kapat

13.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Muammer Aksoy'un katilleri bulunmadıkça...

Gelmiş geçmiş İçişleri Bakanları arasında, gizli operasyonlar düzenlemek yerine, görev ve sorumluluğunun gereğini titizce üstlenmeyi yeğlemiş görünen Saadettin Tantan'ın, bilip de henüz çözümünü açıklayamadığı kimbilir ne kadar kördüğüm var dosyalarda...

Bunlardan biri de sanırız Muammer Aksoy dosyası...

Muammer Aksoy neden öldürüldü?

Aksoy'un da siyasal eğilimlerinde, Uğur Mumcu'nunkiyle paralellik gösteren bir özellik var mıydı?

Örneğin o da, Washington'a karşı bağımsız ve Kemalist bir askeri darbe için gizli bir sempati duyuyor muydu?

Bu tür soruların yanıtını elbet Tantan, herkesten daha iyi bilmektedir.

Bizim ise şu sırada derdimiz, İçişleri Bakanı'yla gölge boksu yapmak değil, dertleşmek...

Gelelim dertleşmenin konusuna...

1945'den bu yana Ankara, Washington'un gözlem, gözetim ve denetimi altındadır. Bunun da nedeni İsmet Paşa'nın, 20 yıl süreli bir dayanışma paktı olan 1921 Moskova Antlaşması'nı; 2. Dünya Savaşı sonunda ABD ve İngiltere ile birlikte Sovyetler'in de galip gelmesiyle, yeniden uzatmak istemesi ve Stalin'le Molotov'un bu isteği reddetmesidir.

Stalin'le Molotov, İsmet Paşa'nın eski Moskova Antlaşması'nı tazeleme isteğini; kendisinin bu antlaşmaya ihanet ederek, savaş sırasında "Hitler'e yanaştığı" gerekçesiyle reddetmişti.

İsmet Paşa, Postdam antlaşmalarında Türkiye'ye biçilen "tarafsızlık" pozisyonuna boşverip, Washington'un şemsiyesi altına doğru kaydırdı Türkiye'nin dış politikasını..

Ve bunun sonuçları İsmet Paşa'nın hiç beklemediği ölçülerde büyük oldu Türkiye'de...

Bu sonuçlar nelerdi: 1- Tek parti diktasından kalma Anayasa dahi değiştirilmeden çok partili bir düzene geçildi.

2- ABD'nin öncülüğünde Karayolları seferberliği başlatıldı ve Hazine'ye ait kent arazileri gecekondu yağmacılığına açıldı.

3- İsmet Paşa ve CHP iktidardan düştü; DP ile birlikte Bayar ve Menderes iktidara geldi.

4- Türkiye NATO'ya girdi ve Türkiye'de hem NATO'ya ait askeri üsler, hem özel ikili antlaşmalarla Pentagon'a ait askeri üsler kuruldu. Bunların toplam sayısı 60'ın üstündeydi ve Türk yöneticileri tarafından denetlenemiyordu.

5- Askeri yardımlar karşılığında Türk köylü taburları, sadece Sovyetler'e karşı mevzilendirilmiyor; Kore gibi uzak diyarlarda da savaşlara sokuluyor ve Türk militerler, davet edildikleri yabancı NATO üsleriyle ABD askeri üslerinde, hem büyük itibar görüyor, hem PX mağazaları benzeri, bir çok kolaylıktan yararlandırılıyordu.

6- Bayar'la Menderes, ABD yardımlarının azlığından yakınıyor ve hafiften Sovyetler'e doğru dümen kırma şantajına özeniyorlardı.

7- Washington, böyle bir şantaj özenine karşı, 27 Mayıs askeri darbesi için hem ortam hazırladı, hem de Türkiye'yi daha demokratik bir platforma taşımaya yöneldi.

8- Sovyetler uzun menzilli füzelerle Uzay'a gitmede, ABD'ye karşı ön almışlardı. O nedenle de Sovyetler'e karşı mevzilendirilmiş Türk köylü taburlarının önemi, 15 yıl öncesine oranla birden daha da artmıştı. Ancak Türk entellektüelleri, 1961 Anayasası'nın tadını çıkarmaya başlamışlardı. ABD'nin Türkiye'de pompaladığı demokrasi, Pentagon'un askeri stratejisiyle çatışır olmuştu. Kaldı ki Adalet Partisi Başkanı Demirel de, Amerikan yardımlarını az buluyor ve Sovyetler'e azıcık daha yaklaşır gibi olmaktan medet umuyordu. Pentagon, hemen 1970-71 askeri darbesinin mekanizmasını çalıştırıverdi.

9- 1970-71 askeri darbesinin bir nedeni de, İsmet Paşa'nın, ABD Başkanı Johnson tarafından; Kıbrıs harekatında NATO uçaklarının kullanılması nedeniyle; bir mektupla azarlanması ve İsmet Paşa'nın da "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini bulur" yanıtıyla, Türkiye İşçi Partisi'nin Büyük Millet Meclisi'ne girmesine yeşil ışık yakmasıydı. Türkiye'de Amerikan aleyhtarlığı hızlı yaygınlaşıyordu.

10- Bazı militerler ve Muammer Aksoy ile Uğur Mumucu benzeri bazı aydınlar, 27 Mayıs darbesine benzer askeri bir darbeyle, Türkiye'nin hem daha çok bağımsızlaşacağına, hem de daha çok çağdaşlaşacağına inanıyorlardı. Aynı zamanda kendileri de tuttukları yeni bir iktidarla bütünleşmiş olacaklardı.

11- ABD'nin de, hem uzay teknolojisinde başarılar sağlaması ve MX füzelerini gerçekleştirmesi; hem de Gorboçov'un "2 kutuplu bir statüko içine girmiş dünyayı" bir anda hareketlendirip evrensel değişime yol vermesi, globalleşme sürecini başlattı..

12- Globalleşme ve Avrupa vatandaşlığının başlama sürecini; Türkiye yine tam kavrayamamıştı. Washington'un da, yeni Türkiye politikalarını tam anlayamıyordu. Oysa Washington, öncelikle de Clinton; Türkiye'nin artık askeri harcamalarını kısarak, halkını zenginleştirmesini ve "İnsan haklarının evrensel ilkelerini" benimsemesini istiyordu.

Şimdi, beş aşağı beş yukarı, 55 yıllık bir gelişim ve değişim içinde Türkiye neden faili meçhul cinayetlerle, Susurluk benzeri mafyalaşmalara ve eroinle silah kaçakçılığı batağına battı? Washington bütün bunlara neden göz yumdu?

Tüm bu konular bizim gündemlere hiç gelmeyen konulardır. Affına sığınarak İçişleri Bakanı Tantan'la azıcık dertleşmek istedim. Hepsi bundan ibaret...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır