Bugün 1 milyon 414 bin 872 gencimiz, hayatlarının bundan sonraki dönemini belirleyecek bir sınava girecekler..
Bir sınav ve bir hayat..
Kader üstüne yazı-tura oyunu..
Bu bile üniversitede okuma hakkından yararlanacak gençleri belirlemek amaçlı sistemin dayanılmaz adaletsizliğini haykırıyor.
Bir buçuk milyona yakın gençten sadece 293 bin 353'ü üniversiteye girebilecek.
Sınav, bilgi ölçme aracı değil, bir kıyma makinesidir. Adayların hepsinin en yüksek puanları aldığını bir an için farzetsek, bunlar hak ettikleri imkânı elde edecek mi?
Hayır.. Devlet sadece 300 bin kişiye yüksek öğrenim sağlayabildiği için her 5 kişiden 4'ü yine harcanacak demektir.
Bu kötü bir yarış.. Hızlı koşanlar yerleri kapacak, öbürleri ayakta kalacak.
O zaman devletin eğitim politikaları, niçin üniversetelerin önüne 17-18 yaşına geldikleri halde meslek sahibi yapamadığı mahşeri kalabalıklar yığıyor?
Niçin ülke ekonomisinin gereksindiği meslekleri çocuklara orta öğretimde veren bir planlamayı yıllardır gerçekleştirmiyor?
Bugün işleyecek olan kıyma makinesi, bilgiyi değil hileyi destekliyor. Paralı dershaneler ve pahalı özel hocalar, parası olanlara bu hileleri öğretiyor!
Çocukları kandırıyoruz, bari kendimizi kandırmayalım. Bu çocukların istikbal endişesi yoğunluklu heyecanı, devleti yönettiklerini iddia edenlerin vicdanını hiç sızlatmıyor mu?
İnternet'te açılan "Protestoss" isimli bir site, sınav sorularını çaldığını, dün gece saat 23.45'ten itibaren isteyenlerin e-mail adreslerine ücretsiz göndereceğini duyurdu.
Yapılan şeyi savunmak mümkün değil çünkü bu anarşidir. Ama şu belli ki çağın olanakları, çağın gerisinde kalmış eğitim düzenine baş kaldırırken daha acıtıcı oluyor.
Sorular gerçekten çalındı mı; bugün belli olacak. Ama bu kışkırtıcı haberin merakıyla dün geceyi uykusuz geçiren adaylar bugünkü kader sınavına yorgun girecekler.
Fakir ailelerin çocukları aleyhine işleyen haksız rekabeti böyle anaşist girişimler değil, bilimsel ve adil bir sistem dengelemelidir.
Başarı dileklerinin anlam taşıyacağı sınavlara artık kavuşmak istiyoruz.
"Erken seçimle ilgili bir öneride bulunmadık" dedi.. Mesut Yılmaz'ın hükümete girmesini önlemek niyetinde olmadıklarını söyledi..
Yüce Divan şantajı üreten meclis soruşturmaları istikrarı tehdit ediyor. Bahçeli, başbakan ve bakanların dokunulmazlıklarını sınırlandırmak için Anayasa'nın 100'üncü maddesinin değiştirilmesi yolundaki ortak görüşün hemen hayata geçirilmesini önerdi:
"Biz bunu teklif ediyoruz.. Adli soruşturmayı Yargıtay Başsavcılığı'na bırakalım, buradan gelecek rapora göre meclis değerlendirmede bulunsun. Tatil de yapmayabiliriz. Geçen yıl yapmadık.."
Meclis bu sese kulak versin.
Sallanan bir hükümetin yaratacağı endişe içinde hangi vicdan sahibi tatil yapabilir?
Adalet ve istikrar özlemi, meclisten fedakârlık talep ediyor!