kapat

18.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bu adam bir psikopat
Ağca'nın taktiği belliydi. Sürekli şaşırtmaca yapıyor, sorulara kaçamak yanıtlar veriyordu. Silahı Sofya Üniversitesi'nde okuyan Suriyeli Ahmet'ten aldığını söylüyordu

Mehmet Ali Ağca'nın ikinci sorgu günü sabaha karşı yattığım için öğle saatlerinde uyandım. Kapımın önünde iki resmi kıyafetli polis beni hâlâ bekliyordu. Saat 15.30'da ekip arabası beni evden aldı.

Emniyet Müdürlüğü'ne doğru yola koyulduk, ekip otosunu kullanan polis memuru kafasını hafifçe arkaya çevirerek bana sordu, "Bizim Türk kuşu ötmeye başladı mı?"

Ağca'yı kastediyordu. Aklıma sorgu başkanının bana döne döne tembih ettiği sözler geldi, "Kim olursa olsun kesinlikle kimseye bilgi vermeyeceksin, konuşmayacaksın." Polis memuruna, sorduğu soruya cevap veremeyeceğimi belirttim.

Questura'ya vardığımızda emniyet müdürlüğünün giriş kapısının önü ana baba günüydü. Gazeteciler, fotoğrafçılar, kameralar bir karenin peşindeydi. Papa'ya kurşun yağdıran bu adamın, yılın teröristinin görüntüsünü ve haberlerini istiyordu.

SİLAH NEREDEN?
İkinci gün sorgu saat 16.00'da başladı. Ağca'nın Emniyet Müdürlüğü'nde geçirdiği ilk geceydi, daha doğrusu sabaha karşı ona ayrılan odaya gitmişti. Saatlerce kendi kendine yüksek sesle hatta zaman zaman bağırdığı tutanaklara geçirildi.

Ağca ikinci gün daha da sinirliydi, hırçın tavırlar içindeydi.

İtalyan sorgu ekibi yaptığı toplantılar sonucunda Ağca'nın daha ilk günden vakit kazanmak, doğruları söylememek, ve şaşırtıcı ifadeler vererek şaşırtma teknikleri kullandığını düşünüyorlardı. Ağca'nın kolay yutulur lokma olmadığını sorgu ekibi anlamıştı.

Sorgu odasının içinde ikinci gün iki kamera Ağca'nın tüm söylediklerini kaydediyordu. Oval odanın içi daha da kalabalıklaşmıştı. Ağca için sorgulamaya iki psikolog da getirilmiş bunlardan biri hal tavır ve hareketlerini, diğeri ise söylediklerini inceliyor, değerlendiriyordu.

Sorgu ekibi ikinci günün sonunda tutarsız hareket ve ifadeler veren Mehmet Ali Ağca için psikopat, usta bir yalancı, şaşırtmacı gözüyle bakıyordu.

Ağca tutarsız cevaplar vererek polisi oyalıyor, zaman kazanmaya çalışıyordu.

Polis ısrarla, "Silahı nereden aldın?" sorusunu soruyordu. Bu soruyu üç dört kez yinelediler. Ağca, Sofya Üniversitesi'nde okuyan Suriye uyruklu bir öğrenciden aldığını belirtiyordu. Adını soyadını sorduklarında hatırlamadığını söylüyordu. Polis, Ağca'ya İtalya'nın dört bir yanında yardım ve yatakçılığını yapan suikast timinin lojistik destekçilerini arıyordu.

Sınırlar uyarılmış, dikkat çeken yabancılar, polis tarafından durduruluyordu.

Sorgucular yılmadılar ve devamlı Suriye uyruklu Sofya Üniversitesi'nde silahı teslim aldığı öğrencinin adını sordular. Ağca ise, emin olmadığını belirterek iki kez üst üste, "Ahmet, adı Ahmet dedi...

Sorgu aralıksız sürüyordu. Ağca'ya Roma'ya ne zaman ve nereden geldiği soruldu . Artık iyice sinirlenmişti ve sıkılmış bir tavırla anlatıyordu.

