Önce veriler, bilgiler, rakkamlar konuşsun...Sonra mektup... Ormanlarından elde edilen gelir, Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü'nde çalışanların aldıkları ücrete bile yetmiyor. Orman Genel Müdürlüğü'nün 1999 yılı zararı 40 trilyon liradır. 2000 yılı zararının 60 trilyon liraya ulaşacağını ise bizzat Orman Bakanı Nami Çağan açıkladı. 5 ay önce orman korucusu 20 bin işçiye maaş ödeyecek para bulamayan Orman Bakanlığı, işçilerin ağaçları kesmelerine ve satıp ücretleri karşılamalarına izin verdi.
İşçiler ormanı kestiler...
Keresteyi sattılar..
Ücretlerine mahsuben aldılar.
Bu olay Türkiye'de oldu.
Bu olay sadece Türkiye'de olur.
Bir de olsa olsa..
Çok geri Afrika kabilelerinde.
Rakkamlar bitmedi.
Bilgiler konuşun...
Sonra mektup...
İşte bazı veriler:
Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü'nde çalışanların sayısı ise her geçen yıl artıyor. Orman Bakanlığı 2000 bütçesi 74 trilyon lira. Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü'nde toplam 23 bin 248 kişi çalışıyor. Bunun 3 bin 787'si mühendis. Bakanlığın 12 bin 941 adet lojmanı var. 31 tane Eğitim Merkezi adı altında dinlenme, sayfiye yeri bulunuyor. 268 tane makam arabasına, 350 tane station vagona, 118 tane arazi binek otosuna, 122 tane minibüse, 2039 tane pick-upa, 61 tane otobüse, 336 tane kamyona, 3 ambülansa, 29 motosiklete sahip. Saatine 2 bin 200 ile 2 bin 320 dolar ödeyerek helikopterler, 300 milyar lira ödeyerek uçak kiralıyor.
Bir çarpıcı bilgi daha:
Bilgi sözünü bitirsin.
Sonra mektup...
Bugüne kadar hastaneden çöplüğe, vakıf üniversitesinden turizim tesisine, meyhaneden lokantaya kadar 61 çeşit yatırım için 9 milyar 275 milyon metrekare orman alanı özel kişi ve kuruluşlara kiraya verildi. Türkiye ormanları içinde bugün toplam 29 bin 770 kişi ve kurumun 49 yıllığına kiralanmış özel alanları mevcut. Orman Bakanlığı bu 9 milyar metrekare alanı kiraya vermekten ne kazanıyor, belli değil.
Bulabildiğim...
Bilgiler konuştu.
Ulaşabildiğim...
Rakkamlar sergilendi.
Şimdi mektup...
İşte mektup:
Orman Yüksek Mühendisi..
Besim Özyurt yazıyor:
"Sn. Necati Doğru,
Orman yangınlarının seyri dolayısı ile Orman Bakanlığı ve bağlı birimleri ile ilgili yazılarınızı okudum. Ben 25 yıl Orman Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinde çalıştım. 4 yıldan beri İSO 9001 belgeli ofis mobilyaları üreten bir firmada yöneticilik yapıyorum. Orman Bakanlığı ile ilgili analizlerinize deneyimlerime dayanarak bazı hususları eklemek istiyorum. Orman Bakanlığı'nda mevcut organizasyon yapısını gösteren çok çarpıcı bir örnek: Çanakkale ili sınırları içinde 7 adet Orman Bakanlığı'na bağlı birim vardır. Bu 7 adet birimin kendi aralarında yatay ve dikey ilişkileri yoktur ve hepsi il içinde bağımsız birer birimlerdir. Bu 7 birimden 6 adedi İstanbul ilindeki Bakanlık Bölge Müdürlüğü'ne bir adedi Ankara'daki Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlıdır. Çanakkale ilinin valisi bile ormanla ilgili bir hizmeti hangi birimden talep edeceği konusunda güçlükle karşılaşmaktadır...."
Mektup önerilerle...
Yapılması gerekenlerle...
Uzayıp gidiyor.
Fakat kim harakete geçecek.
İşte Bodrum ormanlarının yanışı da dört gün içinde unutuldu. Bakanlık taş oldu, toplum dilsiz ve sağır, herkes oturuyor.
Ne bir tartışma...
Ne bir sorgulama...
Ne bir dikkat çekme..
Ne bir proje düşünme...
Ne bir soruna kökten eğilme...
Polis Polis olsa!
Ne Çakıcı kalır,
ne Nuriş!
Polis örgütü 170 bin kişi. Polislerin çoğu dürüst, namuslu, adaletten yana insanlar. Başlarında Sadettin Tantan gibi cesur, tarafsız olduğu söylenen bir İçişleri Bakanı var. Emmiyet müdürleri onların yardımcıları, komiserler, iyi öğrenim görmüş, kurstan, seminerden geçirilmiş polis kadrosu; karakolları, zırhlı arabaları, otomobilleri, ellerinde tomsonları, bellerinde silahlar, arkalarında kanunlar, savcılar, hakimler, 65 milyon vatandaş...
Vatandaş polise saygılı..
Fakat Nuriş hiç çekinmiyor.
Çakıcı hiç tınmıyor.
Polis, polis olsa...
Adalet Bakanı, bakan olabilse...
İçişleri Bakanı, bakan olabilse...
MİT, MİT olabilse...
Jandarma, jandarma...
Hakimler hakim...
Avukatlar avukat..
Çakıcı da bu cüret, Nuriş de bu cesaret olabilir mi?
Cevap bekliyorum.
