kapat

13.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NEBİL ÖZGENTÜRK(nebilo@sabah.com.tr )


Beni toprağıma gömün!

Fikret Otyam'ın can dostu İstanbullu Pavli Moshakis bir kez daha İstanbul'da.. 33 yıl önce "sürgüne gittiği" Atina'ya dönmek istemiyor artık! Pavli'nin hikayesi hepimizin hikayesi aslında..

Dostlar dedi ki.. "Fikret Abi sergi için İstanbul'da!" Harika! Sevgisizliğin, huzursuzluğun "in" olduğu şu günlerde Fikret Otyam'la "bir tatlı huzur" almak ne güzel olacak..

Çünkü, "Fikret Abi" demek, yalansız, dolansız, riyasız konuşmak demek..

Şu ömür törpüsü gazetecilik mesleğinde 50 yıl adam gibi davranmak, "ahmak ve alçak olmadan yaşamak" demek..

"Anılar" demek, "Sevgi" demek, "genç meslektaşlarına bilgi ve görgü birikimini aktarmak" demek...

Onca entrika, kompleks ve adam harcamaya tanık olup "yüreğini" yormamak için "pılısını pırtısını toplayıp uzak bir Anadolu köşesine çekilmek ve kendine bir başka pencere açmak" demek..

Özetle, adam gibi adam ve çıkarsız, umarsız insan sevgisiyle dolu bir ademoğlu demek.. Hasretini çokça çektiğimiz "özel bir yaratık" yani..

Ertesi gün ışınlanıverdim yanına, Beyoğlu'ndaki Vakıfbank Sanat Galerisi'ne..

Biraz "feyz" almak, dünya güzeli boyası kurumamış resimlerini görmeye..

Tabii ki eşi Filiz Otyam da yanında.. Özenle hazırladığı dokuma sergisiyle..

Şimdi her şey iyi güzel de..

Yani, Fikret Abi'yle bol bol konuştuk, "ders" de aldım, can dostu Uğur Mumcu'ya ilişkin bir iki "özel" anı da anlattı.. Ama bir baktım yanında tonton bir adam..

Serginin üçüncü adamı Pavli Moshakis...

Bu yazıya konu olacak İstanbullu Rum "Pavli Kardeş"..

Pavli Moshakis'le tanışıp da hele bir de (sadece İstanbul)resimlerini görünce Fikret Abi'yle derse ara verdik.. Bir başka bahara bıraktık!

Pavli Moshakis, inanılmaz bir adam, konuştukça "insana dair" bilmece olan ne varsa bir kısmını çözüyorsunuz, anlattıkça "yanıldığımız ne çok şey varmış" diyorsunuz, İstanbul- Atina arasında kurduğu köprüyü öğrendikçe Fikret Otyam'ın bir kez daha "Fikret Abi" olduğunu anlıyorsunuz.. Müthiş bir öyküsü var "Pavli Amca"nın.. Fikret Otyam'la birlikte oluşturduğu bir öykü bu! Kıyamam dedim, anlatmalıyım dedim.. (Fikret Abi'nin yazıp çiziktirdiklerinden de kopye çekerek.)

***

Dile kolay 86 yaşındaki bir İstanbullu'dan söz ediyoruz..

33 yıldır (göç etmek zorunda kaldığı) Atina'da olmasına rağmen, "ora"nın tek bir meydanını dahi bilmediğini ama İstanbul'un her karışını, her toprağını ezberlediğini söyleyen bir adamdan..

Ve ne olursa olsun İstanbul'da ölmek isteyen bir (Büyükçekmece) Güzelceköy'lüden..

Peki nerden çıkmış bu resim sergisi, Otyam'la ne alıp veremediği olmuş!

İşte işin bu kısmı ilginç..

Bir dost mektuplaşması sonucu tanışmışlar Pavli ile Otyam..

Dededen has bir İstanbullu..

Kara ve deniz avcısı ve ressam.. O korkunç 6-7 Eylül olaylarından sonra kendini Yunanistan'a sürgün etmiş, Atina'da önceleri tabelacalık falan yapıp geçimini sağlıyormuş.. Ama İstanbul'u, yüreğinde ve resimlerinde hiç eksik etmemiş yıllarca..

Derken "mektup arkadaşı" Fikret Otyam'a hasta olduğunu yazmış bir gün..

Otyam durur mu; "Atla gel, hem hasret gider hem doktor arkadaşlara gideriz birlikte."

Söz Otyam'da..

"Prostatı vardı. O'nu Dr. Burkutoğlu'na havale ettim, ameliyatına da girdim! Bayıtılmadan önce 'Ulan moruk'dedim; Bak tam yeri ve sırası, bu sefer de ölmezsen vatan topraklarında, daha benden medet umma, haydi fırsat bu fırsat... Hayır, dualarım yerini bulmuş, Pavli Kardeş ölmemişti. Gazipaşa'ya döndüğümüzde, bahçede keyifli bir köşeyi işaret edip, 'Ulan Pavli, nalları dikeydin, seni şuraya gömecektim, her gece mezarının başında bir kadeh de senin için atacaktım, ama ölmedin bre Pavli...' Gülüşürdük..."

İNATÇI - HUYSUZ!
Evet, ölmemiş ama, ölümden de beter etmiş işleri inatçı ihtiyar..

Doktorun tüm ısrarlarına karşın sonda taktırmamış, bir yolculukta da utandığından çişim var dememiş, o nedenle bir sabah dikişi patlamıştı!..

Söz yine Otyam'da..
"Haftalarca o çişli sargı bezlerini Filiz hiç yüksünmeden yıkamış, bendeniz de bol köpüklü sade kahvesini yatağına ulaştırmıştım hiç sektirmeden! Çünkü bu Pavli denilen adam her türlü sevgiye ve ilgiye değer bir yaratıktı. Bilgili, bol anılı, usta aşçı, usta balıkçı, usta avcı ve has bir naif ressam ve Atatürk sevdalısı, yetmez mi sevilmesi için?

Taa ilk başlarda, Kıbrıs Harekatı olmuştu, yazıyordu; Abi... şimdi savaş olacak, ben sana, sen bana kurşun sıkacak? Hayır, o ilk kurşunları kendimize sıkalım abi..."

KALBİM İSTANBUL'DA
Dostluğa devam tabii, Fikret Ağabey sayesinde dost düşman tanımaya baylamış Pavli Moshakis'i..

Bir gün, Atina'da TRT muhabiri bulup buluşturmuş ve sormuş;

"Bakıyorum hep İstanbul resimleri. Eski İstanbul yaşantısı... Meyhaneler, sokaklar, camiler, çarşılar, sucular, balıkçılar... Hep İstanbul neden efendim?"

Pavli sinirlenmiş

"Ne yaniii nereyi yapacaktım, Sanfransisko'yu yapacaktım, en iyi bildiğim yeri yani İstanbul'u yapıyorum, Allah Allaaah!"

Bir soru daha;

"Usta, kiminiz kimseniz var mı Türkiye'de?"

"Var, Filiz Hanum, Fikret abim, dünyada başka kimsem .."

İSTANBUL RESİMLERİ
Ve Pavli, resimleriyle gelmeye başlamış İstanbul'a artık..

İki yılda iki sergi açılmış..

Ve iki ay önce yine birlikte sergi kararı vermişler Otyamlar ve Pavli..

Moshakis, sergiden önce bir mektup döşenmiş Otyam'a..

En son söz yine Otyam'da..

"Bu mektubunda evinin darlığından, geniş atölye özlemlerinden söz ediyordu.. 'İkinize de hasretle selam ederek gözlerinizden öperim. İnşallah buluşacağız.. İçeceğiz. Eğleneceğiz! Ya kısmet!" diye bitiriyordu mektubu..

Pavli, Güzelceköy'de uzun yıllar yaşamıştı, orada dostları var, her gelişinde O'nu bağırlarına basan. Genç olsaymış, hemen yerleşirmiş genişçe bir eve. Ama ihtiyarlamış, kimseye yük olmak istemiyormuş.

".. Vallahi abi bu isteğimi düşünüp hep beraber konuşalım. Hem de köy arkadaşlarımla? Belki bir şeyler çıkar da... Ve Ölürsem vatanımda öleyim. Acep sen ne dersin? Kusura bakma. Öksüz kaldım"

ooo

Evet.. Siz ne dersiniz?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır