kapat

18.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


'Kupayı alırlarsa gidip kutlarız'

Galatasaray'ın Arsenal'le oynayacağı final maçından birkaç saat önce Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'la konuştum. Bu maçtan Fenerbahçe'nin durumuna kadar pekçok soru sordum. Birlikte okuyalım:

* Galatasaray bu gece ne yapar?

- Başarılı olmasını diliyorum. Bir Türk olarak bize de gurur verir.

* Şampiyon olursa Galatasaray'ı kutlayacak mısınız?

- Elbette. Zaten bu sabah faks çekerek başarı diledim, bunu her Avrupa maçından önce yapıyoruz.

* Hayır onu sormuyorum, Galatasaray kazanırsa kulübe gidip Süren ve futbolcuları kutlar mısınız?

- Tabii, gerekirse yaparız, bizim kimseye düşmanlığımız yok ki. Ayrıca fair play bunu gerektirir.

* Fenerbahçe'de durum nasıl?

- İyi gidiyoruz.

* Ama haberler öyle değil, huzursuzluk var deniyor.

- Şadan Kalkavan'la Selim Soydan'ı kasdediyorsunuz galiba.

* Evet aynen öyle.

- Sorun şu, bu iki arkadaşımız basınla çok konuşuyor.

* O zaman ne oluyor?

- Yanlış haberler çıkıyor, ayrıca bitmemiş girişimler basına yansıyınca sıkıntıya giriyoruz.

* Nasıl mesela?

- Futbolcu transferi konusunda oluyor, anlaşma yapmadan yapılmış gibi söyleniyor, iş bozuluyor.

* Siz uyarmıyor musunuz?

- Uyardım elbette, özellikle ikili görüşmelerimizin basına yansımaması için özen göstermelerini rica ettim. Dün Kalkavan'la konuştum, bugün de Soydan gelecek.

* Ne diyorlar?

- Bir kötü niyet yok elbette, bugüne kadar böyle olmuş hep, alışkanlık yani.

* Ama işler bozuluyor diyorsunuz.

- Evet, sizin de payınız var.

* Bizim payımız mı?

- Evet, Zola konusunda öyle bir haber yayınlandı ki Sabah'ta, başımız derde girdi, Zola'nın kulübünden protesto yedik.

* Çıkan haberler doğru değil mi?

- Öyle demiyorum, ama görüşme aşamasında yazılınca kıyamet kopuyor. Benim dileğim, her şey bitsin, öyle konuşulsun. Ayrıca herkesle görüşürüz, sonra karar veririz.

* Verin, ne olur?

- 50 isim konuşuluyor, sonra da hiçbiri olmadı gibi sunuluyor, kulüp yıpranıyor.

* Mustafa Denizli kulübe uyum sağladı mı?

- Kendisinden çok umutluyum. Özellikle oyuncu seçimi yaparken çok titiz, ayrıca kimi neden seçtiğini ayrıntılı biçimde anlatıyor, hepimizi rahatlatıyor.

* Şu ana kadar kimleri seçti?

- Dışarıdan Yusuf'u istedi. Ayrıca Oktay'ı istiyor, Alpay'ın da kalmasında ısrarlı.

* Önümüzdeki sezon Fenerbahçe şampiyon olur mu?

- Olur olur, merak etmeyin, yeter ki kulübü iyice toparlayalım.

* Yazıyorum ama, sonra caymak yok.

- Yok yok, yazın, önümüzdeki sezon müjdeli haberler gelecek.

"Korsan Taksiye Hayır", ama

İstanbul sokaklarında dikkatinizi çekmiştir, bazı taksilerin arka camlarında "Korsan Taksiye Hayır" çıkartmaları yapıştırılmış.

Ancak kendilerine yönelik haksızlıkta bir araya gelen taksicilerin, gelen şikayetlere de kulak vermeleri gerekiyor. Korsan Taksi olmasın ama, taksiciler de müşteri hizmetinde kusursuz olmalı, kurallara uymalı.

Şimdi isterseniz taksi müşterilerinden çok sık gelen bazı şikayetleri sıralayayım:

* Taksilerin çoğu pis ve bakımsız.

* Taksi şoförleri müşteriden izin almaya gerek duymadan istedikleri müziği sonuna kadar açıyor.

* Şoförler yine hiç izin almaya gerek duymadan sigara içiyor.

* Şoförler bakımlı ve temiz giyinmiyor, çoğu günlük tıraş bile olmuyor.

* Kısa mesafeler için yolcu almıyor.

* Çok tanınmış adresleri, meydan ve caddeleri bile bilmeyenler var.

* Trafikte tehlikeli hareketler yapıyor, ani frenlerle yolcuların yüreklerini ağızlarına getiriyor.

* Araçta yolcu varken başka sürücülerle kavga ediyor ve hatta küfürleşiyorlar.

* Yolculuk sırasında bu ve benzer şikayetleri dile getiren yolcuları indiriyorlar.

Bu şikayetler elbette bütün taksi şoförlerini kapsamıyor. Ancak bunlardan birinin bile olmaması gerek. İstanbul gibi büyük metropole çağdaş şoförler yakışır.

Yakınları Ahmet Sezer diyormuş

İlk günden beri merak ediyordum, iki isimli yeni Cumhurbaş-kanımıza yakınları nasıl hitap ediyor diye. Nitekim Rauf Tamer de dünkü yazısında hangi ismi kullanmak gerektiğini soruyordu.

Şimdi öğrendim. Başta eşi olmak üzere aile yakınları Cumhurbaşkanımıza "Ahmet" adıyla hitap ediyorlarmış.

Ancak Cumhurbaşkanı daha önceki görevi olan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı sırasındaki resmi yazışmalarında ikinci ismini de yazarak "Ahmet Necdet Sezer" diye imza atıyormuş.

Biz gazeteciler için özellikle başlıklarda iki isim ve bir soyisim kullanmak çok zor oluyor.

Ama anlaşıldığı kadarıyla sadece "Ahmet Sezer" demek yeterli olacak.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır