kapat

18.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Tantan: Nüfuz casusları aramızda
İÇİŞLERİ Bakanı Sadettin Tantan, Başbakan Bülent Ecevit'e günlerdir tartışma konusu olan "nüfuz casusluğu" kavramının içeriğini açıkladı.

Tantan, Soğuk Savaş döneminden kalan bu kavramın, toplumdaki etkin kişilerin bir başka ülke çıkarları için kullanılması olduğunu anlattı. Tantan bu açıklamayı Ecevit'e dünkü basın toplantısı ardından, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın makam odasında, bir grup gazeteciyle birlikte yapılan sohbet sırasında anlattı. Ecevit dün Başbakanlık'ta önemli bir basın toplantısı yaptı. 57'nci hükümetin, Türkiye'yi 1 yıl öncesinden daha iyi bir noktaya nasıl getirdiğini anlattı. Ecevit'e göre işin sırrı, "devletin devlet gibi çalışmaya başlamasındaydı". Terör örgütleri üzerine etkinlikle gidilmeye başlamıştı. Enflasyon kontrol altına alınıyordu.

İLGİNÇ SOHBET
Basın toplantısını izledikten sonra, Yeni Binyıl Ankara Temsilcisi Bilal Çetin ve Hürriyet Ankara Temsilci Yardımcısı Muharrem Sarıkaya ile birlikte, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı ziyaret etmek istedik. Bu sırada Kültür Bakanı İstemihan Talay da Başbakanlığa geldi. Talay'la birlikte Özkan'ın makam odasına çıkıldı. Sonra Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin de katıldı. Amacımız, Uğur Mumcu ve bağlantılı operasyonlar üzerine biraz daha bilgi toplayıp okuyuculara aktarabilmekti. Özkan'a -yanıtını pek alamadığımız- sorular yöneltmeye başlamıştık ki, İçişleri Bakanı Tantan odaya girdi. Özkan, "İşte soracağınız kişi geldi ona sorun" dedi ve sohbet başladı.

BOMBACI TÜRK MÜ?
Tantan'a yönelttiğimiz ilk soru, Uğur Mumcu'nun aracına bombayı yerleştiren kişinin, Selam örgütü itirafçısı Yusuf Karakuş'un ifadesinin aksine, İranlı değil, Türk olduğu bilgisiydi.

* SORU: Sayın Bakanım, elimizde bir bilgi var. Sadece evet, ya da hayır demenizi bekliyorum: Uğur Mumcu'nun aracına bombayı koyan kişi İranlı değil, Türk mü?

* TANTAN: Hiçbir şey söyleyemem.

* SORU: 'Hayır' demediğinize göre, bunu 'evet' olarak anlıyorum.

* TANTAN: Şu aşamada daha fazlasını söyleyemem, Daha yapacak çok işimiz var. Soruşturma devam ediyor. Mahkeme aşamasında da devam edecek. Sürekli gelen bilgilerle işin seyri değişebilir.

Sohbet tam bu noktadayken, Başbakan Bülent Ecevit de Hüsamettin Özkan'ın odasına geldi. Böylece, konuşma gazetecilerle birlikte, Ecevit, Özkan, Tantan ve Talay'ın katıldığı geniş sohbete dönüştü.

* SORU: İran bağlantısı ve devrim ihracı konusunda söyledikleriniz önemliydi?

* ECEVİT: Evet, bu gerekiyordu. Ama biraz fazla açıldık galiba.

* ÖZKAN: Sayın Başbakanım, tam Tantan'ı operasyon sorularıyla sıkıştırıyorlardı, siz geldiniz.

* TANTAN: Efendim az önce basın toplantısında polis teşkilatı için çok güzel sözler söylediniz. Teşekkür ederiz.

* ECEVİT: Biz size teşekkür ederiz. Gerçekten çok iyi bir çalışma yürütüyorsunuz.

* SORU: Sayın Ecevit, az önce siz de basın toplantısında Sayın Tantan'ın açıklamasını istemiştiniz. Bu nüfus casusluğu işini anlamadık.

* ECEVİT: Sahi ben de onu soracaktım. Nedir bu iş Sayın Tantan?

* TANTAN: Efendim aramızda gazeteciler var, söyleyemem.

* GAZETECİLER: Efendim söylesin, kamuoyu merak ediyor.

* ECEVİT: Hiç değilse ne anlama geldiğini söyleseniz. Ben de merak ediyorum.

* TANTAN: Efendim, 1980'lerden önce, 1950'lerde, 60'larda, Sovyet gizli servisi KGB, İngiltere'de takipten kurtulmak için ilginç bir yol izlemiş. Toplumda etkisi olan, nüfuzu olan, bürokrat gibi, gazeteci gibi, siyasetçi gibi bazı önemli şahsiyetleri kullanmış. Hatta bunlar arasında Kraliçe'nin yakın çevresine yükselenler de olmuş.

* ECEVİT: Evet, hatırlıyorum. O dönem çok vardı. Hatta bir tanesi kraliçenin sanat danışmanıydı. İsmini tam çıkaramadım.

* GAZETECİ: Sir Anthony Blunt.

* ECEVİT: Evet o. Hatta ben ondan ders de almıştım. Tabii nereden bileceksiniz? Sayın Tantan o zaman nüfus değil, nüfuz casusluğu mu? Yani 's' değil, 'z' harfi mi?

* TANTAN: Evet, 'z' harfi. Hatta o zaman size bir şey arz etmiştim efendim.

* ECEVİT: Tamam, hatırladım.

* SORU: Sayın Tantan, şu anda bizim aramızda da başka ülke hesabına çalışan gazeteci, siyasetçi, yüksek bürokrat nüfuz casusları mı var?

* TANTAN: Onu şimdi söyleyemem. Ama siz geriye dönüp arşivlerinize, gazetelerinize, yazdıklarınıza bakarsanız, ne demek istediğimi anlarsınız.

* ECEVİT: Yani Zonguldak'ın 'z'si öyle mi?

* TANTAN: Evet.

Ecevit bu noktada bir başka randevusu için odadan ayrıldı. Az sonra Tantan da "bugünlerde de yapılacak iş yok, canımız sıkılıyor" esprisiyle kendi makamına döndü. Bizler de kafalarımızda siyaset, bürokrasi ve basın dünyasında kimler yabancı bir ülkenin, tantan'ın deyişiyle "kuşak ülkelerin", belki de İran'ın çıkarları için çalışıyor, bu dökülen kanda hangi siyasetçinin, hangi bürokratın, hangi gazetecinin parmağı var sorularıyla bürolarımıza döndük.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır