kapat

29.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Fazıl Say'ı seyrettim!..

"Yahu Fazıl say piyanist.. Piyanist seyredilmez, dinlenir" diyenlerdenseniz yanılıyorsunuz.. Eğer o piyanistin adı Fazıl Say ise, gözlerinizin algıladığı, kulaklarınızınkinden çok fazla olur..

17. Ankara Müzik Festivali'nin açılışı için ne yazık ki gene Milli Eğitim Bakanlığı'nın o yürekler acısı Şura salonuna yollandık.

Milletin parasını hortumlayan bankalar için 7 milyar dolar ayıran devlet, başkentine yüzakı olacak bir konser salonu için hala 100 milyon bulamıyorsa, bilin ki, aslında bulmak istemiyor, kültür ve sanata o kadar değer veriyor demektir.

İçimde bu öfke var..

Bir de burukluk.. Ahmet Taner Kışlalı'yı, can kardeşimi, en son gene bu salonda, 16. Festivalin açılış gecesinde, gene Fazıl Say'ın konserinde görmüştüm..

"Gelecek gelişinde bana uğrayacaksın mutlak" diye söz almıştı. Uğradım.. Karşıyaka mezarlığına..

***

Çaykovski'ye bayılırım. Yanımda Evin İlyasoğulları oturuyor.. Cumhuriyet Müzik Eleştirmeni.. "Bizimkilerin bazıları Çaykovski'ye burun kıvırır, fazla melodik, diye" dedi.. Yani Çaykovski, halkın hoşuna giden müzik yaparmış, ayıbı bu.. Oysa sadece eleştirmenlerin anlayıp dinleyebileceği şeyler yazması gerekirdi.. Eleştirmen snobizmi, sanatın her dalında var demek..

Güldüm..

Sonra Fazıl'ın parmakları, Bilkent Orkestrası eşliğinde piyano üzerinde dolaşmaya başladı..

Çaykovski'nin bu 1 numaralı piyano konçertosuna ayrıca bayılırım, ama Fazıl nasıl çalıyor, gerçekten görmeliydiniz..

Bunalımlar içinde bir besteci Çaykovski.. Hayatında bir erkek var.. Çılgınca tutkun.. Ama sevmemeye, hatta nefret etmeye çalışıyor.. Başaramıyor.. Bir de kadın var.. Hiçbirşey hissetmiyor ona.. Oysa elinden geleni yapıyor sevmek için..

Bu duygu çelişkilerini döküyor müziğine, bu alev alev ruh halini anlatıyor notalarına..

Ve Fazıl çalıyor.. Ama nasıl çalıyor..

An oluyor, parmakları bir aslan pençesi gibi adeta iz bırakarak, parçalayarak vuruyor tuşlara.. An oluyor, bir kelebeğin gezinmesi gibi, sevgiliyi dokunmadan okşuyor, dokunmadan çıldırtıyor, ayni parmaklar..

Çalarken kendinden geçiyor.. Orkestranın müziğini öylesine kaptırmış dinliyor önce, sonra cevap veriyor.. Benzersiz bir diyalog bu.. Benzersiz.. Müthiş..

Ve son bölümde, yükseldikçe yükseliyor coşku.. Kreşendo.. Patlama.. Boşalma..

Fazıl bitkin kalkıyor piyanonun başından.. Ama salon inliyor.. 5 dakika.. 10 dakika.. 15 dakika alkışlıyor.. Fazıl bin defa gelip selam veriyor, ama insanlar aç.. Öylesine aç ki..

Ve Fazıl bu defa tek başına bir Veysel yorumluyor..

"Uzun ince bir yoldayım" diyor.. Ama nasıl diyor..

Keşke Aşık hayatta olsa.. Keşke bu müziğinin nasıl dünyaları saran bir evrenselliğe ulaştığını görse..

Salon yıkılıyor..

Ötesini hatırlamıyorum.

***

Konser öncesi otelde görmüştüm, Fazıl'ı..

"Hayrola" dedi.. "Seni dinlemeye geldim" dedim.. İnanmadı..

"Sen dünyanın öbür ucundan konser vermeye gelirsin de, ben İstanbul'dan dinlemeye gelmem mi" dedim..

"Bu defa çok mutlu çalacağım" dedi.. Geçen yıl, feci bir griple 38 ateşle çalışına gönderme yaparak..

"Bu defa çok mutlu çalacağım. Çünkü bir bebek bekliyoruz" dedi..

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittin'ciğim

Valla Allah korudu.. İyi ki Cumhurbaşkanlığına adaylığımı koymak için girişimde bulunmamışım. Baksana gazetelere adamların, lisedeki karnelerini yayınlıyorlar.. Hatırlarsın, benimki spor-toto kuponu gibiydi. Rezil olacaktık!

Ama vatandaşların, cumhurbaşkanlarının okuldaki durumlarını bilmeleri kadar da tabii bişey olamaz yani..

"Cumhurbaşkanımız maaşallah çarpım tablosunu su gibi ezberlemişti. 5 kere 5 dedin miydi şıp diye söylerdi. Jimnastik dersinde de bi takla atışı vardı ki görmeliydiniz!.."

Herneyse.. Ben sana bu mektubu yazarken Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu henüz başlamamıştı ve MHP liler töreleri icabı adam dövmekle meşguldüler

Başkan adaylarımızın isimlerine bakarken aklım geçmiş yıllara kaydı.

1989.. Rahmetli Özal Köşk'e çıkmış. Başbakan Yıldırım Akbulut.. Altan Aşar TRT'ye yeni başbakanı tanıtan bir TV çekimi yapıyor. Ben de yanındayım.. Baktım, konutun yemyeşil çimle kaplı bahçesinde kocaman iki kangal oynaşıyor.. Köpekler Başbakanınmış! Ne güzel.. Köpek seven köpek besleyen bi başbakan.. Gerçi Ecevitlerin de kedileri vardı ama bunlar kangal.. Zor köpektir..Her önüne gelen bakamaz.

"Başbakanım" dedim, "Kangalları da çekelim görüntü daha zenginleşir.. Hele siz de onları okşayıp severseniz sıcak bir röportaj olur.."

"Peki" dedi "Ama bir danışmam lazım.."

İki adım uzaklaşıp bi hanımla bişeyler konuştu. Sonra:

"Köpekleri katmayalım" dedi. Altan'la üsteledik ama köpekleri katamadık.. Merak ederim, bunu neden karısına danışmak gereğini duydu. Ve karısı ne dedi de Akbulut köpekleri istemedi diye!

Bi tarihte de TRT'deyim Nevzat Yalçıntaş yeni genel müdürümüz.. Herkes "Eyvah takunyalılar geldi" diyor ama ben şansen Nevzat beyi takunyalı hiç görmedim. Pırıl pırıl boyalı şık papuçlar giyerdi. Hafta sonları Tele-Spor diye bir program yayınlıyoruz. Prodüksiyonu öneren ve isim babası İsmail Cem.. Zaten onun genel müdürlüğü döneminde başlamış. Uzatmayalım Abuzittin'ciğim Nevzat bey bu yayından rahatsız.. Ayrıca hükümetin MSP kanadı da hoşnut değil..Çünkü bayanlar arası yarışmalar, özellikle jimnastikle buz pateni, dini bütün vatandaşlarımızın aklını karıştırıyormuş.

Bigün, yayından iki saat önce genel müdür beni çağırdı:

"Hanımların spor müsabakalarını azaltalım" dedi.

"Programın çatısı belli.. Bu saatten sonra riske giremeyiz.. Zaten Avrupa Vücut Şampiyonası'nı veriyoruz.. Önceden de anons ettik" dedim.

"Ne?!.. Hanımlar vücut şampiyonası mı? Olamaz derhal iptal edin!"

"Hanımlar değil erkekler efendim.. Üstelik ilk defa bir Türk'ün madalya alma şansı var.."

"Erkeklerse olur.. Ama bir şartla.. Belden aşağısını göstermeyeceksiniz!.."

Yayın Eurovision'dan geliyor.. Adamlara "Bizim genel müdür bunların altını istemiyor, üstlerini gösterin" nasıl dersin? Neticede önce banda kaydedip sonra altlarını mümkün mertebe montajlayıp yayına vermiştik..

Şimdi o da cumhurbaşkanı adayımız!

Gereken yerlerinden öperim kardeşim.

Güneş

Bir nutuk..

Orhan Pamuk günün birinde, Ahmet Necdet Sezer'in yaşam öyküsünden bir roman çıkarmaya karar verirse, başlangıç cümlesi "Bir nutuk söyledim, hayatım değişti" olacaktır.

Bir nutuk..

"Neler yapmadık bu vatan için..

Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik" demiş şair..

Bir nutuk söyleyeni seçiyoruz!..

Geçen yıl Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma, görünüşe bakılırsa, Sezer'i cumhurbaşkanı yapacak ve hiç şüpheniz olmasın, Sezer, bu ülkenin gelmiş geçmiş en az tanınan Cumhurbaşkanı olacak.

Alın bir tv kamerası çıkın sokağa.. Hem de bugün, bütün gazetelerin manşetlerinde, bütün tvlerin hemen her saatinde o varken, sorun bakalım, sokaktaki vatandaşa bu isim onun için ne ifade ediyor, bilen kaç kişi..

Kimdir, kişilik çizgileri nelerdir en yakın bir iki dostu ve akrabası dışında hiç kimse Sezer için üç cümleden fazla konuşamaz..

Benim bildiklerim mi?..

Anayasa Mahkemesi üyeliğine Kenan Evren tarafından atandı. Refah'ın kapatılması kararına imza attı. Anayasa Mahkemesi'nin bilinen en tutucu üyesini Başkan Yardımcısı yaptı.

Beş lider onu ortaklaşa seçince, özellikle numaralı cumhuriyetçiler ve Fazilet Partisi'nin bir bölümü balıklama destekleme kararı aldılar.

Hepsi bu..

Türkiye "En meçhul Cumhurbaşkanı"nı seçiyor.

Hayırlı olsun!..

MHP nedir, ne değildir?..
Babam adayken oy vermediğim MHP'ye son zamanlarda ne zaman sempati ile bakmaya başlasam, bir olay oluyor ve diyorum ki kendi kendime..

"Oğlum Hıncal acele etme.. Bunlar takiye yapıyorlar.. Tek başlarına iktidara gelene kadar, merkez oylarını rahatsız etmeyecekler. Ama güçlendikleri zaman gerçek yüzlerini gösterecekler.."

Meclis bahçesinde olup biten o utanç sahneleri beni gene bu noktaya getirdi.. Nerdeyse "Hah işte, nihayet oy vereceğim bir parti doğuyor" derken, işe bakın..

Olup bitenlerin tevil götürür yanı yok..

Görevi, Cumhuriyetin bakanını korumak olan ve bu görevini, bakana fiilen saldırı teşebbüsünde bulunan birine karşı en yumuşak şekilde yapmaya çalışan bir polise, voleybol smaçörü gibi zıplayıp zıplayıp vurmak, elini belindeki tabancaya atmak ve sıkıya geldiğinde "Ben milletvekiliyim" deyişinin arkasına sığınmak delikanlılıkla da bağdaşmaz.

Milletvekili olduğun için öyle karşılık gördün zaten.. Senin yaptığını sıradan bir vatandaş yapsa ve bakanın otosuna öyle tekme sille, belde tabanca saldırsa, şu anda hala hastanede olurdu.

İleri sürülen özürler kabahatlardan da büyük ve MHP'nin yüzünde aslında bir maske olduğunun işaretini veriyor.. Parti yönetiminin demokratik haklarını kullanan kendi bakanlarından değil, adeta bir gezginci kabile "Töre"si isteyen saldırganın yanında yer alması, böyle düşünceleri güçlendiriyor..

MHP, sağlıklı, güvenilir bir merkez partisi imajını bir türlü sağlama alamıyor..

Neden?..

Genel Başkan Devlet Bahçeli, bu sorunun yanıtını tez elden bulmak zorunda..

Tabii eğer, yanıtı istiyorsa..

BİZİM DUVAR
'Herkes iki isim derken sonunda

üç isim oldu: Ahmet Necdet Sezer.

Hakan&Utku'

SEVDİĞİM LAFLAR
'Doğada herşey bir değişimdir,

fakat bu değişimin ardında

sonsuzluk yatar..'

Goethe (Teşekkürler Ali)

TEBESSÜM
-Ön kapıda karınız avaz avaz bağırıyor, arka kapıda köpeğiniz canhıraş havlıyor. Önce hangisini içeri alırsınız?.-Köpeği tabii.

Hiç değilse içeri aldığınızda susar..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır