kapat

13.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Self servis bize uymaz..

Bir gazetede yazar kısmı self servis düzenine girmiş, kendisine tepsi taşıma noktasına gelmişse koyverin yakasını gitsin.. Neden derseniz, tepsi taşırken "aman dökmeyeyim" diye harcadığı dikkati bir daha yazısına yansıtamaz..

Yavaş yavaş göçümüzü topluyoruz.. İstikamet Nişantaşı.. Milletin keyfi hafiften kaçtı.. Özellikle de yazar kısmının keyfi.. Gerdek gecesi ne yapacağını bilemeyen gelin adayı gibi kös kös düşünmekteler..

Yazar çizer takımının bu mutsuzluğu yetmezmiş gibi yeni mekânımızla ilgili tevatür üzerine tevatür çıkarılıyor..

Özellikle odalar hakkında.. Kimi "Yeni binada oda yok.." diyor.. Kimi "Yazarlara oda yapmışlar ama çok küçükmüş.. Ceketini giymen icap ettiğinde pencereyi açıyormuşsun.." diye sallıyor..

Zarfa düşüp de "Neden?" diye soran biri olursa "Ceketi giymen için kolunu pencereden çıkarman lazım da ondan.." diye makara yapıyorlar..

***

Yazar milleti kendine meraklıdır.. Ben masasına, çerçeveletilmiş ayna koyup, kendisini seyrede seyrede yazı yazanını bilirim.. Kendi suratını asık gördüğünde "Alınan ekonomik tedbirler vatandaşı güldürmedi.." diye not düşeni de..

Kendine bu kadar meraklı olan bir milleti, egosunu tatmin edeceği şeylerden uzak tutmak en büyük zulümdür.. Bir köşe yazarına "Seni kim okuyor yaa!" de kızmaz..

Ama onun yanında başka bir yazara "Sizin yazılarınıza bayılıyorum.." derseniz o saat kan basıncı yükselir, beynine kan hücum eder..

Yemekhane keyfi..

Gazetenin çalışanları ATV 2000 binasının altında konuşlandırılmış olan yemekhanelerde taam eder..

ATV 2000 binası çok fiyakalı bir binaydı ama kendisi 2000 yılını göremedi.. Tam 2000 yılına giriyorduk ki 31 Aralık günü binanın taşınması bitti, hizmete kapatıldı.. Sadece yemekhane kaldı..

Yemekhane ise mantığı açısından iki parçaydı.. Birine self servis düzeni kurulmuş, diğerinde de garsonlu hizmet veriliyordu.. Eee, yazar kısmı gidip de kendi kendine servis yapacak değil ya!

O kadar fikir tüketip ahalinin nasıl adam olacağını tarif ederken, fakir fukara takımından muhabirlerin önünde tepsi taşımak hepsine ağır gelir.. O sebepten her daim garsonlu kısıma otururlar..

Buraya kadarı iyi de sorun buradan sonra başlıyor..

Garson milleti; aynı anda beş altı köşe yazarı restoranı basmışsa, servise kimden başlayacağını nereden bilecek? Elinde bir ölçü yok ki..

Hepsinin yazısı birbirine benziyor.. Hepsi marka giyiniyor.. Hepsinin altında fiyakalı araba var.. Çoğu gözlüklü..

Hangi yazarın daha iyi, bu yüzden de itibar göstermeyi hakettiğini anlamak için bir yöntem yok.. İki elinizle kafaya yandan bastırıp, kulağınızı da tepelerine dayasanız; içlerinin kütürdeyip kütürdemediğini anlayamazsınız..

Gerçi dış politika uzmanı yazarların başı, şehadet parmağınızı kanca yapıp vurduğunuzda ses çıkarır.. Erbabı bu sesi hemen ayırır..

İç politika yazanların kafası hışır olduğundan ses zayıf çıkar, dış politika yazarı yabancı dil bildiğinden kafası daha suludur.. Vurulduğunda "Tok.. Tok.." sesi verir..

Fakat binamızın yazılı olmayan adetlerine göre garsonların yazar seçmesi, seçmek için de kafalarını toklatması yasaktır..

***

O zaman ne yapacak? Gözüne kestirdiğinden servise başlayacak.. İşte garsonların bu serbest servis halleri bazı yazarları birbirine düşürmüş.. Kendilerine öncelikle servis yapılanlar memnun olup, o günkü yazılarında "Türkiye'de herşey siyah değil.. Güzel şeyler de oluyor.." türünden yazılar yazarken; diğerleri "Bu memleket adam olmaz.." ruh haline düşmüşler..

Dedikodu almış yürümüş..

Gazetenin aklı erenleri bakmışlar ki içerde milli birlik ve beraberlik bir çorba servisi yüzünden bozulacak, yemekhanenin servisli kısmında bulunan "yazar masaları" semtini bir anda kaldırıvermişler..

Karnı doydu fakirin..
Bu kararın hayata geçirildiğinden beri de gazetenin muhasebe servisinde çalışanı, idarede çalışanı, muhabir takımı, köşe yazarlarıyla birlikte yiyip içiyor..

Üstelik hepsini self servis salonuna tıkmışlar.. Orada da küçük bir amiran masası var ama fazla adam oturamadığından garsonların kafası "kimden başlayayım.." şeklinde karışmıyor..

Bir tek sorun var.. O da garibanların önünde iştahlı yemek yiyememe halleri.. Ekabirden olanlar ağır takılma ihtiyacı hissettiklerinden:

Allah'üme şakirin..

Karnı doydu fakirin..

Tabak tabak getirin..

Eğer bitirmezsem..

Suratıma tükürün..

Ölçülerine uyan bir iştah gösteremiyorlar.. O yüzden sofradan kalktıklarında yarı aç yarı tok oluyorlar..

***

Bu hallerimizi anlatıp, değerli yazar arkadaşlarım için "Tavuğum var, kazlarım var.. Açık gizli sözlerim var.." şeklinde laf sokuşturma derdinde değilim.. Ben bir anlamda zamana tanıklık yapıyorum..

Ol sebepten memleketin durumunu nasıl görüp yazıyorsam, kendi durumumuzu da öyle görüp yazıyorum..

Yemekhane düzeni beni katiyen ilgilendirmiyor..

Ben marka giyinmediğim ve gazeteye çoğu zaman Zeytinburnu hattında çalışıyormuş gibi minibüsle geldiğim için oralarda itibarım zayıf.. Yanılıp da yemekhaneye gitsem, garsonların birine "Bana bir çorba.." desem, ters ters bakarlar..

Başıma da geldi.. Ne zaman birşey istesem, garsonlardan biri elinin içini gösterip tamam işareti çakıyor.. Bunun meali şu:

- "Bekle.. Ağır yazarları doyuralım, artandan sana da vereceğiz.."

Biz de iki lokma için "Yediğiniz hurma olayım, kolunuza burma olayım.." yalvaracak değiliz ya.. Yemekhaneye gitme işini yıllardır terkettik..

Peki bu gelişmelerden nasıl haberin oldu, derseniz onun da cevabı var.. Ne kadar köşe yazarımız varsa yarısı beni aradı, bu olayı yazmam için doldurma yaptı..

Anladığım kadarı ile herkes bir başka yazarın asaletinden şikayetçi.. Ben de adam ayırmış olmamak için hepsini birarada yazdım..

Yazı bitene kadar da canımdan bezdim..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır