı değer ile gerçek bir Avrupa metropolü; doğası, tarihi ve kültürü ile de dünya payitahtı olduğunu bilmiyor olamazsınız.

O halde?..

Genç bir lideri İstanbul'a gelmekten alıkoyan nedir?

"İstanbul'a küs müsünüz", diye sormayı aklımdan bile geçirmem...

Fakat endişe ederim:

Orta Anadolu ve "kırlar" kadar oy çıkarmamış olmasından dolayı İstanbul'a bir kırgınlığınız bulunup bulunmadığından tedirginlik duyarım.

Eğer öyle değilse...

Geniş olduğuna inanmak istediğim "ufkunuzun" İstanbul'dan edineceği ekstra bir çap ve açı bulunmadığını mı düşünmemiz gerekir?

Dürüstçe sormak zorundayım:

Siz yoksa kendinizi İstanbul'un da başbakan yardımcısı gibi hissetmiyor musunuz?

Sayın Ecevit'in "Ankaralılığı"na hadi alıştık diyelim.

Ama sizde de alışmalı mıyız?

Yoksa 20 yıldır denize girmeyen bir başbakan ve İstanbul'a yüzünü çevirmeyen bir başbakan yardımcısı ile biz ne yaparız?

"Aşırı Ankaralılığın", sizi günlük işlere gömeceği ve stratejik potansiyelinizi rendeleyeceğinden korkmak, boş bir fobya mı, yoksa?

Avrupa'ya da gidin, gezin, görün demiyorum önce İstanbul'a gelin yeter...

Bunu, İstanbul adına değil Türkiye adına istiyorum...

Sonsuz sözleşme mi?

İstanbul iç hatlar terminalinin inşaatının Tepe-Akfen grubuna neden ihalesiz verildiğini sormuştum, bakan Enis Öksüz'e...

Akfen grubu, hassas davranarak sorularımıza açıklama gönderdi.

"Sözleşmeden doğan hakkın kulanıldığını" belirten Akfen grubu, iç hatların değil, dış hatların kapasitesinin yüzde 30 genişletilmesi yönünde karar alındığını söylüyor.

Süre uzatımının da bu kapasite genişletilmesinden doğduğunu belirtiyor.

Bu pozisyon sözleşmeye uygunsa mesele yok fakat yine de bir soru zihinlerde beliriyor:

"Bu sözleşme dış hatların nereye kadar genişletilmesine olanak veriyor?"

Farzımisal yüklenici firmalar, 5 yıl sonra da yüzde 30 daha genişletiyorum, diyebilir mi, diyemez mi?

Yani bir sonsuz sözleşme ile mi karşı karşıyayız?

***

Hazır konu dış hatlardan açıldı, yolcuların bir sıkıntısını belirtmek istiyorum.

Binaya ilk girişte özel güvenlik ekipleri bavul ve eşya kontrolü yapıyorlar. Fakat banko sayısı o kadar az ki, yolcular dakikalarca kuyrukta bekliyor.

İçerdeki polis kontrolünde ise, bütün bankolar açık, yolcu hiç beklemiyor. Enteresan bir tablo:

Devlet, özel sektörden daha iyi bir servis vermiş oluyor.

Devlet adına iyi puan, özel sektör adına zayıf puan.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır