kapat

26.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SEDAT SERTOĞLU(ssertoglu@sabah.com.tr )


İsrail-Lübnan

İsrail'in 20 yıla yakın bir süredir işgal altında tuttuğu güney Lübnan'daki tampon bölgeden çekilmesi dünyada geniş yankı yarattı.. Peki 20 yıldır son derece yakından izlediğimiz İsrail'in çekilmesi ve bundan sonraki muhtemel gelişmeler nasıl şekillenebilirdi? Bu konuda, Kudüs ve Washington ile yoğun telefon görüşmeleri yaptık.. Bakın ortaya nasıl bir tablo çıktı:

Soru: İsrail'in ani çekilmesi bazı soruları gündeme getirdi?

Cevap: Bak Sedat, dikkat edilmesi gereken iki neden var bu çekilmede. Bunları atlamamak lazım. Birincisi, tampon bölgeyi koruyan Güney Lübnan Ordusu'nun hızla çözülme aşamasına girmesi. Örneğin bu birliklerin komutanı olan general Lahad, bölgeyi terkedip Fransa'ya gitti. Buradan siyasi sığınma hakkı istedi. Bu olay ordudaki çözülmenin önemli bir işareti idi. İkinci nokta çekilme stratejisi ile ilgili. Bir ordu çekilme sırasında en zayıf konumundadır. En çok açık verecek hale düşer. Bu nedenle de, bölgedeki İsrail ordusu aniden çekilince, çekilmeyi beklemeyen Hizbullah, hiçbir saldırı gerçekleştiremedi.. Şaşırdı kaldı.

Soru: Peki niye Temmuz değil de Mayıs sonu oldu bu çekilme?

Cevap: Ehud Barak başbakan olduğu zaman söylediği sözü doğru hatırlayın. Barak, Temmuz ayında çekileceğiz demedi. Bir tarih vermedi. İsrail Başbakanı sadece, Temmuz ayına KADAR, çekileceğiz dedi. Buradaki kadar kelimesi, önemli bir farkı belgeleyen bir kelimedir..

Soru: Peki Hizbullah, sizin boşalttığınız yerlere yerleşti. Sınırınıza geldi. Ateş açarsa ne olacak?

Cevap: Hizbullah bize saldırırsa, bundan, doğrudan Lübnan ve Suriye'yi sorumlu tutacağımızı gerek Beyrut, gerekse Şam'daki yönetimlere bildirdik. Sadece biz bildirmedik üstelik. Amerika, İngiltere, Fransa ve İngiltere de bu iki başkenti çok ciddi biçimde uyardı. Böyle bir saldırı halinde çok ağır biçimde karşılık vereceğimizi açıkça belirttik.. Şimdiye kadar görmedikleri kadar ağır bir saldırı ile.. Altından kalkamazlar.. Saldırı durumunda vuracağımız bütün stratejik hedefler belli.. Siz, Beyrut'un bütün yaz boyunca elektriksiz ve susuz kalmasının ne anlama geleceğini düşünebiliyor musunuz? Bekaa Vadisi'ne bir bakın, neleri kaybetmeyi göze alacak Şam yönetimi görün..

Konuşmanın bu noktasında aklıma, İsrail Dışişleri Bakanı David Levy'nin şu cümlesi geldi: "Lübnan'ı yakarız..."

Soru: Bir süredir İsrail ve Amerika'da, Daniel Pipes'ın, "Türkiye'nin, APO Suriye'de iken Şam'a karşı uyguladığı politikayı, şimdi biz uygulayalım" politikası tartışılıyor. Bu tehditleriniz biraz ona benzemiyor mu?

Cevap: Evet benziyor.. Bize yönelik bir saldırı, Şam ve Beyrut için, kelimenin tam anlamı ile intihar olur.. Bunu kendilerinin de bildiğini umut ediyoruz. Lübnan'dan çekilerek BM'nin 245 sayılı kararını yerine getirdik. Şimdi Lübnan ordusunun güney Lübnan'ı kontrol altına almasını bekliyoruz.

Soru: Ama Lübnan, Suriye'nin direktifi dışına çıkamaz ki.. Bu ülke tamamen Suriye'nin kontrolünde. Şam'ın onayı olmayan bir kişi Cumhurbaşkanı, Başbakan veya bakan bile olamıyor..

Cevap: Bunlar tamamen doğru. Bu nedenle Şam, Ortadoğu barışının geleceğinde anahtar ülke konumunda. Hizbullah'ı siyasi bir kimliğe sokabilir ve sorun da biter..

Bu konuşmalar daha çok uzun.. Görebildiğimiz kadarı ile şu anda, her şey olabilir. Barış yolu açılabileceği gibi, yeniden savaşa da dönebilir Ortadoğu. İsrail ise, katiyyen oyun oynamıyor. Kimsenin de oyun oynamaya kalkışmamasını öneriyor.. Hem de çok ciddi biçimde..

Ehud Barak'ın, çok büyük bir siyasetçi ve barış adamı olan İshak Rabin'in öldürülmesinden sonraki sözleri aklıma geldi: "Çevremize baktığımız zaman bir ormanda yaşıyoruz."

Ormanlarda da sadece orman kanunlarının geçerli olduğunu birlikte hatırladık.. Bu aşamada, barış için hem umutlu, hem de kaygılıyız..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır