Çocuklardan yükselen çığlık

I. İstanbul Çocuk Kurultay'ı büyüklere bir şey öğretti: Daha güzel bir dünya için çocuklarımıza güvenmenin zamanı geldi de geçiyor. Onlar bu görevi yerine getirmek için söz veriyorlar

120 gün önce İstanbul Valisi Erol Çakır "İstanbul Çocukları Vakfını" kuruyoruz. Sizin, özellikle sokak çocukları ile ilgili çalışmalarınızı bildiğimiz için vakfımıza üye olmanızı istiyoruz" dediği zaman itiraf etmeliyim ki, bu vakfın da diğer birçok vakıflar gibi sessizliğe gömüleceğine inanmıştım. Hattâ üyelik için imzalamak zorunda kaldığım sayısız kağıdın sepete atılacağını sanmıştım.

Ama önceki gün Lütfi Kırdar salonunda I.İstanbul Çocuk Kurultayı'nın açılışını izlerken tarifsiz bir suçluluk hissettim.

Yüzlerce çocuğun, hocaları ve ebeveynleriyle doldurduğu salondaki heyecanlı açılış konuşmasını, Kurultayın Çocuk Oturum Başkanı 9 yaşındaki Rıfat Cankat yaparken şunları söyledi:

BİZE İNANIN
"Dünyada ilk kez çocuklara bayram armağan eden Sevgili Atatürk'ü bugün daha iyi anlıyor ve daha çok seviyorum. Cumhuriyetimizin, biz çocuklara lâyık bircumhuriyet olması için çalışacağımıza kendim ve arkadaşlarım adına söz veriyorum. Bize inanın, güvenin; o zaman sevgili ülkemizin ne kadar güzelleşeceğini göreceksiniz."

Başkan Rıfat Cankat'ın konuşmasını kendisinin yazıp yazmadığını veya büyüklerinden yardım görüp görmediğini bilmiyorum ama söylediklerine inandığı belliydi. O yüzden çok alkışlandı.

Gülendam Nur Noyan:

GÖZLERİMİZE BİR BAKIN
13 yaşındaki Başkan yardımcısı Gülendam Nur Noyan'nın konuşması "Çocuk sorunlarını çözmek için daha ne kadar bekleyeceğiz?" sorusuyla başladı ve şöyle devam etti: "Tren raylarında, köprüaltlarında, tiner, bally veya eroin adı altında cansız bedenleri kaldırılmaya tenezzül edilmeyen yaşıtlarımızla aynı çağda yaşamaktan utanç mı duymalıyız, yoksa bu korkunçlukları sona erdirmek için yapacaklarımızın yanıtını birlikte aramak için mi buradayız?

Büyükler... sizin kavganız hayat gücümüzü tüketiyor; geleceğe umutla bakamıyoruz. Lütfen biraz olsun savaştan, ekonomiden, kavgalardan başınızı kaldırıp gözlerimizin içine bakın!.."

Buğra Yıldırım:

KİM OLDUĞUMU MU SORUYORSUNUZ?
17 yaşındaki Başkan Yardımcısı Buğra "Kim olduğumu mu soruyorsunuz? Ben 17 yaşındayım ve hâlâ dernek kurma hakkı verilmemiş bir cumhuriyet çocuğuyum. Ülkemin her köşesindeki arkadaşlarım bizden bir ses bekliyor ve eğitimden eşit olarak yararlanmayı istiyor. Eğer bunları bu kurultayda konuşmazsak, bu kurultay eksik bir kurultay olarak kalacak.." "Çocuk istismarı", "Çalışan çocuklar", "Kurum bakımı", "Suça itilen çocuklar", "Risk altındaki çocuklar", "Çocuk yargılaması" üzerinde uzmanlaşan yabancı katılımcıların konuşmalarıyla iki gün süren bu yapıcı kurultayda keşke ekranda fotoğrafları gösterilen sokak çocuklarını ve Yusuf Kulca'yı da görebilseydim. Ekranda "Onlara, büyümeden yardım edin" sloganıyla; çarpıcı, acı, ama gerçek fotoğrafları izleyenler bu kurultayı kolay kolay unutamayacaklar.