YALNIZDIM
9 Mayıs 1981 günü uçak ile Mallorka Adası'ndan Milano Malpensa Havaalanı'na geldiğini, oradan da trenle Roma'ya geçerek İsa Pansiyon'a yerleştiğini ve suikast gününü beklediğini söyledi.

Üzerine basa basa soruyorlardı: "Yalnız mıydın? Roma'da, yolu yordamı nasıl biliyordun? Kimler seni destekliyordu? Neden 13 Mayıs Çarşamba gününü bekledin suikast için?" Ağca yalnız olduğunu vurguluyor, kendisine yardım edilmediği konusunda ısrarlı tutumunu sürdürüyordu. Ancak polis bütün bunları yalnız başına yapamayacağını kanaatindeydi.

PAPA TEHLİKEYİ ATLATTI
13 Mayıs Çarşamba gününü çok önceden belirlediğini, Papa'nın her çarşamba ayinden sonra San Pietro Meydanı'na beyaz jeep ile çıkarak halkın ve din kardeşlerinin arasına karıştığını bildiğini söylüyordu. Dünyanın dikkatini üzerine çekecek bu eylemi de böyle bir günde yapmayı planladığını söyledi.

Polisin aklı iyiden iyiye karışıyordu. Bütün bu söylediklerini tek başına planlayamaz ve gerçekleştiremezdi. Birileri Ağca'nın arkasındaydı.

Kimlerdi bu kilit isimler? Hangi uluslararası terörizm grupları Papa suikastinda rol oynuyordu? Hangi ülkelerin bu sıkılan kurşunlarda parmağı vardı? Ağca taşeron bir kiralık katil mi yoksa profesyonel bir tetikçi miydi?

Nasıl, elindeki tabancaya bu kadar hakim oldu, o kalabalığın ve telaşın içinde anlık karar verip 9 mm. tabanca ile hedefi şaşırmadan Aziz pederi vurmuştu? Tüm bu sorular ve bilinmeyenler Ağca cevap vermedikçe daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.

İtalyan polisi çok zorlu bir görevi, ateşten gömleği giydiğini o zaman anlamıştı.

İtalyan televizyonları San Giovanni Hastanesi'nin Gemelli kliniğinde yatan ve bir gün önce acil ameliyata alınan Papa'nın sağlık durumunun iyi olduğunu ve hayati tehlikeyi atlattığını duyuruyordu...

Vatikan sözcüsü de Vatikan televizyonundan yaptığı açıklamada aziz pederin sağlık durumunun memnuniyet verici olduğunu belirtiyordu.

Ancak Ağca, suikast girişiminde bulunduğu Papa'nın yaşayıp yaşamadığını hâlâ bilmiyordu. Sorgu sırasında bana dönüp sordu, "Adam yaşıyor mu? Yoksa öldü mü?" Tam bu soruya cevap verecekken sorgu polisleri beni sertçe uyardılar...

Unutulan isim: Sergei Antonov
Ağca'ya, silahı temin ettiği kanıtlanamayan, o dönemde Bulgar Havayolları Roma bürosu şefi Sergei Antonov; suikastın asıl kurbanı olduğunu ve boş yere hapis yattığını söylüyor

Mehmet Ali Ağca'nın affedilip Türkiye'ye geri gönderilmesinden sonra Papa suikastı yeniden dünya gündemine oturdu.

Papa'ya saldırıda kullanılan silahı Ağca'ya verdiği gerekçesiyle 3 yıl hapis yatan Sergei Antonov, suikastın unutulan ancak önemli başka bir kilit ismi.

1981 yılında Bulgaristan havayolu şirketi Balkan Havayolları'nın Roma temsilcisinin yardımcısı olan Antonov; Ağca'nın, silahı kendisine bizzat onun verdiğini söylemesi üzerine tutuklanmıştı. Ağca ifadesinde aynı zamanda, silahı Antonov'la birlikte Bulgaristan'ın Roma Büyükelçiliği'nden bir görevli ile bir Bulgar askeri ataşesinin temin ettiğini de söylemişti.

DELİL BULUNAMADI
Antonov, hapiste geçirdiği yaklaşık bin 200 günün ardından 1986 yılında delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakıldı.

Hemen ülkesine dönen Antonov, Bulgaristan'da bile, medya ve basının gözünden kaçmayı hep başardı. Kendisini unutturmak istedi. İş arkadaşları, aynı şirkette işine devam eden Antonov'un sesini yalnızca uçakların zamanında kalkıp kalkmadığını sormak için telefon ettiğinde duyduklarını söylüyorlar.

Bir iş arkadaşı, "Asıl suçlu affedildi, şimdi bu olayın tek kurbanı Antonov oldu" yorumunu şapıyor. Bulgar basını ise, dünkü manşetlerinde Papa suikastının asıl unutulan noktasının Antonov olduğunu belirtiyor. Bulgar gazetesi 24 Tchassa, "Esas affedilmesi, kendisinden özür dilenmesi gereken kişi Antonov'dur" ifadesini kullandı.

1980'lerde yapılan soruşturmalar, Papa suikastında Bulgaristan'ın bir bağlantısı olmadığını kanıtladı. Bulgar makamları, 1991'de, bu konuyla ilgili dosyaları, Papa suikastı üzerine uluslararası araştırma yapmakla görevli bir Amerikan merkezine devretti. Ancak araştırmanın sonuçları hâlâ açıklanmadı.

Kaçmasını engelleyen kahramanlar
Ağca kaçarken rahibe kollarını açtı, çantasını vurdu. Jandarma da çelme taktı. Şimdi ikisi de kahraman

Arka kapıdan emniyet müdürlüğüne girdik, yukarıya çıktığımda koridorda bekleyen siyah uzun elbiseli bir rahibe ve İtalyanların Carabinieri dedikleri jandarma birliklerinin bir askeri vardı. Carabinieri jandarma polisi ile normal polisin kıyafetleri farklıdır, Carabinieri'ler daha süslü püslüdür.

Sorgulama dışında oturduğum odaya geçtim, rahibe ve jandarma eri de benim bulunduğum odanın yanındaki odaya çağrıldılar.

Odadaki görevli polis yüksek sesle konuşarak rahibe ve jandarma erini tebrik ediyordu, yaptıkları işin çok önemli ve cesaret işi olduğunu heyecanla anlatıyordu.

ÖDÜL VERİLDİ
Kulak kabarttım, rahibe Lucia Giudici, Ağca, Papa'ya ateş ettikten sonra San Pietro Meydanı'ndan kaçarken önüne geçip kollarını açarak durdurmaya çalışan, çantasıyla vuran kadındı. Jandarma Pietro Nati ise 13. Mayıs günü San Pietro Meydanı'nda güvenliği sağlamakla görevliydi. Ağca kaçarken çelmeyi atıp yere düşmesini sağlayan Jandarma eri. Jandarma Nati daha sonra İtalyan hükümeti tarafından yaptığı kahramanlıktan dolayı madalya, plaket ve parayla ödüllendirildi.

BASINI OYALAMA MALZEMESİ
Bütün bunlara yüksek sesle konuşan polis ve olayı heyecanla anlatan jandarma erinin konuşmalarına kulak kabartarak vakıf oluyordum.

Tutanaklara geçirilmesi için bu iki şahıs ifadeleri alınmak üzere götürüldüler.

Ertesi günkü gazetelerde bu iki kişi ulusal kahraman ilan edildi. Gazetecilere bilgi vermekten kaçınan şık ve dikkat çekici giyinmeyi seven emniyet müdürlüğünün basın sözcüsü bu olayı allayıp pullayıp gazetecilere verdi. Dünya kamuoyunun beklediği bu değildi ancak Rahibe ve jandarma erinin kahramanlıkları polise biraz zaman kazandıracaktı.

KORCAN KARAR'IN YAZI DİZİSİ-3

YARIN-4
Ağca'nın isyan ettiği an

Ankara Emniyet Müdürlüğü İtalyan polisini bilgi bombardımanına nasıl tuttu.

Ağca'nın sorgu sırasındaki ihtiyaç molası...


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır