"Korumacılık" yaparken halkın ihtiyaçları gözardı edilemez. Özel Çevre Kurumu geniş ufuklu, yaratıcı ve yapıcı olmalı, bu güne ayak uydurmalıdır

GÖCEK'TE HER ŞEY VAR
Güzel bir çarşı ve marketler grubu oluştu... Yok, yok gibi bir şey... İstanbul'da bulamadıklarımızı Göcek'te görüyoruz.

1970'lerde Göcek fakir bir köydü. Çevresindeki mezralarda yaşayanlarla beraber 1000-1500 kişilik küçük bir köy.. Muhtarlıkla idare edilirdi yakın zamana kadar. Halkının yarısı Seka Dalaman Kağıt Fabrikası'nda, diğer yarısı da Etibank ve Sıtkı Koçman'ın krom madenlerinde çalışırdı.

1974'de Göcek'e gelerek Domuzadası'nda Osmanlı prensinin yerini alan Hürriyet Gazetesi sahibi Erol ve eşi Belma Simavi Göcek'e büyük bir hareket getirdi. Buraya eskiden gazete bile gelmezdi. Sadece bir bakkal dükkanı vardı. Sonra ağabey Haldun Simavi 1976'da geldi ve büyük bir yatırımla Club Marina ile Skopea Marina'yı ve çarşıyı yaptı. Simaviler Göcek'i dünyaya tanıttı. İngiliz kraliyet ailesinin bile mekanı oldu... Belma ve Çiğdem Simavi'nin katkıları unutulamaz...

Güzelim Göcek koylarında son haftalarda küçük tankerlerle akaryakıt satıldığını gördüm. Bunlara izin verilmemesi gerek. Çünkü Göcek'te şu anda petrol alınabilecek üç yanaşma yeri var. Kapalı bir iç denizde tankerle petrol satmaya ne gerek var. Riskli bir iş... Oradaki tankerlerden biri vaktiyle Adnan Kahveci ile Özal'ın Çevre Danışmanı Can Pulak'ın özel surette yaptırıp sözde çevreci Bodrum Gönüllüleri'ne teslim ettikleri "çöp toplama teknesi..." Nasıl oluyor da bu tekne satılıyor?.. Bunun da hesabı birilerine sorulmalıdır.Göcek'te artık "Liman Başkanı", Sahil, Sıhhiye, Gümrük bile var... Yatlara hizmet veriyorlar. Eskiden Fethiye'ye gitmek gerekiyordu.

Bölgede Özel Çevreden de şikayetler var. Özel Çevre Kurumu, öncelikle 1/25 binlik plan çalışmalarını 1/5000'lik mezvii imar planlarına aktarmalıdır. Bu kurumda yaratıcı, vizyon sahibi, karizmatik yöneticilere, mimar ve mühendislere, turizmi, doğacılığı, denizi bilen geniş ufuklu personele ihtiyaç var. Özel Çevre kısır kalamaz. Halkın, köylülerin ihtiyaçlarına makul ölçüler içinde cevap vermek durumundadır.

YEREL YÖNETİMLER
Koruma altındaki sahil bandında köylüler evlenen çocuklarına ev yapamıyor. Çatısını değiştirmek için bile Ankara'dan Özel Çevre'den izin almak zorunda bırakılıyor.

Aslında Türkiye'de demokrasi biraz daha gelişse, yerel yönetimler Batı örneklerinde olduğu biçimde oluşabilse o zaman koskoca Türkiye elbette Ankara'dan idare edilmeyecektir.

Sorunlar biraz da bundan kaynaklanıyor ve çözümler güçleşiyor...

Sarsala olayı da bu açıdan tipik bir örnektir. Eğer valinin yetkisi olsaydı, korumayı delen Belediye Başkanı yerinde durabilir miydi?..

ÜNLÜ DENİZCİ VE DOĞA ADAMI SADUN BORA DİYOR Kİ:
"Böyle giderse buraları 5-10 yıl içinde hassas şekilde, titizlikle durulması gereken bir olgudur. Özel Çevre yeterince iş görmüyor. Kaçak yapılaşmalar var, olmaması gereken yerlerde. Göksu'da Okluk Koyu'nda, Çanak Koyu'nda kaçak yapılaşma sürüp gidiyor. Buraları, koylar elden gidecek. Gelecek nesillere acaba ne bırakacağız?..

BİTTİ