Ankara DGM, Gaziantep'te bulunan bir holdingin yöneticileri hakkında hayali ihracat soruşturması başlattı.
Holdingin 10 yöneticisi gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü.
Hayali ihracat yanında uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı ve kara para da aklandığı, bunlar yetmiyor gibi holdinge devlet kesesinden trilyonlarca lira teşvik kredisi ve vergi iadesi ödendiği öne sürülüyor.
Suça, rüşvet yoluyla bazı bürokratların da ortak olduğu bildiriliyor. Zaten bu işbirliği olmadan o işler yürümez..
1980'li yılların en gözde vurgun kapısı olarak hayali ihracatı unutamayız. Unutulmayacak büyüklükte bir kazıktı çünkü.
Soyguncular, onların siyasetteki ve bürokrasideki suçortakları, hepsi o zaman sözde belirlendi fakat hiçbiri hesap vermedi.
Sonra bazı tedbirler alındığı halde hayali ihracat ve kara para aklama faaliyeti durmadı.
Yeni suçlular yakalandı, bunlar gazete başlıklarına çıktı ama kamuoyu 10-12 yıl hapis istemiyle yargılanan sanıkların birkaç ay sonra 100 milyon lira kefaletle serbest bırakıldıklarını öğrendi.
Şimdi umudumuz yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Sezer.. Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn'u kabülü sırasında Sezer "Ülke yönetiminde şeffaflık, yolsuzlukla mücadele ve hesap verme sorumluluğunun ön plana çıkartılacağını" söyledi.
Nasıl başaracak bilmiyoruz ama Türkiye'nin bu soygunu ve ürettiği hastalıkları mutlaka önlemek zorunda olduğunu biliyoruz.
Çünkü devleti soymaya alışanlar kanaatkâr olmazlar. Bu soygunların devamını garantiye almak için siyaseti finanse etmeye ve o yoldan devleti ele geçirmeye yönelirler.
Çeteler sebepsiz türemedi.
Sonra bir bakarsınız ki, hesap sorma mevkiindeki kurumlar, çaresiz duruma düşmüş. Bu mevkilerde oturanların, devleti soyanlar tarafından satın alınmış olduğunu anladığınız gün iş işten geçmiş..
Bu macerayı İtalya yaşadı ve "Temiz Eller" operasyonu ile kurtuldu.
Tecrübeli bir yargıç olan Cumhurbaşkanı Sezer, aynı heyecan, kararlılık ve cesareti iktidara ve yargıya nasıl kazandıracak; bunu merakla bekliyoruz.
Devleti bu tehlikelere karşı koruyacak olanlar her kimse, onların da ihtiyacı değil mi?
Çok kültürlülük ve demokrasinin bilimsel bir toplantıda konuşulmasına bile karşı koyan bu vali, "devletin valisi" ise, onun üstündeki hükümet kimin hükümeti?.
Diyelim ki "halkın hükümeti"..
Peki o zaman devlet kimin devleti?