kapat

18.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Açık mektup
Nusret Arsel, "Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok" diyen Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing'e açık bir mektup yazdı, "Kırıcı değil, yapıcı olun" dedi

Nusret Arsel, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği hakkında, "Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok" diye demeç veren Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing'i açık bir mektupla uyardı. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand tarafından, "Liyakat Nişanı"yla takdir edilen Arsel, d'Estaing'e, "Kırıcı değil, yapıcı olun" dedi.

... Ve Arsel, mektubuna şöyle devam etti:

"Sayın Giscard, bu mektubumla size, 'Neden yok?' diye sormak yerine, 'neden var' olduğu ve olması gerektiğini kanıtlamak istiyorum. 'Yok' kelimesini kullanış tarzınız, ülkemiz hakkındaki görüş yönünüzü zaten açıkça belirtiyor. Ancak 'Türkler'in Avrupa'da yeri yok' beyanatınız yerine, 'Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği için, gereken kriterleri bir an önce yerine getirmeleri yerinde olur', şeklinde kullanabilseydiniz, ülkemizde, yaygın Fransız nezaketi imajını bir kez daha vurgulamış olurdunuz.

HER ZAMAN DOST OLDUK...
Takdir edersiniz ki, ülkelerimiz arasında, asırlardır dosthane ilişkiler olmuştur. Gerek Osmanlı İmparatorluğu, gerekse 75 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, sizi ülkemiz hakkında yanlış düşüncelere sevk edebilecek bir girişimimiz olmamıştı. Her zaman dost olduk ve dostça hareket ettik. Aynı ideolojiyi ve gayeleri paylaşıyoruz. Başta NATO Birliği olmak üzere, Avrupa'daki, Hukuk, Gümrük, Turizm, Eğitim, UEFA gibi birçok kuruluşlarda sizler ve tüm birlik üyeleriyle beraber çalıştık. Şimdi de birliğe, tam üyelik dönemine girdik.

Ülkemizin, dünya haritasındaki stratejik durumunu, etraflı bir şekilde incelemenizi ve bilgi almanızı rica ediyorum. Bu suretle, yaklaşık, 25 yıldır ne büyük olaylar ve problemlerle karşılaştığımızı daha berrak bir şekilde görebilirdiniz. Düşünüyorum, şayet Fransa, bizim konumuzda bir ülke olsaydı ve aynı güçlüklerle karşılaşsa, 30 bin vatandaşını kaybetseydi, farklı bir şekilde hareket edebilir miydi? Ülkemiz, bu problemlerle uğraşırken ve dost bildiğimiz ülkelerin, bizlere destek olmasını beklerken siz, 'az bir hoşgörüyü' de fazla buluyorsunuz. Yanlış anlamıyorsam sizi, bu eleştirilere yönelten nedenlerden birisini de gelecekte özellikle, 'işçilerimizin Avrupa Birliği içinde serbest dolaşımları' oluşturuyor. 30 yıl kadar önce, Avrupa Birliği Sanayicileri, daha ziyade ucuz buldukları için; lisan bilmeyen, ihtisasları olmayan ve hatta, kimlikleri dahi tam olarak saptanmayan işçileri, ısrarlı bir şekilde ülkelerine, davet ederek çalıştırdılar.

KİMSEYİ SABUN YAPMADIK...
O tarihlerde tehlikeli bulmadığınız bu işçilerin, şimdi sizler için, tehlike oluşturduğunu vurguluyorsunuz. Bu nasıl olabilir? Tekrar belirteyim, biz Türkler, özellikle sizler için hiçbir dönemde tehlikeli olmadık ve olmayacağız. Milyonlarca insanı ne yaktık, ne sabun yaptık ve ne de kamplarda çürümeye terk ettik. Temenni ederim ki, hakkımızdaki bu gibi olumsuz düşünceleriniz, zamanla azalır ve bizleri kırıcı değil, yapıcı olarak eleştirirsiniz.. Biraz da, ticari, dostane ve olumlu ilişkilerimizin gelişmesinden söz etmek istiyorum: Yıllardan beri ülkemizde, büyük sanayi yatırımlarına girişmiş, Oyak-Renault ve Peugeot gibi kuruluş yöneticileri olmak üzere, Türkiye'de bulunan diğer yatırımcılar, memnuniyetle söyleyebilirim ki, ülkemizdeki yatırımlarından, çok olumlu sonuçlar almaktadırlar. Bu arada, Renault'un Bursa'daki fabrikalarında 'Made in Turkey' markasıyla üretilen motorların, kullanılmak üzere, Ekim 2000'den itibaren yaklaşık 100 bin adet olarak, İspanya ve Fransa'ya ihraç edileceği bildirilmektedir.

Ülkemiz hakkındaki görüşlerinizi, daha iyi kanıtlayabilmenizi teminen ve bizleri daha iyi tanımanız için, arzu etmeniz halinde sizi, büyük bir memnuniyetle, Türkiye'ye davet etmeye hazır olduğumu bildiririm. Saygılarımla..."

Dr. Nusret Arsel Kimdir?
Vehbi Koç'un kızı Semahat Arsel'in 44 yıllık eşi olan Nusret Arsel, 1922 yılında doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Paris Üniversitesi'nden iktisat doktorası aldı. 1953'den beri Koç Grubu'ndaki birçok şirketin kuruluşunda bulundu. Arsel, halen Bürosan ve Tat Tohum-culuk'ta Yönetim Kurulu Başkanlığı, Egeoto, Koç Yatırım, Maret, Migros, Otosan, Pasta Villa, Ram, Tat, Türk Siemens gibi şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapıyor.

1987'de şirketini kuran Arsel'in Almanya, Fransa ve Malezya hükümetleri tarafından verilen Liyakat Nişanı bulunuyor.

AKDEMİR


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır