kapat

13.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Erdemli partinin demokrasisi...

Marilyn Monroe'nun ayak parmakları altı tane idi. Rivayet olunur ki Kennedy, vuslat rehavetinde bu hilkat garibesine hayranlığını anlatırken heyecandan titriyormuş: "Ayak parmakların Amerikan demokrasisine benziyor; tümüyle kurallara aykırı; ama insanlar seninle yatmak için bu hilkat garibesine can atacaklar..."

Yarın Fazilet Partisi'nin büyük kongresi yapılacak. Yenilikçilere göre; gelenekçilerin son hafta içinde takındığı tavır ve oynadığı oyunlar Marilyn Monroe'nun ayak parmaklarına benziyor.

Bazıları için "iştah açıcı hilkat garibesi" yaratıldığını söylüyorlar.

Abdullah Gül, bu erdemli partinin demokrasi anlayışında kurallara saygılı tek uygulama kalmadığını belirtiyor... Baksanıza; Balgat tezgahlarında dokunan kanaviçeden Kutan'ın bile haberi yokmuş...

***

Eskilerin deyimi ile demokrasimiz. "efradını câmi, ağyârını mâni" değildir. Günümüz Türkçesiyle demokrasimiz "gerekenleri içermiyor, gerekmeyenleri dışlamıyor."

Aksine "gerekmeyenleri içeren, gerekenleri dışlayan" nitelikleriyle dikkat çekmekte.

Anayasa hocamız merhum Bahri Savcı bu tür örnekler için "bir devekuşunun gözü, beyninden büyüktür" derdi.

***

Demokrasilerde tek bilen, tek yorumlayan, tek yargılayan ve tek uygulayan siyasetçiler yarattık. Çok kişi önünü ardını düşünmeden bütün umutlarını tek kişiye bağladı. Hâlâ bir partinin erdem anlayışı, demokrasiye tek kişinin üslubuyla yaklaşmakta...

Bu üslup demokrasiye yakışır mı?

Teoriye göre hayır... Pratiğe göre evet...

Türkiye bu pratiği çok denedi. Demokraside hâlâ sorun yaşanması buradan geliyor...

Bu pratiği savunan yüzlerce sözcü tanıyorum.

Erdemli partinin demokrasi anlayışını savunanlar geçen hafta yapılan tüzük değişikliği için "siyasette her şey mubahtır" diyorlardı. Erdemli partinin demokrasi anlayışı bile Makyavel'i aşmış...

Anayasa hocamız merhum Bahri Savcı, bu tür örnekler için "bukalemunların dilleri, vücutlarının iki katından daha uzundur" derdi...

***

Varlığını tehdit altında hisseden iktidar, her yöntemi meşru görür. Makyavel üslubuyla mücadeleyi meziyet sayar. Bu üslubun tavanda da, tabanda da kavgalar yaratmasını umursamaz.

Bu üslup sonunda lider sultasına dönüşür.

Parti içi demokrasinin en ciddi ihlali budur. Eğer aksine bir gelişme olur, lider sultasına itibar edilmez ise, bu kere sultacı liderler, demokrasi ve fazilet aslanı kesilirler. Bu tür örnekler için anayasa hocamız merhum Bahri Savcı, "menfaatin ucunu göster; dinozorlar, insanlardan yedi kat daha hızlı koşar" derdi.

***

Yarın Fazilet Partisi'nin kongresinde Kutan ile Gül yarışacaklar... Kurucular kurulunun yaptığı tüzük değişikliğinden sonra yarış şartlarının eşit olmadığı ortadadır. Belli ki Gül, birilerinin gözünü korkutmuş ve telaşa vermiştir. Böyle örnekler için anayasa hocamız merhum Bahri Savcı: "ahlak ile fazileti birbirinden ayıran sağduyu yoksa; vicdan görevini yapamaz" derdi.

***

Erdemli olduğunu söyleyen partinin siyaset anlayışında demokrasinin yeri ve etkinliği yarınki kongrede görülecektir.

Gül, kendindeki niteliklere aşırı inandırılmıştır. Ya da havası öyledir. Bu nedenle göz ucuyla bakar; dudak ucuyla konuşur. Kutan ise, bayram şekeri gibi konuşur ve gözlerinin içi güler. Ama bilerek, isteyerek haksızlığa uğratılan ve tertiplerle yolu kesilen Gül'dür... Yarın çarpışacak olanlar büyük burun ile güleryüz değildir. Her şey Fazilet delegelerinin vicdan ve sağduyusuna kalmıştır. Fazilet'in vicdanı, haksızlığa uğratılan Gül ile destekli gösterilen Kutan arasında hüküm verecektir. Fazilet'in sağduyusu, demokrasiden yana olanlarla olmayanları ayıracak olgunluğun sınavından geçecektir.

***

Bütün ömrünü Allah ve Peygamber emrine verdiğini iddia eden yaşlı şeyh, yürekli bir delikanlıyı sürekli kötüleyerek başarılı olmasını engelliyormuş.

Durumu Şirazlı Sadi'ye anlatıp şeyhin halini sormuşlar. Sadi, uzun süre gülmüş ve eklemiş. "Eğer dediği gibi şeyh gerçekten Allah ve Peygamber yolunda olsaydı, delikanlı ile uğraşacak vakti olmazdı..."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır