kapat

18.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Yeşil ışık özlemi

Biz sembollerle tartışmayı seven bir milletiz. En kıyasıya kavgalarımızı, en keskin saflaşmalarımızı semboller etrafında yapar, dostu düşmanı sembollerle ayırır, semboller temelinde saflaşmalar kurar, semboller temelinde siyaset yaparız. Politikacılarımız genç imajı vermek için blujean çekip pikniğe gider, halkçı imajı için kasket giyerler. En sık yaptığımız şey, fikir tartışması yerine sembol tokuşturmaktır. Atatürk'le Fatih'i, İstiklal Marşı'yla Fatiha Suresi'ni, Newruz'la Bahar Bayramını, tayyörle türbanı karşı karşıya getirir sonra da "doğru tarafta" yer almayana veryansın ederiz. Bugünkü gazetelerin birinci sayfalarına bakınca, sembolik davranışlara olan düşkünlüğümüzün bir kez daha depreştiğini gördüm: Yeni cumhurbaşkanımız Sezer'in yemin töreninde frak yerine takım elbise giymesi ya da kırmızı ışıkta geçmemesi hemen sembolleştirilmiş ve gereğinden çok fazla anlam yüklenmişti doğrusu...

Sembolik davranışları aşırı abartmanın en tehlikeli tarafı, o davranışları sergileyenleri rahatlatması, kolaycılığa sevketmesidir aslında. Düşünsenize, toplum minicik bir jestinizle tav oluyorsa, büyük ve köklü meselelerle uğraşmanıza, bunlar için risk almanıza ne gerek kalır?

***

Evet, ben kendi payıma, cumhurbaşkanının fraksız olanını tercih ederim. Trafikte sade bir vatandaş gibi davranmasını ve kırmızı ışıkta durmasını da elbetteki takdir ederim. Ama bu sembolik davranışlara fazla da bel bağlamam. Henüz çok iyi tanımadığımız Sayın Sezer'in hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını değerlendirmek için çok daha ciddi denemelere ihtiyaç duyarım.

Örneğin ben asıl Sezer'in kanun devletiyle hukuk devleti arasındaki farkın ayırdında bir kişi olarak, kanuna uygunluk gerekçesiyle hukukun temel prensiplerinin ayaklar altına alınması karşısında ne tutum alacağını merak ederim. Hukukçu bir cumhurbaşkanı olarak, Anayasayla koruma altına alınmış temel hak ve hürriyetlere aykırı yasa ya da yönetmeliklerin değişmesi için nasıl bir çaba harcayacağını görmek isterim.

Şu anda önümde duran bir gazete kupüründe, "Tatil yerlerinde türban yasağı" başlıklı bir haber var. Haberde, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'ye bağlı olan Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı'nın yaz kamplarında çarşaf, türban ve tesettürün yasaklandığı bildiriliyor. Bu demektir ki artık devlet, türban yasağını devlet dairelerinin dışına taşırıp tatil yerlerine kadar genişletiyor. Ayrıca, devlet memurunun kendisiyle de sınırlı tutmayıp, bütün ailesini yasak kapsamına alıyor. Buna benzer haberleri daha önce memur lojmanları için de duymuştuk. Bu lojmanlarda oturan kamu görevlilerinin bırakın ailelerini, gelen giden misafirlerinin bile kıyafet denetiminden geçirildiğini okumuştuk.

Eğer bütün bu haberler doğruysa, devlet Türkiye'yi bir baş örtülüler cehennemine çevirmek için elinden gelen herşeyi yapıyor ve bu konuda gün geçtikçe daha küstah adımlar atıyor demektir. Şimdi ben merak ediyorum: Dünkü konuşmasında "laiklik demokrasinin esasıdır" diyen Sezer, bu uygulamaları kendi laiklik anlayışına uygun buluyor mu? Bir memurun hakkı olan bir imkandan, örneğin bir yaz kampından yararlanabilmesi için karısının baş örtüsünü açma şartı getirilmesini temel hak ve özgürlüklerin dokunulmazlığıyla bağdaştırabiliyor mu?

Kanun Devleti/Hukuk Devleti ayrımının bilincinde bir kişi olarak, Bu saçma sapan uygulamaya dayanarak yapılan yönetmeliğin hukuki olduğunu düşünüyor mu? Hukukun, kanun ya da yönetmeliklere kurban edilmesini "hukuk devleti" anlayışına yakıştırabiliyor mu?

İşte ben Sezer'in bütün bu sorulara vereceği cevabı merak ediyorum. Bugün kırmızı ışıkta durması iyi birşey. Ama aslolan yasakçı bürokratların halkın önünü kesmek için olur olmadık kavşaklara kovdukları kırmızı ışıklara karşı çıkması.

Demokrasilerde yeşil ışığın kural, kırmızı ışığın istisna olduğunu bilene bilmeyene anlatması.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır