Pire itte.. Post yiğitte..

Kadın medyacılar yine üzerimize hamle ediyor.. Önce erkeklere küpe taktırıp, saçlarını at kuyruğu yaptırdılar.. Şimdi de epilasyonla tüysüzleşme modası çıkardılar.. Yakında erkekler de kırmızı pantolon giysin diye tuttururlar..

Ben vaktiyle Ercan Arıklı'yı da Zafer Mutlu'yu da personel politikası konusunda uyarmıştım.. "Tamam.. Yayınlarda kız çocuğu çalıştıralım ama onları şef olarak bir yerlere dikmeyelim.." demiştim..

Demek ki başımıza geleceği taaa o zamanlardan görmüşüm..

Aylık kadın dergileri marifetiyle medyaya sızan bu kızların işlerine şöyle bir bakın, bütün icraatlarının erkek milletinin fikrini şaşırtmak olduğunu görürsünüz..

Özellikle de ilave türü yayınlar tekmil bunların eline geçtiğinden "erkekliğin" sonu gelmiş sayılır..

***

Bu yayınlarda bir tane erkek hikâyesi okuyamazsınız.. Hani bir yiğit şuraya gitmiş de, bir kırba rakı içmiş de, silahını çekip ortalığı yangın yerine çevirmiş de..

Yok böyle hikâyeler..

Varsa yoksa "kadınları mutlu etme" üzerine tarifnameler.. Erkeği, erkeklikten çıkaracak moda teklifleri..

Yazıktır yiğitlere..

Hürriyet'te gördüm haberini, aklım başımdan sıçradı.. Üstelik Erzurum işi kehribar ağızlık büyüklüğünde kocaman bir başlık atmışlar ki aynen şöyle:

- "Erkekler vücut kıllarından kurtuluyor.."

Besbelli Hürriyet'in kızlarının işi bu.. Lakin birinci sayfaya nasıl sızdılar, erkek milletini yolunmuş hazır tavuk gibi tarif eden bu yazıyı nasıl olup da birinci sayfadan gösterdiler; buna aklım ermedi..

Üstelik haberin anonsunu tam da Oktay Ekşi ağabeyimizin fotoğrafının üzerine yerleştirmişler.. Üstte kılsız kılsız gerinen bir çıplak erkek, altında Oktay Ağabey'in makalesi.. Tabii makalenin içinde de fotoğrafı..

Oktay Ağabey'in bıyıkları erkeğin göğsünü kabartacak cinstendir.. Birinci sayfanın mizanpajını yapanlar, bilgisayardan yardım alıp bıyık uçlarını içeriye bükmese, normalde kendi köşesine bile sığmaz..

Hal böyleyken bu haberi getirip tam onun köşesinin üzerine dikmek besbelli erkek milletine açıktan bir meydan okumak.. Canım sıkıldı..

Açıp ilaveyi okudum.. Efendim, erkekler de artık kadınların kullandığı ağda malzemesini kullanıyorlarmış.. Avrupa'da, Amerika'da satışlar yüzde 41 artmış.. (Yazarın notu: Sebep olan Allahından bulsun!)

Demeye getiriyorlar ki "Siz siz olun, bıyıklarınızı kestikten başka vücudunuza da ağda yapın.. Cillop gibi dolaşın.."

***

Erkek kısmı illa ki kıllı olmalı.. Eskiler saçlarını keser ancak bıyık ve sakala kuvvet verirlerdi.. Çünkü bunlar erkeğe heybet katardı..

Yeniçeri ağasından, Kapalıçarşı esnafına; efesinden, kadı gibi okumuşuna kadar bütün erkekler sakaldan bıyıktan aldıkları heybeti az görüp, oturdukları sekiye bir de post sererlerdi..

Özellikle de ayı postu üzerine otururlardı ki onları gören kadınların korkudan yüreği yarıla, saygıda kusur etmeye..

Bir de yaradılıştan post sahibi erkekler vardır ki onlar tabiatın hediyesini üzerlerinde taşırlar.. Temsil benim küçük amcam Ahmet Duman..

Şimdi Albaylıktan emekli oldu.. O da Afyon Lisesi mezunudur.. Lisedeyken kendi halinde bir öğrenciydi; sessiz, efendi, müzikle uğraşan.. Eski mezunlara "Ahmet Duman'ı bildin mi?" diye sorsan hemen çıkartamazlar..

Ama ardından "Hani 19 Mayıs törenlerindeki Ahmet.." dediler mi muhatabınız derhal "Haaaa!" çekip tanıdığını beyan eder..

Ağdalı şeker olayı..
Çünkü amcamın vücudu her erkeğin özlem duyacağı kadar kıllıydı.. 19 Mayıs gösterilerine erkekler siyah şort, beyaz atletle çıkardı.. Benim amcam ise o kadar insanın içinde siyah bir eşofman giymiş, üzerine atlet çekmiş gibi dururdu ki sahanın içinde gözden kaybetmeniz mümkün değildir..

Bizim Kemal Yıldırım da böyledir.. Postunu elbisesinin altında taşır..

Darwin'in "İnsan şebekten gelmiştir, toprağa gider.." tezini tartışacaksanız illa ki Kemal'i soyup, yardımcı ders malzemesi olaraktan orta yere dikmeniz lazım..

Lakin yaradılışın cilvesi işte.. Allah bu şanslı kullarına postlu birer vücut armağan ettiği halde bunlardan saçı esirgemiştir.. Amcamın da saçları erkenden döküldü.. Kemal de bildim bileli saçsızdır..

Futbol oynadığım zamanlarda böyle çok kıllı vücudu olan arkadaşlarım vardı, tesadüfe bakın ki onlar da dazlaktı..

Tabii bu durumda vücutları ile başları çelişkili gibi duruyor ama bana sorarsanız bunun da bir hikmeti var.. İnsan kısmı ayrıca derisiyle de soluduğundan kafalarının üzeri, yaradılış icabı, tepesi havalandırmaya açılıyor..

***

"Erkekte epilasyon modası.." türünden zehirli neşriyat yapanlar, haberin içinde bu tür malzemeler kapış kapış gittiğini yazıyor.. Eskiden ağda şekeri varmış, şimdi fabrikasyon ilaçlar işi çözüyormuş..

Herkes almalı, tüylerden kurtulmalıymış..

Yazılanların tek bir satırına katılmıyorum ama haberde adı geçen ağda şekerini bildim..

Çocukken eve komşu kadınlar, genç kızlar toplaşır; anam da mutfakta ağda şekeri kaynatırdı.. Toz şekeri limonla karıştırıp kaynatırlar, elde edilen şekeri de sertleşene kadar macun gibi çekip çekip tavanın içine vururlardı..

Tabii ben bunun ne işe yaradığını bilmezdim.. Tam yiyecekleri zaman da beni evden dışarı atarlardı..

Su koyverip, zırlamayayım diye de ağdadan bir lokma koparıp ağzıma tıkarlardı..

Tadını oradan bilirim.. Lezzetliydi ama o kadar yapışkandı ki dişlerim her çiğneyişte birbirine yapışır, çenemi ayıramazdım..

Bir yandan ağzıma tıkılan ağdayı geveler, diğer yandan da "Kadınlar şeker yemek için neden gizli örgüt kurmuş gibi davranıyorlar.. Kocaları bunlara şeker yemeyi yasakladı mı?" diye merak ederdim..

Bir keresinde bu merakla gözümü kapı deliğine uydurup içeriye baktım.. Ne kadar kadın varsa eteğini yukarı sıyırmış, benden esirgedikleri ağda şekerini bacaklarına yapıştırıp yapıştırıp çekiyorlardı..

O ziyankarlık manzarasını gördüğüm andan itibaren de kadınların ağız tadına olan güvenim sarsıldı..

Kıssadan hisse: Ömür biter, tüy bitmez.. Erkeğin tüysüzüne erkek denmez.. Eczanelerde satılan fabrikasyon epilasyon malzemeleri yenmez..